13.12.2008 / Zafer Yümlü - Rüyalar Gerçek Olsa...
Ne güzel bir sabah. Harika bir pazar günü.
Balkonda sabah güneşinin sıcaklığında mis gibi çam kokularıyla dolduruyorum ciğerlerimi. Ortalık hafta sonunun getirdiği sakinliği yaşıyor. İnsanlar şehir içinde genelde toplu taşımı kullandıklarından trafik yoğunluğu, gürültü ve hava kirliliği olmuyor pek. Nasıl olsa her ilçeye giden bir metro ağı var. Eskiden her evde birkaç tane özel araba olurmuş. Ne garip…
Bazen babam anlatır da eskiden insanlar yere tükürür, çöpleri çöp kutuları yerine ortalığa atar, maçlarda sevinçten birbirini öldürürmüş. Şimdi böyle şeyler yok bereket. Yapmaya kalkanlar da çok ağır cezalar alıyor zaten. Arabalarıyla sokak hayvanlarını ezerlermiş eskiden. Ne vahşet.
Oysa şimdi bir aile beslediği hayvanı sokağa atarsa çok ağır ceza alıyor. Sokak hayvanlarının toplanıp bakıldığı hayvan barınakları var. İnsanlar buralardan ve devlet gözetimindeki satış mağazalarından hayvan alıp besleyebiliyor.
Sabah babamla beraber pazara gidip alışveriş yaptık. Bütün semt halkı oradaydı. Herkesle selamlaştı babam. Taze sebzeler, meyveler satıyordu köylüler. Ülkemiz bu bakımdan çok zengin. Amasya elması, Diyarbakır karpuzu, Buca üzümü. Yerli malı haftasını da kutluyoruz her yıl okulda...
Bu pazar ailemle Karşıyaka'ya gitmeyi planlıyoruz. Adnan Saygun vapuru ile gidip Avni Anıl vapuruyla dönmeyi istiyorum ben. Vapurlarda o bestecilerin eserleri çalıyor hep. Babamlar çay ve simit eşliğinde Avni Anıl şarkılarına eşlik etmekten bayılır. İstanbul'da da Barış Manço vapuru varmış. Şehir yemyeşil. Her ev alan veya evlenenin bir ağaç dikme şartı olduğundan küçük bir modern ormanda yaşıyoruz denebilir. Apartmanlar sadece şehir merkezinde var zaten. Tertemiz denizde vapurla geçerken ben de martıları beslemeye bayılıyorum. Karşıyaka'da da atlı tramvayla gezeceğiz. Doğal yaşam parkına da gitmek istiyorum.
Dün akşam da operadaydık. Wolfgang AmadeusMozart'ın "Sihirli Flüt"ü vardı programda. Bizim şehrimizde her aileye isteğe göre opera, senfoni, tiyatro, sinema gibi etkinlikler ve belediyenin korolarından biri ayda bir kez ücretsiz ve mecburidir. Herkes "Milli Kütüphane"den okumak için de kitap alır ücretsiz. Okuma alışkanlığı çok önemli. Temel eğitimde de çocuklar çeşitli sanat dallarına yönlendirilir burada mutlaka.
Gelecek bayram babamın Bitlis'teki köyüne gitmeyi planlıyoruz. Köy enstitüleri varmış orada da. İnsanlar üreterek öğreniyormuş. Ne güzel. Yerel halk oyunlarını da izlemeyi düşünüyorum orada. El işleri ve yöresel yemeklerini merak ediyorum. Köylerde folklor bilimi, el sanatları, tarım ve hayvancılık devamlı teşvik ediliyor zaten. Tarihi köy evleri devamlı restore edilip turizme kazandırılıyor. Her köy küçük bir müze. İlçelere bağlı oda orkestraları ve tiyatrolar kasaba ve köylere devamlı turne yaptığından çoksesli müzik ve diğer sanat dallarından da uzak kalmıyor oradakiler.
Ailem yıllar önce İzmir'e geldiğinde ilk başta çok şaşırmışlar ama daha sonra kendilerini geliştirerek modern bir kültüre sahip olmuşlar. Eğitim çok önemli…
Sakin bir yaşantımız var. Nüfus planlaması olduğundan çok çocuk yok, işsizlik çok az. Köyden kente göç sadece anılarda kaldı. Herkes kendi yaşadığı yeri ve çevreyi geliştirmeye çalışıyor. Toplumun geleceği için faydalı projeler devlet ve çeşitli kurumlar tarafından destekleniyor.
Kültürlü, eğitimli ve çağın bilimsel hareketliliğini yakalamış araştırmacı bir toplum. Ne güzel. Atatürk bu günleri görebilseydi keşke. Kendi kendine yetebilen gelişmiş ve çevresinde örnek olan ülkesiyle gurur duyardı.
Huzur,
Ağaçlar,
Sessizlik,
Temiz hava,
Eğitimli toplum,
Kültürlü insanlar...
2734 Sağa Çek Kartal, Dolmuş Kaldır O Arabanı Oradan…
Aman tanrım, bu ne gürültü. Dumandan dışarıda gökyüzü görünmüyor.
Yoksa gördüklerim rüyamıy dı?…
İzmir - 13.12.2008, Cumartesi