01.10.2018 / Zafer Yümlü - Tükeneceğiz


     
Arkeolojiyi sever misiniz?


 

     Ülkemizin her yeri arkeolojik kalıntılarla doludur. Hiç ummadığınız yerlerden tarih fışkırır.


 

     Tarihte sürüyle devlet kurulmuş, yükselmiş, batmış ve kaybolmuş. Günümüze kültürel değerleri çeşitli şekillerde kalmış. Anadolu da tarih boyunca bu devletlerin pek çoğuna yurtluk etmiştir. Lidyalılar, Frigler, Bizanslılar, Selçuklular, Hititler, Osmanlılar v.b.


 

     Peki biz neredeyiz düşündünüz mü hiç?


 

     Medeniyetler; kültürleri, gelenekleri, sanatları ve felsefeleri ile yaşarlar. Dilleri, folklorları, sanatları, müzikleri, edebiyatları, toplumların kültürel değerleridir. Bizde bunlar ne durumda?


 

     Bir toplumu gözlemek için en uygun yerlerden birisi toplu taşım araçlarıdır. Yaz mevsiminin son günlerini yaşadığımız şu günlerde herkesi üzerinde bir tişört ve şapkayla görebilirsiniz. Bu tişört ve şapkaların %99’unun üzerinde İngilizce cümleler ve Amerikan şehir isimleri yazar. Bazıları da giyenin üzerinde çok komik durur. Doğru düzgün Türkçeyi yazıp konuşamayan halkımız, İngilizceyi bu şekilde öğrenir yani. Çankırı’nın yerini bilmeyen adam, Miami’yi ezbere bilir.


 

     Dilini doğru düzgün konuşamayan, yazamayan toplumumuz, kendine empoze edilen her şeyi havada kapmayı marifet sayar. Düne kadar bu empozenin en büyük aracı televizyondu, şimdi ise çeşitli internet ve cep telefonu uygulamaları bu işi görüyor. “Tamam” yoktur; “ok”, “tmm” vardır. “Arkadaş” yoktur; “kanka”, “kanki” vardır. “Merhaba” yoktur; “selam”, “slm” vardır. Düne kadar “Bayramın Kutlu Olsun”, “Bayramın Mübarek Olsun” diyen toplum, aklınca kibarlaşarak “İyi Bayramlar” demektedir.


 

     Öz kültür “out”, dayatma kültür “in”dir yani. Amerika’nın 1948’de gönderdiği süt tozundan beri böyle gelmiş, böyle gider.


 

     Çocuklarımız, okuduğunu anlayamadığı ve soruları yanlış cevapladığı için özel Türkçe dersi almaktadır ülkemizde. Kendi ülkende kendi dilini bilmiyor, doğru düzgün yazıp okuyamıyor, konuşamıyor hale geldiğimizin resmidir bu.


 

     Geçtiğimiz günlerde İzmir’de “Efes Opera Festivali” yapıldı. Hemen hemen tüm ulaşım araçlarına afişler asıldı. Ülkemizin en önemli arkeolojik yerlerinden birisi olan Efes’te yapılan bu festivalde Türk eseri sergilendi mi? Hayır... İzmir halkı ile alakası olmayan Kuşadası, Selçuk v.b. yerlerde bulunan parmak arası terlikle gezen turistlere yönelik bu festivale İzmirliler gidebildi mi? Hayır... Operayı bilmeyen halkımıza opera sevdirildi mi? Opera, geniş kitlelere ulaştırıldı mı? Hayır… Ülkemiz ve Türk kültürü tanıtıldı mı? Hayır…


 

     Orkestralarımız bir sezonda kaç Türk eseri çalıyor? Yurt dışı turnelerinde Türk eseri hiç çalıyorlar mı? Anadolu ezgileri, folklorü tanıtılıyor mu? Türk Edebiyatı klasikleri, orijinal hali ile TV dizisi veya sinema filmi olarak çekiliyor mu? Türk Tiyatrosu eserleri, yurt geneline yayılıp yurt dışında tanıtılıyor mu? Doğru ve güzel Türkçe kullanma bilinci çocuklara ve gençlere aşılanıyor mu?


 

     Bütün bu soruların cevaplarını size bırakıyorum.


 

     Sezen Aksu’nun şarkısı gibi olacağız böyle giderse:


 

     “Etrafımızda kimse görünmeyecek,

     Hiçbir şey bize benzemeyecek,

     Dilin, kültürün, tarihin anlamsız gelecek.

     İşte biz o gün tükeneceğiz.”



     İzmir - 01.10.2018, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5784378
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :811

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.