08.12.2017 / Tunca Arslan - Çin’e Bakın Dünyayı Görün


     Bu yıl 20. kez düzenlenen “Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali”nin özel bölümü “Odak Ülke: Çin” başlığı altında Çin sinemasına ayrıldı. “Çin’e Bak Dünyayı Gör” gibi çok yerinde bir sloganla Çin sinemasının son dönem örneklerinden 11 filme yer veren seçkiyi tamamlayan başlıca unsur ise ülkemize konuk olan 20’ye yakın Çinli sinemacı oldu. “CRI-Çin Uluslararası Radyosu”nun işbirliğiyle düzenlenen etkinlik, geçen cumartesi gününün neredeyse tamamına yayılan üç ayrı paneli de kapsıyordu.


 

     “Çin-Türkiye Sineması Panelleri”, iki ülkenin sinema sektörlerinin güncel durumlarına, bu sektörlerdeki yeni açılımlara ışık tutarken, Türk ve Çin kültürleri arasındaki ortak geçmişi ve iki kültürün birbirine katabileceklerini araştırmayı da amaçlıyordu. “Güncel Çin-Türkiye Sinemaları ve Sinema Sektörleri”, “Çin ve Türkiye Sinemalarında Kadın Bakışı”, “Çin ve Türkiye Sinemalarında Yeni Nesil Sinemacılar” başlıklı üç panelin yöneticiliğini yapmam dolayısıyla, Çinli sinemacıların Türkiye’ye dönük işbirliği arayışlarına “en yakından” tanık olduğumu söyleyebilirim.


 

     Gao Zehao, Li Ruijun, Quan Xiaomin, Emily Tang, Gao Yijie, Yuan Weidong, Zhang Jianhua gibi yönetmen ve yapımcılar ile sinemamızı temsilen Burhan Gün, Prof. İsmail Ertürk, Ömer Faruk Sorak, Özcan Alper, Ceylan Özgün Özçelik, Ayris Alptekin, Sevinç Baloğlu, Emine Yıldırım, Emin Alper, Gülin Üstün, Doruk Acar gibi isimlerin katıldığı panellerde sıcak bir iletişim sağlandı, önemli bir ilk adım atıldı.


 

     Sinemacıların Uzun Yürüyüşü


 

     Son 25 yıl boyunca politik, ekonomik, teknolojik ya da sportif hamleleriyle dünyanın ilgi odağı haline gelen Çin Halk Cumhuriyeti, kültürel hamleleriyle de dikkat çekiyor. Çinli sanatçılar, edebiyattan müziğe, resimden dans ve geleneksel sanatlara açılan yelpazede uluslararası çapta parlak çıkışlar gerçekleştirir ve güçlü rüzgar estirirken, bu uzun yürüyüşün başında sinemacılar yer alıyor.


 

     Çin’in “Gönüllüler Ordusu” adındaki ulusal marşı aslında bir film müziğidir ve ülkede sinema sanatıyla kurulan derin bağın önemli örneklerindendir. Çin’in Japonlar tarafından işgal edildiği 1930’lu yıllarda yurtseverlik duygularını körükleyen “Fırtınalı Yılların Kahramanları” filminin müziği, ülkede sinema sanatının yaşam ve tarihle ne denli iç içe olduğunun kanıtı niteliğindedir.


 

     Çin sinemasının 100. yılının kutlandığı 2005, dönüm noktasıydı. O yılki veriler, ulusal sinemalar içinde dünyada en hızlı değişim ve dışa açılmanın Çin’de yaşandığını gösteriyordu. Aradan geçen 12 yılda kısa süreli durgunluk dönemleri yaşansa da bu grafikte önemli bir değişiklik olmadı.


 

     Genç Yönetmenlere Destek


 

     Çin sinemasının uyanışı, Beijing Film Akademisi mezunu ve “5. Kuşak” olarak tanımlanan Zhang Yimou, Chen Kaige gibi yönetmenlerle başlamıştı. Ardından, “6. Kuşak”ı oluşturan Jia Zhangke ve arkadaşları geldi. 2007’de başlatılan “Genç Yönetmenlere Destek Planı”yla her yıl 15 ilk filme destek sağlanması sonucu “7. Kuşak”ın silueti de artık iyice netleşmiş ve bu kuşağın temsilcileri de uluslararası sulara yelken açmış durumda.


 

     Başkent Beijing ve Shanghai başta olmak üzere Changchun, Guangxi, Tianshan, Shenzhen ve İç Moğolistan bölgesi gibi ülkenin dört yanına dağılan stüdyolarda farklı türlerde filmler üretilirken, 1980’den itibaren uygulanan reform ve dışa açılma politikaları sonucu, “yeni sosyal güçler” de film üretim sürecine dahil olmuş durumda. Yani devlet tekeli belli oranda yumuşatıldı, özel ve yabancı sektör de ortaklık düzeyinde Çin film endüstrisine katılabiliyor.


 

     “20. Randevu İstanbul”, Asya’nın iki ucunda yer alan iki ülkenin sinemacılarının, birbirlerine “Ni hao!” ve “Merhaba!” diyecekleri günlere doğru verimli bir tanışma zemini oluşturdu.



     Aydınlık Gazetesi - 08.12.2017, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5765688
Online Ziyaretçi Sayısı:11
Bugünlük Ziyaret :676

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.