01.08.1965 / Ergun Özyücel - Plakçılığımız


     Son yıllarda hızla gelişmeğe başlıyan yerli plak sanayii, toplumu şiddetle etkiliyen radyo gibi, sinema gibi araçların yanısıra en çok üstünde durulması gereken bir konudur. Yeni yeni başlıyan plakçılığımız, başını almış dolu dizgin, bilinmiyen yönlere giderken, yetkili kültür otoriteleri denetimlerini unutmuş gözüküyorlar…


 

     Bugün, Türkiye’de plak yapımcılığı tamamen özel sektörün elinde olup, bütün kültürel ve sanat araçlarının dışında yalnız ve yalnız ticari kaygularla çalışmakta, toplumu sarsan ahlak dışı plaklar, minibüslerde, içkili lokantalarda, kahvelerde hergün biraz daha yayılarak, için için yapımızı kemirmektedir. Az gelişmiş ülkelere has, devletin öğretmenlik, önderlik görevi burada bir kez daha kendini zorunlu kılıyor. Tiyatro, bale, opera, kitap gibi sanat ve bilim dallarında devletin yaptığı önderlik bugün topluma mal olmuş, yavaş yavaş özel sektörün de bu alanlara ilgi duymasını sağlıyabilmiştir. Bugün kınadığımız özel plak firmaları bir bakıma haklı olabilirler. İnansalar ki, İdil’li, Suna’lı plaklar para getirecek, tezelden solocuların yakasına yapışırlar, konçertolar, sonatlar birbirini kovalardı…


 

     Bütün problem, toplumu bu tür plakların alıcısı yapabilmekte. Bunun için de dayanabilmek, zarardan korkmamak gerekiyor. Bunu yapacak da ancak Devlet olabilir. Bir zamanlar kitapçı vitrinlerinde hiç satılmadan yıllarca bekliyen, “Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları” türünde kaç özel kitabevi yayın yapıyordu? Hiç bir özel kitabevi bu tür yayınlara cesaret edememiştir. Zarar ederim, satamam korkusu ile… Oysa bugün Sartre, Kafka, Brecht v.d. gibi çağımızın ünlü yazar ve düşünürlerini tanımayı özel yayınevlerine borçluyuz…


 

     Uluslararası üne sahip orkestra ve solocuları bir yana bırakalım, dinlediğimiz pek çok plak seviyesinde bir orkestramız ve solocularımız vardır. İlerde, “Milli Eğitim Bakanlığı Plak Yayınları” adı altında bir kurum kurulur da, solocularımız, orkestramız plak doldurmağa başlarsa, cesaretle söyleyim ki, bu plaklar kısa zamanda, yurt içinde ve yurt dışında büyük bir alıcı kitlesi bulacaktır. Ufak bir propaganda bu ilgiyi sağlıyabilir. Ve bu propaganda oldukça yapılmıştır da. Hemen her gün, gazetelerin sanat köşelerinde Leyla Gencer’in, Ayhan Baran’ın, İdil Biret’in, Suna Kan’ın, Ayla Erduran’ın, Ayşegül Sarıca’nın ve diğerlerinin dışarda ya da içerdeki başarıları ayrıntıları ile yazılmaktadır.


 

     Esasen, içinde bulunduğumuz sanat ortamı böyle bir eksikliği şiddetle duymaktadır.


 

     Yakın bir gelecekte devlet babanın bu konuya da el atacağını, önderlik yapacağını ümit ederek şimdiden kıvanç duyuyoruz.

     ______________________________



     Aylık olarak yayınlanan “Ankara Filarmoni Aylık Müzik Dergisi”nin 1. Yıl, 11-12. Sayı ile Ağustos-Eylül 1965 tarihinde basılan nüshasının 5-6. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5785746
Online Ziyaretçi Sayısı:23
Bugünlük Ziyaret :998

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.