05.05.2021 / İdil Demiray - Eski Mezopotamya Kültüründe Müzik


     Saz


 

     Saz, lavta, ud, bağlama gibi terimlerle ifade edilmiş olan telli çalgıların tanımlanmasında da aynı sorun teşkil ettiğini ve kordofonlar genel başlığı altında yer alan “Lute-Lut” sınıflamasının da alt başlıklarından olan “Saplı Lut” (Neck Lute) terimi kullanılmış. Fakat bu çalgının bugünkü topraklarımızda kullanılan saz ile benzerliğinden dolayı çalışmamızda saz terimini kullanmayı uygun gördük.


 

     Arkeolojik buluntulardan yola çıkarak, sazlar uzun saplı ve orta saplı olmak üzere iki boyda, küçük yuvarlak veya daha büyük oval gövdeli olmaktaydı. Bulunan örneklerin birçoğu burgusuz olup, tel sayılarının 2 veya en fazla 3 olduğu anlaşılmıştır. Ses gövdeleri farklı malzemelerden yapılsa da, saplarının hepsi ağaçtandır.


 

     Saz icracısı, sazın sapını sol eliyle tutarken sağ eliyle müzik aletini çalmaktaydı. İcracı sazı ya plektron ya da parmakla çalmaktaydı. Bazı örneklerde saz, bir askı ile omuza asılmaktaydı.


 

     Eski çağlarda kullanılan sazların dayanıklı bazı yerel bitkilerin bükülüp gerdirilmesiyle yapıldığı ileri sürülmektedir. Bu dönemlerde kullanılan saz betimlemelerini inceleyen Gazimihal, sazın sapında o dönemlerde düzen burgularının olmadığını ya da olsa bile sanatçının bunu göstermeye gerek duymadığını gözlemlemiştir.


 

     İcracının, teli sazın en üstüne kadar alışkanlıkla istediği kadar elle gerdikten sonra baştaki çentikli yere sıkıca düğümleyip, ilmik yaptığını ve artan tel uçlarını püskül gibi sarkıttığını söylemektedir:


 

     “Bu ilk çağ uzun saplı saz resimlerine göre, sapın ucunda düzen burguları henüz yoktur. Sazcı, teli sapın ucuna doğru alışkanlıkla dilediği kadar elle gerdikten sonra baştaki özel çentikli yere sıkıca dolayıp ilmik yapar ve artan tel uçlarını püskül gibi sarkıtırdı.”


 

     Saz müzik aletinin; Mezopotamya’da, tapınak müzisyenlerince yaratılmış olduğu ve Mısır’a da Suriye aracılığı ile götürüldüğü düşünülmektedir. Sazdan, Mezopotamya çivi yazılı metinlerinde Sumerce “GIŠGU.Dİ” olarak bahsedilmektedir.


 

     Yine Sümerce “GIŠSU.KARA” teriminin de sazın türlerinden birini işaret ettiği bilinmektedir. Mezopotamya’da Sümerce bir terim olan “GIŠŠÀ.A.TAR”, “Eski Babil Dönemi” metinlerinde ve Nippur belgelerinde “GIŠtigidlu” olarak zikredilmektedir ve bunun telli bir müzik aleti olduğu ileri sürülmektedir. “e-Pensilvanya Sumerian Dictionary”de “Tigidlu”, “ŠÀ.MIN.DI”, “ŠÀ.MIN.TAR”, “GIŠDI.TAR” şeklinde eşleşmektedir.


 

     “Chicago Assyrian Dictionary” s.397’de ise “tigidlû / tibulū” (tiggitlû, tikittalû, timittalû) teriminden “bir müzik aleti” olarak bahsedilmiştir.


 

     Ayrıca “III. Ur Dönemi” metinlerinde “LÚGIŠŠÀ.TAR” adlı müzik aletinden ismini alan bir görevli bulunmaktadır. Ayrıca çivi yazılı metinlerde geçen “tigidlu”nun, bir müzik aleti ismi olmasının yanı sıra bir de kuş ismi olduğu bilinmektedir.


 

     Bir Mezopotamya mitosunda yeni bir tapınak yaptıran ve gözüne uyku girmeyen “Lagaş Kralı Gudea” (M.Ö. 2150-2125) rüyasında bu kuşları görmüştür. Miguel Civil, müzik aletinin adının bir tür kuştan esinlenilebileceği olasılığı ile birlikte tam tersinin de gerçekleşmesinin mümkün olduğuna değinir ve çalgının bir “su kabağı, marakas” olabileceğini ileri sürer.


 

     İsin zanaatkar arşivinde ve daha geç dönemde Emar ve Ugarit’ten ele geçen (Orta Babil Dönemi) leksikal metinlerde ise sözcük, “ŠÀ.TAR” şeklinde karşımıza çıkmaktadır.


 

     Yeni Asur kabartmalarında iki defa belgelenen saz, “Babil Krallığı Dönemi”nde de pişmiş toprak kabartmalar üzerinde betimlenmiştir.


 

     En erken döneme ait sazlar M.Ö. III. bin yıla kadar gitmektedir. “British Museum No: 28806” ve “8909673” “Tanrı Ea”nın yer aldığı mühürlerde saz çalan adamlar söz konusudur.


 

     Üslup olarak ise “Akad Dönemi”ne tarihlendirilmektedirler.


 

     Mühürlerden birinin sahibinin adı “UR.UR LÚNAR” “müzisyen Ur-ur’’ olarak geçmektedir. Bu, adı bilinen tek saz icracısının ismi olarak düşünülmektedir.


 

     Akad çağından sonra Eski Babil devrinin başlarına kadar Mezopotamya belgelerinde saz tasviri görülmemektedir. “Eski Babil Dönemi”nin başlamasıyla birlikte, çok sayıda topraktan saz çalgıcısı kabartması ortaya çıkmaktadır.


 

     Bu tasvirlerde saz icracılarının eğri bacaklı olarak betimlenmesi, bu kişilerin aynı zamanda dans ettiği düşüncesini ortaya çıkarmaktadır.


 

     Birçok Mezopotamya medeniyetinin fethettiği İran’ın Sus şehrindeki kazılarda bulunan pişmiş toprak parçaları da Eski Mezopotamya müziği hakkında bilgi vermektedir.


 

     Sus kentinde bulunan bir toprak parçasında Mezopotamya müziği erotik bir sahnede betimlenmiştir. Bu sahnede saz çalan erkek müzisyen ve birlikte olduğu muhtemelen dansçı olan ve elinde def bulunan bir fahişe ile resmedilmiştir.


 

     Yine Sus şehrinde bulunan bir pişmiş toprak parçasında saçlarının önü traşlı ve arkaları örgülü bukleler olan saz çalan bir figür betimlenmiştir.


 

     Bu figürün cinsiyeti hakkında kesin olmamakla birlikte erkek olduğu düşünülmektedir ve bu müzisyenin hadım olabileceği düşüncesi de ağır basmaktadır.


 

     Çünkü Mezopotamya’da erkek müzisyenler sakallı olarak betimlenmiştir.


 

     Yeni Asur kabartmalarında saz çalgısına nadiren yer verildiği görülmüştür. II. Asurnasirpal’in Kalhu’daki kuzeybatı sarayındaki duvar kabartmalarında, bir zaferin anlatıldığı sahneye eşlik eden müzisyenlerle ile birlikte dans edip uzun saplı saz çalan bir icracı Asur sazına en güzel örnektir.


 

     “Yeni Babil Krallığı”ndan pişmiş toprak kabartma üzerinde tasvir edilen sakallı bir saz icracısı bulunmaktadır. Sazın, Mezopotamya’da daima erkekler tarafından çalındığı görülmektedir. Ayrıca çobanlar ve gezginci müzisyenlerin de saz çalgıcısı olduğu düşünülmektedir.


 

     Saz müzik aletinin kabartmalarda veya çivi yazılı belgelerde çok fazla yer almaması, bu çalgının dini törenlerde çok tercih edilen bir telli çalgı olmadığını düşündürmektedir. Belki de sazın, sadece şölenlerde veya eğlencelerde, genellikle erkekler tarafından kullanılan bir telli müzik aleti olması onun çok tercih edilmeyişinin nedeni olarak düşünülebilir.


     http://acikerisim.pau.edu.tr



     Sayın İdil Demiray’ın “Sümeroloji Facebook Sayfası”ndan alınmıştır. - 05.05.2021, Çarşamba

Resim 1Resim 2




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767053
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :1478

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.