01.01.1990 / Vasfi Çilingir - Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Neden Daha Fazla Arabesk Müziği Dinleniyor


     Sürekli olarak arabesk müziğinin yoz bir müzik olduğu, sanat değerinin olmadığı, sadece kısır bir döngüden ibaret olduğu söylenmekte ve yazılmaktadır. Bununla beraber satılan kaset ve konser biletlerine bakıldığında bu müziğin ne derece tutulduğu ve dinlendiği açıkça görülmektedir. Ülkemiz nüfusunun beşte birinin bu alana olan eğilimi bunun açık kanıtıdır.(*)


 

     Arabesk müziği adını ezginin, motifin Arap müziği tarzında oluşundan almaktadır. Arap ve Türk kaynakları motiflerin yozlaştırılarak oluşturulduğu ve doğu havası taşıyarak kural tanımayan, sözlerinde genellikle yakınma, inleme, çaresiz kalma gibi temelde benzer konuların işlendiği bir müziktir.


 

     Arabesk müziğinde bütün müzik türü çalgılar bir arada kullanılmaktadır. Bu müzikte sözler temeldir ve müzik sözlere göre şekil alır. Değişik şekillerin kullanılmasına rağmen, arabesk müziği zenginleşmemiş, her zamanki gibi kahırlı ve isyankar tutumundan kurtulamamıştır.


 

     Arabesk müziğinin ilk hamlesi Orhan Gencebay’ın 1968 yılında “Başa Gelen Çekilirmiş” adlı plağıyla olmuştur. Bu müzik halkın zayıf yönlerinden yararlanıp, kendisine bir yer edinmiştir. Bu zayıf yönlerden en önemlilerini şu şekilde sıralayabiliriz:


 

     * Kültürel Boşluk,


 

     * Müzik Eğitiminin Yetersizliği,


 

     * Ekonomik Durum.


 

     Ayrıca bu müziğin yaygınlaşmasında, sanatı bir köşeye atıp sadece maddi kazanç amacı güden kaset ve plak şirketlerinin tutumu da halkın süratle ilgisini ve dikkatini çekerek kültürünün yozlaşmasına neden olmuştur.


 

     Buraya kadar sıralanan nedenler, ülkemizin her yöresinde bu müziğin yer edinmesinde geçerli olan ortak doğrulardır. Ancak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da arabesk müziği dinleyicisinin daha fazla olduğu gözlenmektedir. Bu iki bölgemizde ülkemiz için geçerli olan ortak doğrular dışında arabesk müziğinin benimsenmesinde etkili olan daha farklı faktörler vardır.


 

     Yöre halkının, sınır komşularımızın müzik kültürünün etkisinde daha çok kalmış olmasıyla birlikte uzun yıllardan beri bu ülkelerin radyo yayınlarının dinlenilmesi, bu müziğe karşı kulak dolgunluğunun oluşmasını sağlamıştır.


 

     Bu birikim arabesk müziğini yadırgamama anlayışını yerleştirmiştir. Sanat değeri yüksek olan müziklerin yayınlandığı “TRT III” yayın programının doğunun önemli kültür merkezlerinden biri olan Van ili ve çevresinden dinlenememesi doğal olarak arabesk müziğinin kulaklara dolmasına yol açar.


 

     Devlet tarafından arabesk müziğine alternatif müzik bulma düşüncesi, bu müziğin kültür tabanının teminini sağlayıp genişlemesini gerçekleştirecektir. Bunun ışığında bu müzikten yararlanıp gerekli düzenlemeleri yaparak kaliteyi yükseltip özgün müziğe doğru adım atmamız kaçınılmazdır.


 

     Arabeskteki söyleme tarzının yani kelimeleri ezerek ve uzatarak kullanmasının, yöre halkının konuşmasıyla benzerlik göstermesinden dolayı bu müziğin fonetik karakteri açısından dinleyiciye yabancı olmaması diğer bir etkendir.


 

    Özellikle Doğu Anadolu bölgesinde “Müzik Eğitimi” öğretmenlerinin ve araç-gereç sayısının yetersiz olmasından dolayı okullardaki müzik eğitimi, gençlerin sanat değeri yüksek olan müzikleri dinlemesini ve bilgi sahibi olmasını engellemektedir. Bunun yanısıra ilkokullarda ağırlıklı olarak Türkçe ve Matematik derslerinin işlenmesi nedeniyle müzik dersleri ihmal edilmekte, haftalık ders programındaki müzik derslerinde bu dersler işlenmektedir.


 

     Bunun sonucu olarak çocuk kendi yöresindeki müziğe bile yabancı kalmaktadır.


 

     Arabesk müziğinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bundan sonraki kuşakları bugünkünden daha az etkilemesini sağlamak için ilgili kuruluşların şimdiden önlem almaları gerekmektedir. Bu önlemleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:


 

     * Devletin konu ile ilgili kuruluşları, okullardaki müzik eğitimine daha fazla yer veren ders programları gerçekleştirmeli,


 

     * Müzik eğitimi, branş öğretmenleri tarafından ilkokullardan başlanarak verilmeli, çocuk korolarının kurulması sağlanmalı,


 

     * Tüm branşlarda olduğu gibi bu bölgelerde çalışan öğretmenlerin yaşam koşulları daha uygun hale getirilmelidir,


 

     * Bu bölgelerde “TRT Yayınları”nın eğlendirici özelliklerinin yanısıra eğitici yönde de yayın vermesi,


 

     * Basın ve yayın organları, arabesk ile ilgili haber ve yazılarında kamuoyunu bilinçlendirerek, onları bu konu hakkında kültür sahibi yapacak tarzda faaliyet göstermelidir.


 

     Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere arabesk müziğine ödün verilmemelidir. Bugün varolan arabesk potansiyelini iyi kullanarak gerçek özgün müziğe doğru adım atmamız gerekmektedir. “Müzik Kongresi”nde sorunların ele alınıp çözüme doğru gelişmelerin olduğunu bilmek yüreğimize su serpmektedir. Bu açıdan devlet ilgili kuruluşlarıyla konuya eğilmeli, somut ve köklü çözümlere ulaşmayı gerçekleştirecek ortamları hazırlamalıdır.


 

     (*) “Birinci Müzik Kongresi”ndeki Bildiriler, “Kültür ve Turizm Bakanlığı - 14-18 Haziran 1998, Ankara”


     _______________________________



     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Müzik Dergisi”nin 20. Yıl, 197. sayı ile Ocak 1990 tarihinde basılan sayısının 30-34. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768363
Online Ziyaretçi Sayısı:15
Bugünlük Ziyaret :645

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.