Reha Muhtar - Boğaz'daki Eğlence Mekanlarını 23.59'da mı Kapatacaksınız Sayın Bakan?..

     Koskoca bir yaz içinde toplasan 5 defa, “Reina”ya ya da “Sortie”ye gitmem...

     Gittiğimde de restoranlarında yemek yer, en fazla oniki bilemedin yarım eve dönerim...

     Sabaha kadar eğlenmem ki, “Reina”nın ya da “Sortie”nin eğlencesini savunayım...

     Bir işim bir çıkarım yok, üstelik sigara “mekanlarda” serbest bırakılmasın diye o kadar ağır yazılar yazıyorum ki, hani işletmeci olarak kendilerince bana “gönül koysalar” yeridir...

     Önemi yok ben doğru bildiğimi yazarım...

     ***

     Biliyorum ki suyun üzerindeki bu iki mekan İstanbul’un medar-ı iftiharıdır...

     Dünyaca ünlü santrafor Carew’i Beşiktaş’a aldığımız günün gecesi onu oraya götürdüğümüzde “çocuğun yüzündeki hayret nidası” gözümün önünde...

     Del Bosque denilen dünyanın turizm cenneti İspanya’dan gelen “büyük antrenör” oraya gittiğinde nasıl hayran baktığını gözlerimle gördüm...

     Dikkat buyrun İbiza adasının eğlencesini bilerek gelmişti buralara Del Bosque...

     Eğer bugün İstanbul dolar milyonerlerinin tercih ettiği dünyanın en trendi 10 kentinden birisiyse, Avrupa’daki hemen bütün başkentlerin özellikle yazın pabucunu dama attıysa, bunda hatırı sayılır bir pay sahibidir “Reina” ve “Sortie”...

     ***

     Çevre Bakanı Veysel Eroğlu “Bloomberg TV”de Gülin Yıldırımkaya’ya aynen şöyle konuşuyor:

     “Boğaz’da müzik tamamen yasaklanacak...

     Ünlü işletmelere başka yer tahsis edilecek... Hele bir gürültü yapsınlar da göreyim...

     Bakın 00.00 demiyorum, 23.59’a kadar diyorum...

     Anında kapatma talimatı veririm...”

     Bakan Bey sonra da sayıp döküyor:

     “Boğaz’daki işletmelerde suyun da etkisiyle gürültü karşı tarafa inanılmaz yansıyor...

     Kuzguncuk’tan, Üsküdar’dan, Çengelköy’den şikayetler alıyoruz...

     Veya tam tersi Beykoz’da bu şekilde müzik yapılıyor, bu kez Avrupa yakasında oturanlar fevkalade rahatsız oluyorlar...

     Geçenlerde Paris’teydim...

     Champs Elysees bulvarına bakıyorsunuz gürültüden eser yok...”

     ***

     Paris ve Champs Elysees bulvarı konusuna sonra cevap vereceğim, ama önce ben de Çevre Bakanı Veysel Bey’i bir Boğaz sakini olarak bilgilendireyim...

     Size kimden nasıl şikayet geliyor bilmiyorum, ama siz acaba bir yaz gecesi Boğaz’ın herhangi bir yakasında huzur içinde salaş bir balıkçı lokantısında yemek yemeyi düşündünüz mü?..

     O motorlarda cart ve cırtlak müzik, davul zurna, volümü en sonuna kadar açılmış tiz sesle türküler, şarkılar, oynayanlar, davul çalanlar, “Allah Allah Allah bu nasıl sevmek” nidaları altında, inleyenleri hiç gördünüz mü?..

     Bütün bir gece durmaksızın...

     Deniz (Uğur) geçen yaz eve taşındığında önce şaka zannetti...

     “Bu nedir böyle?..” dedi...

     “Burası Boğaz böyle olur Boğaz’da yaz geceleri” dedim...

     ***

     Hani beni hesap soran gazeteci tayfasından biliyor ya;

     “Şikayet etmiyor musunuz bunu?..” dedi...

     “Yoo” dedim, “Etmiyoruz niye edeceğiz ki?.. Burası İstanbul Boğazı... Benim malım değil... Adam yaz gecesi eğlenecek, çalacak, söyleyecek... Evet gürültü çok fazla, üstelik estetik değil, kulağı tırmalayacak kadar zevksiz ve cızırtılı... Ama yapacak birşey yok... Ben öyle kendi sorunlarımı gazetecilik sorunu haline getirecek kadar küçülmedim...”

     Böyle dedim ve kızın hayreti üzerimde tartışmayı bitirdim...

     Bunu şimdi niye anlatıyorum?..

     Çevre Bakanı eğer bir şikayet alacaksa esas bu motorlardan çıkan gürültüyle ilgili şikâyet alırdı...

     Beşiktaş’tan başlıyor bütün bir Boğaz’da kim var kim yoksa iki taraflı kendini dinlete dinlete Baltalimanı veya Yeniköy’e kadar, karşıdan da Beykoz’a kadar gidiyor...

     Boğaz’ın ortasında iki yakaya da gümbür gümbür müzik yaparak...

     ***

     Şimdi soruyorum Sayın Bakan’a...

     Bunlarla ilgili şikayet almıyor musunuz?..

     Yoksa gece 12.00’ye kadar, davul zurna eşliğinde Boğaz’ın iki yakasına mikrofonlarla canlı konser verilmesi size ters gelmiyor mu?..

     “Reina” ve “Sortie”nin farkı, buralarda yapılan müziğin türkü ya da yöresel folklorik özellikler taşımamasından mı ileri geliyor?..

     Siz dünya çapında Batılı standartlarda bir eğlence mekanının olmasına mı karşısınız, gürültü kirliliğine mi?..

     Eğer gürültünün yarattığı kirliliğe karşıysanız, durmayın bütün bir gece Boğaz’ı iki yakalı inanılmaz bir gürültü kirliliğine uğratan bütün tekneleri yasaklayın...

     Bir defa bile bu konu gündeminize gelmedi Sayın Bakan...

     Ama her hafta Boğaz’daki bu iki mekan “kapandı kapanacak...”

     Size şikayet eden bu Boğaz sakinleri niye bu tekneleri şikayet etmiyorlar acaba?..

     Yanlış anlamayın...

     Benim karşı çıktığım bu çifte standart...

     Sakın gece 12.00’den sonra “o tekneler yoklar” demeyin bana...

     O tekneler bütün Boğaz’ı dolaşıyorlar...

     Ne yani milletin çocuğu yok mu gece 10.00’dan sonra o çocuklar uyumayacak mı..?

     Ama çıt yok bu konuda ne sizden ne de kimseden... Neden acaba?..

     ***

     O mekanları başka bir yere taşırsınız...

     Ama o mekanları başka yere taşımanız, İstanbul’un turizmine ağır darbe vurur...

     Mesele turistik ve içkili yerlerin “Kırmızı noktalı bölgelerde veya şehrin iskanının uzağındaki alanlarda” faaliyet göstermeleri değil...

     Kent yaşamının içinde turistin de istifade edeceği bölgede bulunmaları...

     İstanbul’un en önemli turistik merkezi Boğaz’ın üzerinde olmaları...

     Boğaz yaz geceleri panayır yeri gibi...

     Ben çocuklarım uyuyamadığı halde “Boğaz benim değil... O tekneler yaşamalı... İnsanlara bir gecelik mutluluk çok görülmemeli...” diyorum, siz “Şikayet var illa ki o iki kulüp kapatılacak buyuruyorsunuz?..”

     Emin olun Sayın Bakan...

     O şikayetlerin altında bazı gizli ellerin başka hesapları var...

     Emin olun bu söylediğimden ve isterseniz iyice bir araştırttırın...

     Şikayet gibi şeyler çok güzel manipüle edilirler...

     Zamanında beni de televizyon programlarımın ertesinde “RTÜK’e şikayet ederlerdi...”

     O şikayetlerin nasıl bir organize manipülasyon çalışması olduğunu öğrendiğimde, “Bu ülkede insanların idama bile şikayetler ve manipülasyonlarla gönderileceğine” kanaat getirdim...

     Ne demek istediğimi siz anlamışsınızdır, benden şimdilik bu kadar sevgili Bakan...

     Tanrı Bana Varlığını Gösterdi...

     Yaşamımın öyle noktaları var ki, yukarıda Tanrı diye bildiğim o güç, arada bir gözümün içine sokarcasına çıkar “Ben buradayım” der...

     Ben Tanrı’yı hayatımda 4-5 kere o kadar yakından hissettim, öyle olaylarda içimde onu yaşadım ki, inkar edersem günaha girerim...

     Geçen hafta da bu küçük mükafat ve hayatı gösterme seansı yaşattı bana o ulvi güç...

     Nahide’de yağmur altında bütün bir gençliğimi yaşadım...

     Tamamen bir tesatüf, 20 yaşına kadar bütün gençlik şarkılarımı, hüzünlendiğim, ağladığım, aşık olduğum, platonik takıldığım, sevindiğim, mutlandığım bütün romantik parçalarımı yağmurlu bir İstanbul gecesinde tentenin altında etraf sırılsıklam yağmur altındayken dinlemenin keyfine vardım...

     Tanrı o güzelliği bana, tesadüfen yan masama düşen ilk, orta ve lisede 45 yıllık Kolej’li kız arkadaşlarımla beraber yaşamamı nasip etti...

     Yarın onun yazısını “Pazar Vatan”daki “Şehir Kulübü” köşesine yazdım...

     Sizin için...

     Gazete Vatan – 26.06.2010, Cumartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5763570
Online Ziyaretçi Sayısı:20
Bugünlük Ziyaret :1517

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.