01.08.1985 / Afif Yesari - Müzik ve Bağnazlık Üzerine Deneme


     Ekrandaki görüntüde birtakım insanlar belirdi, bağırıp çağırarak ve büyük bir öfkeyle ellerindeki klarinet, saksofon, trompet, trombon, davul vb. müzik aletlerini parçalayarak üst üste yığdılar.


 

     Bu görüntü bir başka görüntüyü çağrıştırdı: Birtakım insanlar, bir meydana yığdıkları kitapları yakıyorlar, üstüne yenilerini fırlatıyorlardı…


 

     İlkini 4 Haziran 1985 Salı günü “TRT TV”nin “20.30 Haberleri”nde izlediğimiz olay Libya’da geçiyordu.


 

     İkincisi ise, çok daha önce, 1945’te, 40 yıl önce “Nazi Almanyası”nda geçmişti.


 

     Ne var ki, biri bir doğu, öbürü bir batı ülkesinde geçen bu düşündürücü ve o denli hazin olaylar, bağnazlığın, hangi ülkede, hangi yörede olursa olsun, bazı kafalarda yer edebileceği ve yaşadığımız uygar dünyada bile hala var olduğu ve her an harekete geçebileceği gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştu.


 

     İnsanlık adına esef verici olaylardı bunlar, hangi ülkede ve hangi zamanda geçerse geçsin.


 

     ……………………………………


 

     Libya’daki olay, bağnazlığın yeni bir modeli idi. Bu olayla, yeni bir bağnazlık biçimi sergileniyordu.


 

     Ve aynı zamanda bir mantıksızlık örneği idi, gerekçesi ne olursa olsun.


 

     ……………………………………


 

     Ses, “doğal”dır. Doğada var olan, doğal bir unsurdur. Sesin kendisi, insan yapısı, insan icadı değildir. Doğada var olan, hatta doğanın olan bir faktördür.


 

     Rüzgarın uğultusunda, denizin hışırtısında, kuşun ötüşünde nota vardır. 7 sesten biri vardır.


 

     Müzik aletleri de, ne şekilde kullanılırsa kullanılsın, bu 7 sesin dışında ses vermez.


 

     Kemanla; kuş sesinden, rüzgar ve insan sesine değin, doğada var olan tüm sesler çıkarılabilir.


 

     Öbür çalgılardan da…


 

     Çalgılardan çıkan ya da çıkarılan sesler, bir bakıma, doğadaki seslerin yinelenmesidir ve seslerden oluşturulan müzik, bu nedenle evrenseldir.


 

     Haram diye mi, şeytan icadı diye mi, içinde şeytan var gerekçesiyle mi, artık her ne sebeple olursa olsun, kırıldıkları sırada, bu çalgılardan doğal, doğada var olan, doğadan olan sesler çıkmıştır, onları lanetleyerek kıranlar istese de, istemese de!..


 

     ……………………………………


 

     7 renk ve 7 ses vardır…


 

     Tanrı, dünyayı 7 günde yaratmış ve 7 renk ve 7 sesten oluşturduğu yeryüzünü, tüm insanlara armağan etmiştir; dinleri, dilleri, milliyetleri ne olursa olsun!..


 

     ……………………………………


 

     Çalgılar, sadece belirli notaları çıkarmaz: Bir orkestrada yer alan çalgılarla Şark müziği, Şark müziğinde kullanılan çalgılarla Batı müziği yapılabilir.


 

     Evrenseldir müzik…


 

     Çünkü “ses” evrenseldir.


 

     Bunun çeşitli, somut örneklerini gördük: Bir gün, rahmetli üstad Şerif Muhiddin Targan, “İstanbul Radyosu”nda, utla Batı müziği parçaları çalmıştı. Yine, rahmetli Şükrü Tunar da klarinetle bir caz parçası çaldı, şaşırıp kaldıktı… Şükrü Tunar, bilindiği gibi Türk müziği icra ederdi. Ayrıca, klarinet, her iki tür müzikte de kullanılan bir enstrümandı ve Benny Goodman de bir klarinet virtüozu idi.


 

     Müzik enstrümanları, türlere göre ayrılır, dinlere göre değil… Çalgıların Müslümanı, Hıristiyanı, Musevisi mi olur?


 

     Böyle bir mantıksızlık, değil bağnazlığa, evvela insanlığa sığmaz!..


 

     ……………………………………


 

     Enstrümanın ve müziğin dini olmaz. Çünkü “ses” dinsel değildir; doğaldır, evrenseldir, ama “dinsel” değildir.


 

     Dinsel müzik olabilir ve vardır ama o, ayrı şey…


 

     Çalgıları kırmanın gerekçesi şeytan, cin filansa, şeytan ve cin, girse girse kafasına girer insanın, bir çalgıya nasıl girer?


 

     Saz şairi de zamanında söyleyip, çalmış yüzyıllar önce, sazı için:


 

     “Şeytan bunun neresinde?” diye.


 

     ……………………………………


 

     Dünyanın şu zamanında, XXI. yüzyılın eşiğinde ve uygarlığın bu döneminde, feci bir “geriye dönüş”ün, korkunç bir zihniyetin işaretleri ve bence asıl “Kıyamet Alametleri” bunlar. Dünyada karanlık bir dönemin belirtileri… Dünyanın neresinde geçerse geçsin, insanlık adına utanç verici bir olay. Bağnazlık ve kültür yoksunluğunun toplumları ulaştırdığı nokta ve bu nedenle varılan hazin sonuç!..


 

     ……………………………………


 

     İnsanlığı geriye götüren, uygarlığa karşı çıkan her davranışın karşısındayım.


 

     ……………………………………


 

     Fevzi Aslangil piyano ile Türk müziği parçaları çalardı. Enise Can ve Fulya Akaydın hanımlar, piyano ve kemanla Türk müziği icra ederlerdi.


 

     Nitekim, Türk müziği konserlerinde olsun, oyun havalarında olsun kanun, tef, ut, darbuka gibi çalgıların yanında keman, klarinet, viyolonsel gibi enstrümanlar da yer alıyor.


 

     Yüce Atatürk’ün önderliğinde ulaştığımız bu noktada konservatuvarlarımız, orkestralarımız, dünyaya adımızı duyuran, batı müziğinde ün sağlamış sanatçılarımız var.


 

     Ve şükürler olsun, bizim için henüz böyle bir sorun yok!


 

     Bazı Arap ülkelerine üstünlüğümüz öncelikle burada, bu konularda; kültürel atılım ve çalışmaları büyük ölçüde engelleyecek olan, kağıtlardaki fiyat artışına rağmen!..


 

     ……………………………………


 

     Müzik aletlerinin doğuşu da, insanın doğuşu gibidir, kökenleri ve yaratıcısı aynıdır.


 

     ……………………………………


 

     Bu, yalnız çalgılar için değil, insan için de geçerli: Tanrı, insan hançeresini, batı müziği için doğu müziği için diye ayrı ayrı yapılarda yaratmadı.


 

     Çünkü, evrensel olan “ses”in kökeni “doğa”dır.


 

     ……………………………………


 

     Ve nihayet, insanların birbirini yediği bir dünyada, barış çareleri araştırılması gerekirken, müzik aletlerinin parçalanması, “kara mizah”ın karakteristik bir örneği!..


 

     ……………………………………


 

     Parçalanan enstrümanlar, en son hangi notayı, hangi sesi verdi acaba?


 

     Tüm sesler doğada var: deniz, rüzgar, kuş, dere, ırmak, çağlayan, insan sesi…


 

     Son ses, belki de insan sesiydi!..


 

     ______________________________



     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 14. Yıl, 144. Sayı ile Ağustos 1985 tarihinde basılan nüshasının 10-14. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768468
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :673

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.