10.01.2019 / Gaffar Yakınca - Emperyalizmin Yüzleri


     Geçtiğimiz haftaki yazımızda, “tutsak akıl” kavramından söz etmiştik.


 

     ………………………………


 

     Kültür Emperyalizminin Ekonomi İle İlişkisi


 

     İlk bakışta biraz karmaşık durduğunun farkındayım. Bir örnek vererek netleştirmeye çalışalım: Bu söylediğimin en çok bilinen somut karşılığı “kültür emperyalizmi” kavramıdır. Egemen gücün, daha zayıf olanın kültürünü manipüle etmesi ve sömürmesi anlamına gelen kültür emperyalizmi, edebiyattan müziğe, giyim kuşamdan sanata ve popüler kültüre kadar yayılır. Çizgisel zamanın, ekonomik ilişkilerin ve politik dengelerin hem dışında hem içindedir; bunlarla ilişkileri vardır ve her bir ilişki mutlaka diğer sömürü alanının devamına hizmet eder.


 

     ………………………………


 

     Görüleceği gibi, kültür emperyalizmi, emperyalist sistemin bir aygıtı, o kümenin bir parçası olarak, diğer emperyalist ögelere, ekonomik ya da politik egemenlik ilişkilerine hizmet etmektedir. Batı, bu yolla Doğunun sadece kültürünü, zihnini ve tarihsel değerlerini değil, parasını ve emeğini de yağmalamaktadır.


 

     Entelektüel Emperyalizm


 

     Kültür emperyalizmine benzer bir kavram da “entelektüel emperyalizmdir.” Bu, egemen gücün, görece dezavantajlı olan tarafın entelektüel varlıklarını istismar etmesi olarak tanımlanabilir. Entelektüel varlık dediğimizde, en önce bugünün yaşayan aydınlarını, onların zihinsel dünyasını ve üretimlerini kast ederiz. İkinci olarak da geçmişin entelektüel birikimi, kadim bilgi hazineleri gelir.


 

     Entelektüel emperyalizmde, Batı’nın yağmaladığı şey, aydının beyni ve düşüncesidir. Bu süreçte, Doğulu aydın, Batılı gibi düşünür, onun yöntemlerini kullanır, onun değerlerine tabi olur ve aslen ona hizmet eder. Batılı aydınlar ile Doğunun düşünürleri arasında kurulan eşitsiz ilişkiler, emperyal sömürü sürecinin aşağı yukarı tüm boyutlarını tipik olarak yansıtır. Batılının sömürü ve vesayeti karşısında Doğulunun gösterdiği itaat, uyum, sömürüyü aklileştirme, yabancılaşma ve aşağılık kompleksi, sonunda onu “entelektüel köleliğe” çıkarır. Kendi halkına yabancı, hatta ona düşman, Batı ile ise sadece hizmetkar düzeyinde ilişkiler kurabilen bir tür parya. İşte bu köleliğin devamı gönüllü bir esaret olan tutsak akıl ile sağlanır.


 

     ………………………………



     Aydınlık Gazetesi - 10.01.2019, Perşembe




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5764227
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :1563

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.