Kasım 1994 / Aydın Gün - Hikmet Şimşek: 40 Yıllık 'Işık Taşıyıcı'
Sanatçı olmak, çoğu kimsenin zannettiği gibi güzellikler, tatlı rüyalar ve mutluluklar içinde keyfince yaşamak değildir; kişinin bile bile (kendi isteği ile) başını derde sokmasıdır; insanın kendini keşfetmesinin acılı serüvenidir.
Paul Valery “Sanat yapmak, çocuk yapmaya benzemez; sanat yapmak büyük bir piramit yapmak gibidir. Önce o piramit’i taşıyacak olan toprağı bulacaksın, sonra piramit’in oranlarını ve dengesini kuracaksın. Taş taşıyacaksın, taş taşıyacaksın, terleyeceksin, terleyeceksin” diyor.
Bir sanatçının kendi işine karşı beslediği “atanmışlık duygusu”nun düzeyi başarılarının en açık göstergesi ve en güçlü dinamiğidir. Şimşek 40 yıldır ter döke döke, kendi acılı serüvenini yaşıyor. Kendi ülkesindeki insanı ışıklandırmak, sonra bu ışığı, üstünde yaşadığımız gezegenin her yerine taşımak için ter döke döke, taş taşıyor.
Yapılan her iş o işi yaptıran amacın değerine göre değer kazanıyor. Şimşek’i ne zaman görsem, O’nu ne zaman bir iş yaparken izlesem hep o taşımaya devam ettiği ışığı görüyorum gözlerinde; böyle bir insan yaşlanabilir mi?
Gerçekten de insan çok sevdiği bir işi yaparsa yüz yıl bile çalışsa hiç çalışmamış gibi dinç kalıyor.
Yolun açık, ışığın bol olsun sevgili Şimşek.
Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 33. Yıl, 251. Sayı ile Kasım 1994 tarihinde basılan nüshasından alınmıştır.