11.12.2020 / Tunca Arslan - Filipinli Kahraman Kadınlar

Overseas Belgeseli


     Hong Kong kuşkusuz ki çok ilginç, çok renkli ve şaşırtıcı bir kent. Gökyüzünü delecekmiş gibi duran gökdelenleriyle, dünyanın dört yanından gelmiş insanlarıyla, ünlü körfez manzarasıyla, gündüzü ayrı gecesi ayrı, gerçekten etkileyici bir yer. Çin’in genelinde olduğu gibi, “manzara” kavramının çok önemsendiği ve öne çıktığı Hong Kong’ta benim görüp de unutamadığım manzara ise çok ama çok farklıydı.


 

     Merkez bölgesinde dolaşmaya başladığımda, kentteki binaları birbirine bağlayan neredeyse bütün üstgeçitleri kaplayan, ilk bakışta kolayca kavranamayan, tümüyle kadınlardan oluşan bir kalabalık söz konusuydu. Bir tür istila manzarasıydı desem, abartmış olmam. Hepsi üçerli beşerli gruplar halinde oturmuş, serdikleri örtülerde piknik havasında bir şeyler yiyip içen, sohbet eden binlerce, belki de on binlerce kadın… Kısa süre sonra bu kadınların Hong Kong’a evlerde temizlik ve bakıcılık işlerinde çalışmak için çeşitli kurum ve ajanslar aracılığıyla gelen Filipinliler, Malezyalılar, Endonezyalılar olduğunu, haftada bir, izin günlerinde buluşup böyle oturduklarını, sohbet edip hasret giderdiklerini öğrendiğimde gördüğüm manzara ayrı bir anlam kazandı kuşkusuz.


 

     Denizaşırı İşçiler


 

     Güney Koreli yönetmen Yoon Sung-A’nın 2019 yapımı “Denizaşırı” (Overseas) belgeselini izlediğimde, yıllar sonra o kadınların kulağını çınlattım ve gerçeklerine dair çok daha fazla bilgi sahibi oldum.


 

     Yoon Sung-A, Filipinli bir grup kadının “denizaşırı işçi” niteliğiyle göreve gitmeden önce eğitim aldıkları bir evde geçiyor. Daha önce de çeşitli ülkelerde bakıcı-temizlikçi olarak çalışmış kadınlar birbirlerine yaşadıklarını, deneyimlerini anlatıyor, öğretmenlerinden işin püf noktasına dair bilgiler alıyor, pratik yapıyor. İçlerinde yeni başlayanlar, hiç deneyim sahibi olmayanlar da var ama çoğu daha önce Hong Kong’ta ya da Suudi Arabistan, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde bu işi yapmış. Ailelerini, özlemlerini, para biriktirme ve yeni bir yaşam kurma isteklerini, çalışma koşullarını, başlarına gelen taciz ve tecavüz girişimlerini, korunma yöntemlerini anlatıyorlar birbirlerine, canlandırmalar yapıyorlar, çoğu zaman gözyaşları eşliğinde. Kadınların yaşadıklarını “rol yaparak”, kısa tiyatro gösterileriyle anlattığı sahneler, belgeselin en akılda kalıcı ve öğretici bölümleri.


 

     Joanna Demafilis’in Arkadaşları


 

     Ülkeye döviz getirdikleri için Filipinler Devlet Başkanı Duterte’nin “kahraman” ilan ettiği bu kadınların, çoğu zaman “köpek gibi davranılmayı”, uykusuz ve aç kalmayı göze alarak gittikleri yabancı zengin evlerde yaşadıkları stresin, intihar ve cinayete kurban gitmek gibi sonuçları da olduğunu da öğreniyoruz. “Yok olsam da kurtulsam diye çok düşündüm” diyor bir kadın. 2018’de yaşanan bir olay, Kuveyt’te bir evde hizmetçi olarak çalışan 29 yaşındaki Filipinli Joanna Demafilis’in işveren aile tarafından öldüresiye dövüldükten sonra hayatını kaybetmesi ve cesedinin uzun süre derin dondurucuda saklanması, dünya çapında yankı yaratmıştı örneğin.


 

     Genç bir kadının, dakikalar boyunca ağlayarak bir tuvalette yer silmesi görüntüleriyle açılan “Denizaşırı”daki “İnsan klozeti ovdukça tuvaletin içinde dolar işareti görmeye başlar, motivasyonunuz bu olsun” cümlesi de bu sektörün ve çaresiz kadınların gerçeklerinden biri elbette.


 

     Hong Kong’ta yalnızca bir ucundan, bir tatil günündeki halleriyle tanıdığım bu kadınların her birinin ayrı bir dünyası, sevdikleri, beklentileri, derin iç dünyaları olduğunu çok iyi yansıtmış “Denizaşırı.” Yoon Sung-A’nın kadın emeği ve kadın dayanışmasının çok farklı bir boyutunu anlatan belgeseli, “Mubi”de gösterimde. Fırsat bulursanız, mutlaka izleyin.



     Aydınlık Gazetesi - 11.12.2020, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5764834
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :292

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.