18.12.2020 / Tunca Arslan - İranlı Bilim İnsanları ve Muhafızları

İranlı Bilim Adamları ve Muhafızları


     İran’ın askeri nükleer programının en önemli isimlerinden fizik profesörü Muhsin Fahrizade’nin iki hafta önce Tahran yakınlarında bombalı suikast sonucu öldürülmesi, son 10 yılda İranlı bilim insanlarını hedef alan beşinci saldırı. Geçen 3 Ocak’ta “İran Devrim Muhafızları” Komutanı, ülkedeki en önemli askeri figürlerden General Kasım Süleymani’nin de “Bağdat Havaalanı” civarında ABD’nin üstlendiği bir saldırı sonucu benzer biçimde öldürülmüş olduğunu hatırlatalım.


 

     İran sinemasının “Cannes”, “Berlin”, “Venedik” gibi uluslararası film festivallerinden çok ülke içi seyirciye dönük yönetmenlerinden 1961 doğumlu İbrahim Hatemkiya’nın 2016 yapımı filmi “Bodyguard”, bu suikastları konu edinen, gerçekçi anlatımıyla dikkat çeken bir yapım. 105 dakika süresince politik yaklaşımı, duygusal boyutu ve aksiyonu başarıyla harmanlayan Hatemkiya, “Bodyguard”da deneyimli ve usta bir koruma görevlisinin gözünden anlatıyor olan biteni.


 

     “Bodyguard” Değil “Muhafız”


 

     Hacı Haydar Zebihi, korumakla görevli olduğu siyasetçiyi Belucistan bölgesinde “El-Kaide”nin intihar saldırısından yaralı olarak kurtarmayı başarır ama görevde ihmali olup olmadığının anlaşılması için bağlı olduğu birimde bir soruşturma başlatılır. Aslında herkesten önce kendisi de sorumluluk hissetmektedir. 1980’de başlayıp sekiz yıl süren İran-Irak savaşına katılmış, amirleri ve emrindeki adamlar tarafından saygı duyulan Hacı Haydar, bir “bodyguard” değil “muhafız” olduğunu düşünmekte ve ikisi arasındaki farkın korunacak kişinin şahsiyetinden kaynaklandığını belirtmektedir. O nedenle politikacıların değil, daha çok “İslam nizamında” önemli yer tutan şahsiyetlerin korumalığını yapmak ister. Hakkındaki soruşturma sürerken, üniversitede öğretim üyesi ve İran’ın nükleer programında önemli görevi olan genç bir fizik mühendisini korumakla görevlendirilir. İşin ilginç yanı, genç adam korunmak istememektedir.


 

     Yeni göreviyle ilgili bilgi verirken amirinin Hacı Haydar’a söyledikleri önemli: “Ülkemiz son 30 yılda birçok siyaset adamı yetiştirdi. Eğer ben düşman olsaydım onları yok etmeyi düşünmezdim. Çünkü siyasilerin yerini dolduracak bir sürü insanımız var. Ama bil ki milyonlarca İranlı gençten sadece birkaçı mühendis Meysem Zerrin gibi olabilir. O bilimin yaşayan mucizelerinden biridir.”


 

     Süleymani’nin Mektubu


 

     Koruma görevlisinin karısı ve çocuklarıyla ilişkisine, kendi adamlarından biriyle nişanlı olan kızının gelecek kaygısına ve mühendisin hem öğrencisi hem nişanlısı olan genç kızın yurtdışına gidip tehlikeden uzak bir yaşam sürmek isteğine ayrı pencereler açan Hatemkiya, özgün bir tempoya sahip, Tahran’ın gecesine gündüzüne tanıklık ettiren kaliteli bir filme imza atmış. Final sekansının özel olarak çok başarılı olduğunu da eklemek gerek. Yönetmenin, “Şam Saatine Göre” (2018), “Che” (2014) gibi önceki filmlerini de merak etmemek elde değil doğrusu.


 

     Filmle ilgili ilginç bir de not düşeyim: Kasım Süleymani, filmi izledikten sonra kendisiyle ilgili bölümlerden mahcubiyet duyarak yönetmene bir mektup yazmış ve kendisinin çok abartıldığını, aslında “küçük ve zayıf bir asker” olduğunu belirtmiş.


 

     Ülkesine, insanına, ailesine, değerlerine ve görevine sadakatle bağlı bir koruma görevlisinin iç dünyasını, düşlerini ve kabuslarını, hatalarını ve sevaplarını, başarılarını ve başarısızlıklarını samimi bir dille beyazperdeye aktaran “Bodyguard”, Doğu’nun sinemasından farklı örnekler izlemek isteyenler için iyi bir seçenek. İnternette, açık kanallarda izleyebileceğiniz bu filme dikkatimi çektiği için sevgili dostum Hüseyin Haydar’a da ayrıca teşekkür ediyorum.



     Aydınlık Gazetesi - 18.12.2020, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5765078
Online Ziyaretçi Sayısı:7
Bugünlük Ziyaret :410

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.