Tonguç Çağın - Kapıda Kalan Konservatuvar Öğrencileri Üzerine...

     Geçen Pazar günü CRR’de bir konser verildi.

     Konserin biletlerini kapıdan temin edebildim ve içeride de kafama esen yere oturabildim, zira salon önemli ölçüde boştu.

     Konserin ikinci yarısı pek tat vermedi. Dvorak’ın 9. senfonisinde şefin değişken tempolar kullanması yapıtı takip etmeyi zorlaştırıyordu kanaatimce... Ayrıca tartışılmaz biçimde dengesiz ses çıkışları mevcuttu. Daha 1. bölümün açılışındaki timpani vuruşları esnasında bile kulağımızın dibinde bardak kırılıyormuş hissine kapıldık. Müziğe nefes alma fırsatı vermeyen tempo, 1. bölümde olduğu kadar finalde de işleri zorlaştırdı.

     İlk yarıda seslendirilen Erkin ve Rodrigo ise çok daha keyif verdi. Özellikle Erkin (program notlarında da belirtildiği üzere) basit, ama renkliydi. Rodrigo’nun meşhur konçertosu hakkında keyif verdi ötesinde yorum yapamayacağım.

     Bu konserin biletlerini çok rahatlıkla kapıdan bulabilmiş olmanın verdiği ‘özgüvenle’ Vengerov konserinin biletlerini de kapıdan almak üzere bir arkadaşla konser salonunun kapısına geldiğimizde girişin hemen hemen tümünü doldurmuş bir kalabalık ve biletlerinin tümü tükenmiş bir gişeyle karşılaştık.

     Bir keman-piyano resitali olan programı gördüğüm anda gitme kararı vermeme neden olan etken keman virtüözunun ünü kadar eşlikçi piyanist Lilya Zilberstein’i merak ediyor olmamdı.

     DG firmasının ölümünün 150. yıldönümü vesilesiyle 1999 yılında piyasaya sürdüğü 17 cd’lik “Tüm Chopin Yapıtları” çalışmasındaki kayıtlarından ilk kez dinlediğim bu piyanisti eser numarasız (ya da Chopin’den sonra BI. 150 olarak numaralandırılmış) küçük la minör vals için yaptığı harika yorumla tanımıştım. Ayrıca Abbado ile yaptığı Rachmaninov kayıtlarını duymuş, ama dinleyememiştim.

     Tedbirsizliğim nedeniyle bilet bulamayıp giremediğim konser öncesinde ilginç bir olay oldu.

     Salonun girişini hemen hemen tamamiyle doldurmuş olan topluluğun anladığım kadarıyla hemen hepsi konservatuvar öğrencileriydi ve ellerinde sazları ile adeta bir keman semineri dinlemeye gelmişlerdi. Ancak konser salonlarına ücret ödemeden / bilet almadan girme hakları olduğu düşüncesiyle onlar da biletsiz gelmişti ve bu sefer salonda hiç boş yer olmadığı (haklı ya da haksız) bahanesiyle içeri alınmadılar.

     Kendi adıma ücretimi ödeyip merdivende dinlemeyi kabul etmiştim ama benim kişisel teklifim de görevlilerden olumsuz yanıt aldı.

     Bu kalabalık öğrenci grubu içeri alınmamaları üzerine protesto alkışlarına başladılar. Kraldan çok kralcı kesilip ben de katıldım. Ancak tüm alkışlar ve görevlileri ikna çabaları sonuçsuz kaldı ve ardımıza baka baka salonu terkettik. Konserin başlama saatinden yarım saat sonra konseri terkettim. Daha sonra farklı bir uygulama gündeme geldiyse bilemiyorum.

     Ayrıntıya girersek; içerden gelen görevliler ‘tek bir yer bile yok’ diyerek merdivende oturmayı kabul etmiş öğrencilerin teklifini reddetti.

     Bir öğrenci ve görevli arasında çıkan tartışmada öğrenci her konsere girme haklarının olduğunu savunurken görevli de sadece çok ünlü bir solist geldiğinde konsere geldiklerini, örneğin geçenlerde verilen konserde (muhtemelen ya benim başta bahsettiğim ve katıldığım konser ya da katılamadığımdan bahsediyor) salonun boş olduğunu örnek vererek ‘niye bu konserlere gelmiyorsunuz da sadece ünlü bir solist geldimi doluşuyorsunuz?’ meailinde bir soru sordu. Bunun üzerine öğrenci de ‘ben de zaten solist dünyaca ünlü diye geliyorum’ savunmasını yaptı ve bu boyutta solistlerin verdiği konserlerin daha büyük bir salonda yapılması talebinde bulundu.

     Bir yandan bilet satan birini aranıp bir yandan da öğrenciler arasında gezinirken hepsinin olaydan dolayı CRR yönetimine karşı tepkili olduğunu gördüm.

     Ben sadece bana ilginç gelen bu olayı aktarmış olmak istedim. Olay konusunda öğrenciler ya da CRR yönetimi arasında taraf değilim. Sadece Sayın Budak’ın mailini okuyunca bunları yazmadan geçmek istemedim.

     Acaba her salon ve her temsil için konservatuar öğrencilerinin ücretsiz izleme hakkı var mıdır? Varsa ne güzel ama bunu kaldıracak salon var mıdır?

     Ya da bu gerçekte bir sorun değil midir? Yani görevlinin dediği gibi öğrenciler sadece ünlü solistlere mi ilgi göstermektedir? Bu son soruya cevap verirken faydalı olabileceğini düşündüğüm bir anekdotu da yazının sonuna koydum.

     Ben konservatuvar öğrencisi değilim, ama kapıda kalanlardandım. Acaba temsil (Vengerov nedeniyle) daha büyük bir salonda yapılamaz mıydı? Bu konuda “CRR”, “Lütfi Kırdar”, “AKM” vs. yönetimleri arasında bir iletişim var mıdır? Tabii hangi sanatçının / topluluğun konserinin daha çok dinleyici çekeceğine ve dolayısıyla dinleyicilerin salonlara sığmayacağına kim karar verecek derseniz diyecek bir sözüm yok.

     Zeynep Oral’ın kaleme aldığı ‘Tutkunun Romanı’ adlı Leyla Gencer’i konu alan kitapta İtalya’da okuyan Türk öğrencilerinin Gencer’in “La Scala”da ki bir temsiline salonun en üst katı olan ‘ayakta balkonu’ndan izlemek suretiyle katıldıkları yazılıydı.

     Konsere alt katlarda oturarak katılmaları çok muhtemelen, bilet fiyatları ve satış yoğunluğu / tükeniş hızı nedeniyle zaten imkan dahilinde olamayacaktı; ama ayakta dahi olsa temsili izleme imkanına sahip olabilmişler. Böyle bir uygulama bizim salonlarımızda yapılamaz mı acaba? (kastım ilave balkon inşaası değil, isteyenin ayakta durabileceği yerlerin belirlenmesi gibi...)

     A, unutmadan...

     Bu tıklım tıkış konserin hemen ertesi günü..

     Konserin ilk yarısındaki Enescu’nun beşlisinden hiçbir şey anlamadım desem yeridir. Ama 2. yarı seslendirilen Franck’ın beşlisi beklediğim üzere harikaydı. Her iki yapıtı da ilk kez dinlediğim için yoruma ilişkin herhangi birşey söyleyemiyorum.

     Yapıtları seslendiren toplulukla ilgili bilgiler ilgili web sayfasında var. Sadece “St. Petersburg Konservatuvarı” mezunu ya da bu kurumla ilişkili isimler olduklarını yazmak sanırım yeterli olacaktır. (Mesleğim gereği “St. Petersburg Üniversitesi Matematik Bölümü”nden de 19. yy’ın 2. yarısının ve 20. yy’ın en büyük isimlerinin çıktığını belirtmeden geçemeyeceğim. Diğer temel bilimlerde de çok iyi olmaları, bilim ve sanattaki başarılarının altındaki nedenleri incelemek için gerçekten ilginç bir vesile bence...)

     Neyse, bu iddialı oda müziği topluluğunun konserindeki dinleyici sayısı da yazının en başında bahsedilen Rahbari konserindekinden daha fazla değildi. CRR’nin içini bilenler için; boşluk bırakmadan oturulsa sadece orta kısım bile kesinlikle tümüyle dolmadı.

     Siz ne dersiniz? Öğrenciler, CRR yönetimi, salonların büyüklüğü / küçüklüğü... Ne yapılmalı? Bir şey yapılmalı mı?

     Son olarak naçizane tespitim; gerek mailla gelen konser programlarında solist ve konçertolar aynı konserde çalınan senfonik yapıtlardan çok daha ön plana çıkarılarak bahsediliyorlar gerekse sadece senfonik yapıt içeren konserlere katılım çok az oluyor. (İki yıl evvel Mahler’in 9. senfonisinin “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” tarafından “Atatürk Kültür Merkezi”nde gerçekleştirilen Türkiye prömiyeri buna çok güzel bir örnek teşkil ediyor.)

     Tonguç Çağın - 19 Kasım 2006, Pazar

Sümeyra Gümrah Teltik’in Yanıtı

     O CRR gorevlisi olarak bahsedilen şahıs benim, zira Tonguç beye “içerisi tıklım tıklım”, “konser salonunda yerde oturulur mu” diyen, Yaren hanımın da şahit olduğu gibi konservatuvar öğrencilerine “senin için çok önemliyse bilet alsaydın” diyen de benim.

     Öğrencilere karşı daha anlayışlı olabilir miyim? Evet. (Ama bazılarına)

     Ben konservatuvar öğrencisi olmamakla beraber iletişim fakültesi öğrencisi olarak zamanında haftada en az iki konser dinlemeye CRR’ye gelirdim. Çünkü diğer yerlere göre fiyatları en uygun olan salon CRR.  Belki şu şekilde daha açık ifade edebilirim, genç kızlarımızın bir yıkamalık fönleri 15 milyon, CRR’de konser 13 milyon. Ve benimle laf savaşı yapan kızlarımızın hepsi fönlü.

     Bana şimdi kızıyor olabilirsiniz, hatta bunları yazarken ben de kendime şaşıyorum. İşin aslı şu. CRR Yönetimi denilen şahıslar, özellikle güvenlik,  kim - kimdir - nedir - genelde nasıl konserleri takip eder - hemen hemen hepsini biliriz.

     Bundan iki yıl önce CRR’de yaşanan yangın nedeniyle merdivenlere oturmak yasak. Fakat biz bu yasağı az da olsa “Royal Filarmoni Orkestrası”yla birlikte Şefika Kutluer’in konser verdiği akşam (19 Ekim) ihlal ettik. Biletler 33 ve 40 milyondu. Öğrenciler bilet almakta zorlanırlardı. 40 kişilik bir grup içeri girmek istedi. O kadar kişiyi alamayacağımızı, herkes yerine oturduktan sonra boş kalan yerlere alabileceğimizi söyledik. (Nitekim bilet alsa dahi gelemeyen kişi ve davetliler her daim olur.) Ama hayır, yine o gençliğin verdiği ateşle “Biz konservatuvar öğrencisiyiz, gireriz” deyince ya sabır çekmeye başlıyorsunuz. CRR’nin kararını hepsi biliyor “boş yer varsa” içeri girebilirler. Buradaki “boş yer” satılmayan koltuk anlamını taşıyor. Neyse... İşte kopma anım... Öğrencileri kenara aldık, bekliyorlar... Boş kalan yerlere oturacaklar... İşte o an kendi aralarında geçen ve benim dayanamayıp müdahale ettiğim konuşma:

     1. öğrenci: Şuraya bak, ne kadar kalabalık.
     2. öğrenci: Evet yaa
     1. öğrenci: Bize yer kalmayacak galiba.
     2. öğrenci: Bunlar konser dinlemek icin değil, etrafta “Royal Filarmoni” dinledim diye gezinmek icin geliyorlar, kokoşlar.

     Dınnnnnnn... İşte benim koptuğum an...

     CRR Yetkilisi (ben): Sen neden geldin peki?
     2. öğrenci: Konser dinlemeye, ben konservatuvar öğrencisiyim.
     CRR Yetkilisi (ben): Peki neden “Royal Filarmoni”, diğerleri konser değil mi? (CRR’de her ay yaklaşık 20 konser olur ki son iki aydır bu sayı 25)
     2. öğrenci: Aaaaa, ben hep geliyorum.

     Dınnnnnn.... İkinci kopma anım... Yüzümde pis bir gülüş.

     CRR Yetkilisi (ben): Hayır tatlım sen hiç gelmiyorsun.

     ... O akşam konsere tüm öğrenciler alındı, CRR yetkilileri (benim dışımda olanlar) öğrencilerin bir kısmını almanın diğerlerine haksızlık olacağını düşündüğü için.

     (“Royal Filarmoni” dinleyenleri kokoşlukla suçlayan şahsa, uzun bir aradan sonra Vengerov konserinde raslandı. O zamandan bu zamana CRR’de 20 konser düzenlendi. Aralarında Suna Kan keman resitali de olan bu konserler silsilesinde o öğrencinin izine rastlanmadı. Umutluyum. Çarşamba akşamı Giora Feidman konserinde ya da önümüzdeki ay Paco Pena veya “Kirov Balesi”nde göreceğim yönünde olumlu hislerim var.)

     İki aydır CRR’de gerçekleşen pek çok konseri takip eden öğrenciler de var ve bizim de bu öğrencileri içeri alma konusunda bazı yöntemlerimiz var elbette. Ama Vengerov Konseri gerçekten tıklım tıkıştı ve üzgünüz alamadık.

     Not: Yaz aylarında CRR’de gerçekleşecek tadilat sonrası konservatuvar öğrencileri için olumlu gelişmeler olacak. Fakat biraz sabırlı olmaları gerek.

     Tonguç bey sizin bilet bulamama sorununuz için yapabileceğimiz herhangi bir şey yok... CRR yetkilileri tarafından olsa dahi bilet ayırtmamız da söz konusu değil. Keşke o akşam içeri girmeniz söz konusu olabilseydi, sizi üzmek istemem ama konser muhteşemdi.

     CRR Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
     Sümeyra Gümrah Teltik




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:6214756
Online Ziyaretçi Sayısı:5
Bugünlük Ziyaret :38

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.