01.10.1965 / Veysel Arseven - Okullarda Çalgı Eğitimi


     Hiçbir şey, bizzat müzikle uğraşmak kadar, müziği sevdirmez. Müzikle haşır neşir olmanın birçok yolları vardır. Bunlardan en verimlisi de bir çalgı çalmaktır. Her ne kadar kırkından sonra çalgı çalınmazsa da, kırkına gelene kadar da bir çalgı öğrenmek, bugün, geçmiş yıllara göre çok daha kolaydır. Onun için gençler, eğer müziği sevmek, onu anlamak istiyorsanız, bir çalgı öğreniniz. Okul çağı, bunun için en elverişli çağdır. Merak ve ilgi, öğrenimin temel taşlarından biridir. Çalgı da çocukların en çok ilgisini çeken şeydir.


 

     Hiç şüphesiz ki, okullardaki müzik dersinin amacı, çocukları üstün birer sanatçı yetiştirmek değildir. Zira buna, ne zaman, ne olanaklar ne de çocukların yetenekleri elverişlidir. Sanatçı kişiliği taşıyan çocuklar, ötekilerin arasından zaten sivrilecek ve kendi yollarını bulacaklardır ama, sanatçı olmadan da müzik yapılabilir, müzik sevilebilir.


 

     Okullardaki müzik dersinin amacı çocuğa müziği sevdirebilmek, onu, çevresinde dinlediği alışılmış ezgilerin dışına çıkarmak, başka ses dünyalarını tanıtmak, sanat müziğine alıştırmak ve kendi başına azıcık ta olsa, müzik yapabilme ortamını hazırlamaktır. Daha önemlisi, evinde radyosu varsa, ailenin donmuş müzik anlayışı baskısının dar sınırlarını aşıp, güzel müzik yayınlarını izleyebilme merakının uyandırılmasıdır hiç olmazsa.


 

     Çocukta bu merakı uyandırabilmek için, okula ve aileye büyük görevler düşmektedir. Ne var ki biz, büyüklerinden geçtik, küçük görevlerimizin bile çok kere altından kalkamıyoruz. Olaylar göstermiştir ki, herhangi bir çalgıyı çalan çocuklar, müziğe karşı daha tutkulu ve daha başarılı oluyorlar. Çalgı, çocuğun en yakın dostu ve müzik dersinin yardımcısı haline geldi mi, okullarda müzik eğitiminden elde edilmek istenen sonuca da ulaşılmış olur. Bundan ötürü okullarda, ders dışı faaliyeti olarak çalgı öğretim ve eğitimine büyük yer ayırmalı ve çalışmalar okulun yönetim kadrosunca destek görmelidir.


 

     Peki, çocuğun eline hangi çalgıyı verelim acaba? Bu konuda herhangi bir sınırlandırmaya gidilmeli midir? Benim görüşüme göre gidilmemelidir. Ailenin ekonomik koşulları hangi çalgının alımına elverişli ise, onunla yetinmeli, çocuğu ve aileyi zorlamamalı, elinde çalgı ne olursa olsun onu değerlendirme yoluna gidilmelidir.


 

     Bugün, genel olarak mandolin, okullarda en yaygın hale gelmiş bir çalgıdır. Ucuz olması, kısa zamanda öğrenilmesi, kolayca taşınabilmesi ve en önemlisi ufak bir ücret karşılığında kurslara katılabilme olanaklarının bulunması, bu çalgının okulda ve ailede kolayca tutunmasında rol oynamıştır. Eğitici yönü fazla olmamakla beraber, son günlerde, mandolinin okullardan kapı dışarı edilmesi fikrini savunanlara katılmıyorum. Mandolinin yerine gitarı, blokflütü koymak isteyenlerle de birlik değilim. Neden örneğin gitar da, zurna değil? Gerekçelerini hangi temele dayandırmak istiyorlar? Eğitim yönünden görüşleri nedir? Yoksa “şu pis mandolin, okullardan kaldırılsın” demek kolay. İşin asıl garibi şu ki, bu konuda ters fikirler öne sürüp savunanların içinde okul müziği ile yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmayanlar çoğunluktadır. Gitar ve blokflüt dışarıdan, döviz karşılığında getirtilecek çalgılardır. Her iki çalgının öğretimi için geniş bir öğretici kadrosu gereklidir. Aslında, keman ve piyano belki de en ideal iki çalgıdır ama, pahalı oluşları, ancak özel dersler halinde öğrenilebilmeleri, titiz ve yorucu çalışmayı gerektirdikleri için, bu iki çalgı daha uzun bir süre geniş kullanılma olanaklarına kavuşamayacaklardır. Geriye, son yıllarda satışa çıkarılan ve gerek öğrenilmesi, gerek çalınışındaki kolaylığından ve sabit perdeli bir çalgı oluşundan ötürü, melodika, öğrenciler arasında çabucak yayılacağa benziyor. Hele soprano, alto, tenor ve bas gibi ayrı boylarda bulunması çoksesli müzik yapma avantajlarına da sahip bir çalgı. Parmakların yerli yerinde kullanılması öğrenildikten sonra da başka bir zorluğu yok. Geriye halk çalgıları kalıyor ki, bunların heveslilerine ve çalıcılarına raslamak zaten her zaman mümkün. Bu heveslilerden, okullarda birer folklor ekibi meydana getirmekle, gençlerin çalışmaları belli bir yöne kanalize edilir ve değerlendirilir.


 

     Okul çağındaki çocukları herhangi bir çalgıyı çalmaya teşvik etmenin sayısız faydaları vardır. Hele bu alışkanlık çocuğa daha ilkokul sıralarında kazandırılmışsa, üst dereceli okullarda bu, bir yandan beslenip geliştirilir, öte yandan da çalgı çalan çocuklardan müzik derslerinde yararlanılır. Çalgı eşliğinde yapılan bir müzik dersi hem daha ilginç oluyor hem de seslerdeki detonasyonun önüne az çok da olsa geçilmiş olunuyor.


 

     Kısaca gençlerin eline hangi çalgıyı verirsek verelim yahut da ellerinde hangi çalgıyı bulursak bulalım, önemli olan çalgının metotlu ve ehil kimseler eliyle öğretilmesidir.


 

     Başka bir yazımda da belirttiğim gibi, müzik eğitimi yönünde her şeyimizi seferber etmek gerekirken, şu veya bu çalgı bize antipatik geliyor diye onu okullardan kapı dışarı etmek değil, okullara elverdiği kadar çok ve çeşitli çalgıyı sokmak ve bunları öğretmek için yolları aramalıyız. Bize köstek değil, destek lazım.


     _____________________________



     “Ankara Türk Filarmoni Derneği”nin yayın organı olan “Filarmoni Aylık Müzik ve Fikir Dergisi”nden alınmıştır. - Ekim 1965, Yıl: 2, Sayı: 13, Sayfa: 3-4.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5800072
Online Ziyaretçi Sayısı:32
Bugünlük Ziyaret :715

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.