01.12.1989 / Fethi Kopuz - Sayın Prof. Metin Öğüt


     Sizin orta okulu bitirdiğinizde Ankara Serçe sokaktaki evime gelişinizi, müziği çok sevdiğinizi söyleyişinizi, sizi elinizden tutup rahmetli müzik dostum Mithat Fenmen’e götürüşümü hatırlarım. Sizin belleğiniz zayıf olabilir ama, ben daha dün gibi hatırlıyorum. Sonra konservatuvara alındınız. Eğitim yıllarınızda evime sık sık gelirdiniz. Fenmen-Kopuz ikilisinin, Fenmen-Kakıcı-Kopuz üçlüsünün verdikleri ve tüm diğer konserlerin tiryakisi idiniz.


 

     Çalışkandınız. Terbiyeli idiniz. Sakin, yumuşak, kendi halinde bir insandınız. Hatırlar mısınız, bana “ağabey” derdiniz. Ben de sizi, evimin bir ferdi gibi bağrıma basmıştım. Yetiştiğiniz sıralarda, size karşı söylenen sözlere kalkan kılıç karşı çıkar, başarılı olmanız için, tüm yetişen çağdaş müzikçilere yaptığım gibi, kol kanat kesilirdim. İyi bir ailedendiniz. Yıllar ilerledikçe, yalnızlığı seçtiniz. Okulu tamamladıktan sonra ABD’ye gittiniz, döndünüz ve sıradan bir piyanist oldunuz.


 

     Metin Öğüt, yetiştiğiniz çevreden olacak, Fenmen piyano ekolünün İdil Biret, Güher-Süher Pekinel kardeşler, Gülsin Onay, Bedii Aran gibi çok yetenekli bir grubu vardı. İşiniz zordu.


 

     Yalnız yaşantınız, etrafınızın sizden kuvvetli insanlarla çevrilmiş oluşu, sosyal durumunuz vb. nedenler, sizi bir takım komplekslere sürükledi. Geçen yıllar ise, sosyal yaşamınıza ve sanatsal gelişiminize bir şeyler katamadı. Yüzeysel ünvanlar ve mevkiler de pek işe yaramadı. Ne yazık ki sonuçta katı, asık suratlı, soğuk, itici bir insan oldunuz.


 

     Sizinle ABD’de bulunduğum on yıl içinde çok az temasım oldu. Ancak 1975’te İstanbul’a döndüğümde, bütün çabama rağmen, size erişemedim. Kopukluklar sonucunda ise, yakın dostunuz Fethi Kopuz ağabeyinizi, ceffel kalem silip attınız. Tanrı şahidimdir, çok üzüldüm. “Metin, seninle görüşelim” dediğimde başınızı çevirip geçtiniz. Benim için Metin Öğüt bitmişti artık.


 

     Ben, ender ağlarım. Bir kez, en yakın müzik dostum, kırk küsur yıl çeşitli zaman dilimlerinde duo, trio, resital, konser programlarında birleştiğim, öğrendiğim, eğitildiğim, tanındığım ve mutlu olduğum arkadaşım büyük insan, dost, sevgili Mithat Fenmen’in ölümünü 1982’de ABD’de bulunduğum zaman duyduğumda, çok ağlamıştım.


 

     Son kez de, Ahmet Say adlı biriyle, TV’de birlikte hazırladığınız “Devlet Sanatçılarımız” programını izlerken…


 

     Rahmetlinin, kendisine has tınıdaki insancıl, müşfik sesi, his, kültür, incelik, statik dinamizm dolu yorumu, sonra da hasta olduğu zamanlara ait solgun görüntüleri eski, birlikte çalıştığımız pürüzsüz, saf sanat yıllarımızı hatırlattı. Duygulandım ve ağladım.


 

     Bu duygu dolu anımı ne yazık ki vaktiyle bir dost sanıp, kucak açtığım birisi, Devlet TV’si aracılığıyla komplekslerini açığa vurarak gölgeledi.


 

     Evet sayın Öğüt. Bir kalemde daha siliverdiniz tarihi, Fenmen-Kakıcı-Kopuz yakınlığını aklınızca ve mezarda yatan bir insana saygısızlık ettiniz.


 

     Bunu yapmamalıydınız pekçok sayın profesör. Çünkü size verilmiş bir işi adınız, mevkiniz bakımından dürüst, gerçekçi, tarafsız yapmanız gerekirdi. Bu iş size değil, “küçük adam”lara yaraşırdı ancak… Biz, buralara mı gelecektik?


 

     Bana istediğiniz kadar dargın olabilirsiniz ama, tarihi değiştiremezsiniz. Bana soruyorlar dost olanlar, bizi tanıyanlar, “Nerede idiniz?” diye. Evet bende size, tarihin önünde soruyorum, pekçok sayın Prof. “Biz, nerede idik?”


 

     En derin eseflerimle…


     _______________________________



     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Müzik Dergisi”nin 20. Yıl, 196. sayı ile Aralık 1989 tarihinde basılan sayısının 27-29. sayfalarından alınmıştır.



     Bkz.: http://www.muziklopedi.org/?/Makale/2615 (Metin Öğüt'in yazdığı yazı.)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5785599
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :978

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.