Cihat Aşkın - Halk Ne İstiyor?

     Arap müziği nağmeleri Türkiye’de bir yasakçı zihniyetin sonucu yayılmaya başladı. Bu doğrudur. Ama bunu kovacak olan yine bu ülkenin insanlarının kendi kültürlerinden ürettikleri değerlerdir. Arabesk bugün gündemden kalkmış bir müzik türü değildir, sadece kabuk değiştirmiştir. “Biz değiştik” söyleminin farklı bir yansımasıdır.

     Halk müziği formlarının içine işlemiş olan tarz “Arabesk”tir. Başka bir şey değildir. Mutlaka içlerinde farklı etkilerde taşımaktadır ama verdiği mesaj tamamen toplumun ezikliğini kullanarak, acı, sefalet, cefa naraları atmaktan ibarettir.

     Bizdeki Arabesk müziği ile hakiki Arap müziği çok farklıdır. Arap müziğinin bir kemiği ve karakteri vardır. Ama arabesk müziğin böyle bir iskeleti yoktur. Türkiye’den daha doğuya gittiğiniz zaman sesler daha bir çeyrekleşir. Komalar arasındaki fark daha bir fazla artar. Yavaşlık daha da belirginleşir. Bu insan tabiatına etki eder. Bana kalırsa etkisi olumsuzdur. Bizdeki müzik soytarıları sadece insanımızı bu daha kolay sarhoşluk veren müziğin içine düşürmek için “Arap” etkisini kullanmışlardır. Burada Araplara bir hakaret yoktur, yanlış anlaşılmasın lütfen. Türk insanının üzerindeki atalet ve yavaşlık tamamen müziğin yavaş ve yarım ağızla terennüm edilmesinden kaynaklanmaktadır.

     Ülkenin medyasını ele geçiren “vurdumduymazlık, kalitesizlik, ciddiyetsizlik, samimiyetsizlik, çaçaronluk” tamamen kemiksizlik ile ilgilidir. Yalnız burada goygoyculuk eski bir sanattır, onun da kaliteli yanları vardır, ona da haksızlık etmemek lazımdır.

     Şimdi buna ne diyeceğiz? "Arabesk" demeyip te “Francesk” mi diyeceğiz? Bu kültürden ve yozlaşmasından şikayet ederken evet Müslüm Gürses’e de, Bülent Ersoy’a da ve diğerlerine de sözüm var. Jilet kültürüne sözüm var. Medyanın boyalı temsilcilerine de sözüm var. Bunlardan tabii ki şikayetim var. Dünyanın hangi ülkesinde müzik dinleyen insan kendini jiletler? Hangi ülkede medyanın boyalı temsilcileri sanatçı olarak adlandırılıp devlet katında itibar görürler?

     Burada kimse Araplara saygısızlık yapmıyor, onlara da petrolleri oranında dünyada gereken değer veriliyor!!! Son 800 yıldır dünya kültürüne ne verdiklerini de düşünmek gerekiyor. Bunun yanı sıra 1000 yıl önceki Arap mucitleri ve köklü kültürüne de saygı gösteriyorum. Ama kendi kültürüm bana daha çok şey ifade ediyor. Beni facebook’ta faşistlikle suçlayanlar oldu bu yazıyı yazdım diye. Vedat Türkali’nin bir konuşmasına gitmiştim 15 yıl önce. Şöyle başladı konuşmasına: “Ben 1919 yılında doğdum. O yıllarda Türk demek ayıpmış, şimdi bakıyorum da nereden nereye gelmişiz…” Acaba bugün de Türk demenin ayıp olduğu bir dönemi mi yaşamaya başladık birdenbire?

     Suşi ve İskender demagojisine girmek istemiyorum, ikisi de değerli benim için, pek tabii ki anlatmak istediğim bu tarz da değil ve bunu herkes anlamıştır. Burada kimse de Arap kültürüne hakaret etmiş veya saygısızlık etmiş değildir. Ama ezanın bile bugüne kadar dinlediğimiz klasik Türk müziği makamları dışında Arap gırtlağına ve tarzına öykünerek okunması da bu ülkenin kültüründe yoktur, bunlar tabiatıyla zorlama olan şeylerdir.

     Fazıl’ın da, benim de ve bizim gibi düşünen sanatçıların da kavgasını verdiği şey kendimiz için değil ama ülkemiz içindir. Bunu başka çıkarlarla karıştırmamak gerekiyor. Bu ülkenin sanatçıları olarak ön saflarda birbirimize destek olmak sadece milyonları uyandırmayacak ama onların da düşünmelerini sağlayarak ülkenin her alanda iyiye gitmesine yarayacak adımlardır.

     Cihat Aşkın / "Klasik Batı Müziği Grubu"na gönderdiği bir iletiden alınmıştır. – 25.08.2010, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5794916
Online Ziyaretçi Sayısı:40
Bugünlük Ziyaret :1046

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.