Zeynep Oral - Muhteşem Yarışma, Muhteşem Öyküler

     “Bakın hanımefendi beğenmediğiniz şu pizzayı ya da iğrenç bulduğunuz şu şarabı, yeniden yapıp önünüze getiremem… Ama isterseniz, sizi memnun etmek için bir arya söyleyebilirim…”

     O akşam İtalya’da, Perugia’daki pizzacı çok kalabalıktı. Hanımefendi ve dostları hiçbir şeyden memnun olmuyordu. Ne yediklerinden, ne içtiklerinden, ne de servisten... Bütün akşam garson kızı azarlayıp durmuştu. Ama O biliyordu ki “müşteri her zaman haklıdır” ve ne yapıp edip bu işi kaybetmemesi gerekir! O anda bildiği yapabildiği en iyi şeyi düşündü ve pattadak arya söyleme önerisinde bulundu. (Bugüne kadar da o lokantada böyle bir şeyin olmuşluğu yoktu!) Hanımefendi, yüzünde küçümseyici bir gülümsemeyle “söyle bakalım” dedi.

     Garson kız aryasını söyledi.

     Bitirdiğinde, hanımefendi onu kucaklıyor ve masadaki dostlarına dönüp, “haydi bakalım, herkes, hepiniz cebinde ne varsa şu tabağa doldursun” diyordu.

     Garson kızın adı Pervin Çakar’dı. Önceki akşam “Leyla Gencer Şan Yarışması”nda üçüncülüğü Beyaz Rusya’dan Anna Lapkovskaya ile paylaşan soprano Pervin Çakar...

     Yarışma sonrasında ondan yaşam öyküsünü dinlerken etkilenmemek olanaksızdı.

     1981 doğumlu. Mardin’de, beş çocuklu yoksul bir ailenin çocuğu... “Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesi”nde kazandığı “kompozisyon yarışmaları”… Önceleri işi gücü yazmak... Ama herhangi bir şenlikte şarkı söylemek gerektiğinde türkü ya da Türk halk müziği parçaları söyleyen de O. Bir hocasının “sende opera sesi var” demesi... Opera ne ki? O sözcüğü bile duymamış! Hocasının O’na armağan ettiği bir Callas plağı… Ama dinleyemez çünkü evde plak çaları yok! İlk kez operayı Ankara’da izler. Kararını verir operacı olacaktır. “Ankara Gazi Üniversitesi”nde hocası Oylun Erdayi... “Ankara Devlet Operası”na sözleşmeli girmesi... Bir İtalyan menajerin İtalya’ya gitmelisin” önerisi. İtalya’ya gidiş, ailenin öfkesi ve bağların kopuşu... Yokluk, yoksulluk ama azimle müziğe sarılması.

     İtalya’da kah kiliselere sığındı, manastırlarda yaşadı, kah temizlikçi olarak çalıştı. Ama en iyi hocalardan vazgeçmedi! Ve İtalya’da irili ufaklı sayısız opera ve konserlere çıkmaya başladı. Ardından ödüller gelmeye başladı. 2009’da “Rigoletto”nun Gilda’sı; “Maria Stuarda”nın Anna Kennedy’siydi... İtalya’da her türlü işi yaptım. Ama hocalarım beni hep çok sevdi, çok beğendi ve hep ücretsiz ders verdi.”

     Pervin Çakar önümüzdeki hafta İspanya’da “Monserrat Caballé Şan Yarışması”na giriyor!

     İyi şanslar Pervin, kalbimiz ve dualarımız seninle!

     ***

     Sevgili okurlar, “VI. Leyla Gencer Şan Yarışması”nın “Aya İrini”deki final gecesi, muhteşemdi! Olağanüstüydü! Benzersizdi! Her anı bir daha beni terk etmeyecek biçimde gönlüme yerleşti!

     Sonuçları dün bu sayfada okudunuz. Konserin muhteşemliği finalistlerin düzeyinden, Gürer Aykal yönetimindeki “Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası”nın performansından, ama aynı zamanda şefle finalistler, şefle orkestra elemanları, şefle dinleyici arasındaki sıcacık ilişkiden ve iletişimden doğuyordu.

     Konuştuğum tüm jüri üyelerine göre de, bu yıl ki finalistlerin düzeyi olağanüstüydü. Jüri üyeleri finale kalmış dokuz şancıyı da öve öve bitiremediler.

     Ama işte şan acımasız bir olay! En parlak, herkesin favorisi olan bir finalist o gün hastalanabilir, burnu tıkanabilir, boğazı ağrıyabilir, bir heyecan, bir esinti, her şeyi altüst edebilir... İnsan sesi bu! Çalgı değil ki akort edebilesin! (Üzülme Aylin, daha nice yarışmalar var önünde!)

     ***

     Sevgili okurlar, yukarıda anlattığım Pervin Çakar’ın öyküsü, hiç kuşkunuz olmasın, olağanüstü dokuz öyküden sadece biri! Hepsi birbirinden ilginç öyküler! Hepsi bir tutkunun, adanmışğın, sonsuz çabanın öyküsü.

     Birinci olan Güney Afrikalı Cape Town doğumlu (1985) Pretty Yende’nin, üçüncülüğü paylaşan Anna Lapkovskaya’nın (1983) öyküleri de Pervin’inki denli zorlu.

     Yarışma gecesi en zorlu sınavı ise bence ikinciliği kazanan bariton Kartal Karagedik (1984) verdi! Neden mi? Jüride dünyanın en usta, en ünlü baritonlarından biri Renato Bruson vardı da ondan! Onun karşısında söylemek her bariton için artı bir zorluktur!

     Neee? Koca Renato Bruson İstanbul’da mıydı? Yaaa öyleydi.

     “İKSV”ye naçizane önerim: Lütfen önümüzdeki “Leyla Gencer Şan Yarışması”nda, Paris Hilton’u jüriye alın ki, medyamız biraz ilgi göstersin!

     Tüm katılımcıları, kazananları ve emeği geçenleri kutluyorum.

     Cumhuriyet Gazetesi – 29.08.2010, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767202
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :1552

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.