07.02.2020 / Tunca Arslan - Tunca Yönder’in Ardından...

Yönder, Tunca


     Genç yaşta sahneye çıkan ve 1960’lardaki gençlik yıllarını tiyatroya adayarak geçirdikten sonra sinema, reklam ve televizyon sektörünün çok yönlü isimlerinden haline gelen Tunca Yönder, ölümü böylesi bir ilgisizlik ve yalnızlık içinde karşılamayı hak etmeyen bir sanat insanıydı.


 

     Yapımcı, yönetmen, senarist ve oyuncu olarak onca filmde yer almış, entelektüel kişiliğe sahip, “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi” mezunu, 1960’ların bağımsızlıkçılığı koruyan çalışkan bir sinemacıydı Yönder. Sinema tarihimize renkli izler bırakan “Yağmur Beklerken” (1992), “Ağrı’ya Dönüş” (1993), “Bir Aşk Uğruna” (1994) gibi edebiyat uyarlamalarına, “Çökertme” (1997) gibi etkileyici öykülere yönetmen olarak imza atmış; “Sen Türkülerini Söyle”den “Afife Jale”ye, “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu”dan “80. Adım”a, “İki Kadın”dan “Çözülmeler”e açılan yelpazede 25 kadar filmde küçük ama akılda kalıcı rollerle karşımıza çıkmıştı. “Yorgun Savaşçı”nın dizi olarak ikinci çevriminin ardındaki isimdi. Çektiği belgesellerin eksiksiz dökümünü yapmanın özel çaba gerektireceğini de belirteyim.


 

     Huzurevinde Son Yıllar


 

     14. İstanbul Film Festivali”nde “Bir Aşk Uğruna”yla değer görüldüğü en iyi yönetmen ödülü, “Bir Tren Yolculuğu”yla “Ankara Film Festivali”nde kazandığı ikincilik ödülü ve “Çözülmeler”le gene Ankara’da aldığı en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü de unutulmasın.


 

     Yönetmen Nisan Akman’ın babası ve bildiğim kadarıyla senarist Safa Önal’ın kuzeniydi ama son yıllarını neredeyse tek başına, sadece aynı mekanı paylaştığı dostlarıyla birlikte bir huzurevinde, “Sanatçı Yaşam Evi”nde geçirdi. Parkinson hastalığı nedeniyle bir süredir Datça’da bir yakınının yanında bulunan Yönder’in, “Yeşilçam camiası” tarafından cenazesinde de yalnız bırakıldığını söylemek yanlış olmaz. Yönetmeni, yapımcısı, oyuncusu olduğu filmlerin künyelerine bakıldığında neredeyse tüm şöhret isimlere rastlamak mümkündür ama cenazesinde onların hiçbirine rastlanmadı.


 

     Sinema Tarihimizdeki Yeri


 

     Tunca Yönder’in tecrit edilmişliğe varan bu dışlanmışlığında, 1999’da “Magazin Gazetecileri Derneği”nin ödül töreninde Ahmet Kaya’ya yönelik sert protestosunun da ciddi etkisi olduğu çok açık. Ölümünün ardından sosyal medyada yazılanlara göz attım; hatırasına ve sinemamıza katkılarına saygı gösteren mesajların yanında, özellikle Kürtçü-bölücü hesaplardan gelen “Ahmet Kaya’ya lincin başlamasına sebep olan Tunca Yönder gebermiş. Ateşi bol olsun” gibi nefret dolu ve hainlik içeren satırlara da bolca rastlanıyor. Oysa yalnızca “Ağrı’ya Dönüş” gibi bir film bile Yönder’i sinema tarihimizdeki gerçek yerine oturtmak için yeter de artar bile.


 

     Ahmet Kaya meselesinin ötesinde; halen piyasada bulunan ya da eski tarihli olan Türk sinema tarihiyle ilgili kitaplara bakın, Tunca Yönder’in filmleriyle ilgili pek bir şey bulamazsınız ne yazık ki. Oysa bana sorarsanız, yaşamı, tiyatro ve sinema çalışmaları düşünüldüğünde hakkında başlı başına kitap yazılabilecek bir sanatçıydı Tunca Yönder.


 

     Huzur içinde uyusun.



     Aydınlık Gazetesi - 07.02.2020, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5765805
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :716

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.