01.01.2010 / Uğur Alpagut - Prof. Raif Gülcan
Eğitimci kişiliği ve liderlik yetisiyle bir “Cumhuriyet öğretmeni” olma özelliğinin getirdiği tüm erdemleri üzerinde barındıran değerli hocamız Prof. Raif Gülcan, yaş haddinden emekliliğinin üzerinden çok kısa bir süre geçmesiyle birlikte ne yazık ki, artık aramızdan tamamen ayrıldı.
“Öğretmen Okulu”nda başlayan müzik eğitimciliği serüveninde en çok değer verilen “zamanı iyi kullanma” özelliğini, sanki bu konuda da başarıyla yerine getirerek, emekliliğe ilişkin tüm ayrıntıların sevgili eşiyle birlikte sakince üstesinden geldikten hemen sonra, halen çok değerli düşüncelerine ve ders desteğine gereksinim duymamıza rağmen, bu görevi bizlere devretti.
Prof. Raif Gülcan, 50 yıllık aktif çalışma hayatında pek çok öğrenci yetiştirmiş, müzik eğitimine ilişkin yaratıcı çalışmalar yapmış, kurumsal gelişmelerin odağında yer almış, sanatsal etkinliklere öncülük etmiştir. Bilimsel, sanatsal ve eğitsel kaygıyla yapılan tüm etkinlikleri, müziği türlerine göre ayırmadan, kurumsal paylaşım duygusunu yitirmeden ve kimseyi kayırmadan desteklemiştir.
“Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”, “Bursa Uludağ Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”, “Denizli Pamukkale Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı” ve en son olarak “Abant İzzet Baysal Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda genel olarak “Bölüm Başkanlığı” ve “Anabilim Dalı Başkanlığı” ile geçen çalışma hayatı başarılarla doludur.
Kendisinin, kişiler arasında akademik ünvanlarla gelişebilecek olası baskıları baştan reddeden tavrı ve herkesi karşılıklı saygıya iten üstün idarecilik yeteneği ile kuruma yaptığı katkı, sürekli gelişmenin ana kaynağını oluşturmuştur. Bu anlayışla beliren paylaşımcı çalışma ikliminin getirdiği kurumsal gelişme sayesinde, kurum içerisinde gereksiz huzursuzlukların önü kesilmiştir.
Değerli müzik eğitimcisi Raif Gülcan, üst düzey yöneticilerin veya çeşitli kişisel ilişkilerle bölüm içerisinde olumsuz rol oynayabilecek alan dışı kişilerin, bölümle ilgili konulara karışmalarını kesin olarak önlemiştir. Paylaşımın ve eşitliğin ön şartıyla gelişen karşılıklı eleştiri ve özeleştiri ortamı, bölümün kendi iradesiyle ve kimsenin çiğnenmemesiyle gerçekleşen herkesi kapsayıcı demokrasi anlayışı, akademik birimlerin bilimsel düzeyi için çok gerekli bir durumdur. Ancak, bu doğru yönelimlerin varlığıyla, kurumsal ve mesleki kişilikler ile üniversiter başarının ve ulusal/uluslararası verimliliğin temelleri bir kurumda oluşabilir. Eğitimciye, bilim adamına ve sanatçıya yalnızca bu anlayış yakışır.
Prof. Raif Gülcan, müzik eğitiminin çok gereksinim duyduğu çocuk veya eğitim şarkıları alanında, öğrencilerinin kendilerine özgü yaratılarına fırsat tanıyabilmek ve onların mezuniyet aşamasında kendi yazdıkları şarkılarıyla öncelikle anne ve babalarını selamlamaları, daha sonra da meslek hayatlarında bu özelliklerini kullanmaları amacıyla “Beste Günü” düzenlemiştir. Bu çalışmalarda öğrencilere teknik dayatmalardan çok, onların estetik kavrayışlarını ve yaratıcı özelliklerini öne çıkaran “öğrenci merkezli” bir anlayışı yeğlediği gözlenir.
“İzzet Baysal Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Doktora Programı”nın “YÖK”den geçmesinde O’nun bu kararlılığı göstermesinin, kişisel dostluklarının ve idari zamanlamasının rolü büyük olmuştur. “Abant İzzet Baysal Üniversitesi” bu programa kavuşan öncü üniversitelerden birisi olmuştur. Anabilim dalı içerisindeki akademik yükselmelerin gerek bu programda öğrenci olarak, gerekse bu programda ders vererek gerçekleşmesinin yolu da böylece açılmıştı.
Anabilim dalının sanatsal turnelerine elinden geldiğince yurt içi ve yurt dışında katılmaya özen gösteren Gülcan, bu çalışmalara sanılanın çok ötesinde verdiği manevi destekle birlikte, yaptığı tanıtım görevinin yanı sıra, sergilenen etkinliğe ilişkin detayları ve müzik eğitiminin inceliklerini kapsayıcı detayları bir “fırsat eğitimi” gerçekleştirmek amacıyla her zaman izleyicilere aktarmıştır.
Odasının kapısı kendisi içeride olsun olmasın herkese ve her zaman ardına kadar açıktı. Öğrenciler ve öğretmenler gerek idari çözüm gerektiren konularda, gerek mesleki sohbetler için, gerekse de özel konuları için bu kapıdan çekinmeden içeriye girerlerdi. Yine, sabırla ve mutlaka bir çay içmek şartıyla herkesi sonuna kadar dinlerdi. Zaten, O’nun bu tavrı ile daha baştan sorunların % 50’sinin çözümü de gerçekleşmiş olurdu.
Hocamızın aramızdan ayrılışı ile birlikte, emek veren ve değer üreten simge hocalarımıza, mesleki anlamda aramızda geçen ne olursa olsun her zaman saygı duymamız gerekliliğini ve emekli olan hocalarımızı zaten dalgaların yavaş yavaş kıyıya getireceğini, bir de buna elimize fırsat geçince bizlerin olumsuz katkılarda bulunmasının gereksizliğini ve aceleciliğini bir kez daha anlamış ve gerekli dersleri almış olduğumuzu umuyoruz.
Saygın, sakin, babacan, yardımsever ve eğitimci kişiliğiyle “Müzik Eğitimi Anabilim Dalı” dışında da, herkesi etkileyen örnek davranışlara sahip olan değerli müzik eğitimcisi Prof. Raif Gülcan’ı, iz bırakan anısıyla her zaman hatırlayacağımızı belirterek, ülkemizin müzik eğitimi bağlamında O’nun bizlere devrettiği bu ulvi görevi, aynı duyarlılıkla kuşaklar boyu sürdüreceğimizin sözünü veriyoruz.
Prof. Raif Gülcan, Bolu’da uzun yıllar sürdürdüğü “Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanlığı” ve “Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı”nın yanı sıra, yıllar önce Bolu’da uzun süre öğretmenlik de yapmıştı. Son bir örnek davranışla ailesi tarafından organları bağışlandı. Büyük bir katılımın olduğu cenazesine günümüzdeki sevgili öğrencileri ile birlikte, Bolu’da yıllar önce emek verdiği vefalı öğrencileri de gelmişti. Çok sevdiği Bolu’da şehri gören bir tepede toprağa verildi. Ruhu şad olsun, ışıklar içinde yatsın…
Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 48. Yıl, 411. Sayı ile Ocak-Şubat 2010 tarihinde basılan sayısının 15-18. sayfalarından alınmıştır.