Ünal Algın - Ülkemizdeki Müzik ve Sahne Kurumları Üzerine (1)

     Türkiye Cumhuriyeti’nin emanet edileceği nesiller, Atatürk’ün şu sözleriyle ifade edilmiştir; “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür.” Bu ülkü doğrultusunda atılan adımların, zamanın  koşulları göz önünde bulundurulursa, hayretler uyandırıcı boyutlarda olduğu tarihi bir saptamadır. Cumhuriyetimizin kurucuları, toplumsal gelişmeyi tüm öğeleriyle bir bütün olarak görmüş, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ürettikleri dev projelerin tümünü birlikte yürürlüğe koyulmuşlardır. Bütün bu işler yapılırken, bir yandan da savaş yangınları söndürülmeye çalışılmaktadır. Bu koşullarda dahi, “önce karnımız doysun, kültür ve sanatı daha sonra düşünürüz” gibi bir yanlışa düşmedikleri ve bunun gereğini de parlak başarılarla yerine getirdikleri içindir ki; tarih hangi eller tarafından yazılırsa yazılsın, Cumhuriyetimizin kurucularını altın harflerle kaydedecektir.

     Günümüze gelindiğinde, geleceğe yönelik projeler hazırlarken, başka yerlerden örnekler aramaya hiç de  gerek olmadığı inancındayız.

     En genel hedefimiz, üstün bir dille ifade edilmiştir; “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek.”  Genç Cumhuriyetimiz, bu doğrultuda yüksek bir ivme ile ilerlerken, bu gidişe vurulan en büyük darbe kültür, sanat ve eğitim alanlarında yaşanmıştır. Tarihimizin en parlak toplumsal projeleri olan “Köy Enstitüleri” ve “Halk Evleri” kapatılmıştır.

     Bu tutumun da kanıtlandığı üzere, sözü edilen hedefe doğru ilerleyebilmek için, gereken en önemli araçlardan biri konumuzu oluşturuyor; Sanat! Ancak daha öncesinde en yakın komşu alanımız olan eğitimden söz etmek gerekiyor.

     Ülkemizde eğitim, her alanıyla gün geçtikçe ağırlaşan sorunlar karşısında geriliyor. Eğitim talep eden nüfusun hızla artması karşısında eğitim kurumlarımızın gerek yapısal, gerekse içerik anlamındaki sıkıntıları, çeşitli platformlarda dile getiriliyor. Bizim konumuza giren yanları, iki ana başlık altında toplanabilir:

     1. Örgün eğitim yapan kurumlarımız, genç nesillere sanatla beslenme alışkanlığını kazandırabilmek, geleceğin opera, bale, senfonik müzik, tiyatro...vb. sanatların izleyicilerini yetiştirmek konusunda ne durumdadırlar?

     2. Sanat eğitimi veren okullarımız ne durumdadırlar?

     Bu iki başlıktan birincisinin önemi şüphesiz ki çok büyük. Çünkü sanat eğitiminin toplumda yaygınlaşması durumunda, o toplumda sanatı benimseyenler ile birlikte, devamında virtüözler mutlaka bir şekilde çıkacaktır. Ancak sanatın, bireyin günlük yaşamının bir parçası haline gelmesi, bu konuşmanın başında ifade edilen ana hedefimiz açısından çok büyük önem taşıyor.

     Sanat, Cumhuriyetimizin “laik ve demokratik” doğrultuda gelişiminin temel taşıyıcılarından biridir. Sanat eğitiminin örgün eğitim içindeki yeri, bu perspektifle yeniden ele alınmalıdır. Yeniden ele alınmalıdır çünkü; eğitimde kaybedilen irtifa kaybı, sanatı eğitim programlarının tümüyle dışına atmış, özellikle ilk öğretim düzeyinde verilen sanat eğitimi, büyük ölçüde “arabesk” bir içerik kazanmıştır.

     İlköğretim okullarında müzik dersleri çok büyük bir oranda sınıf öğretmenleri tarafından verilmektedir. Zaten haftada bir saat olan bu derslerde, sınıf öğretmenleri öğrencilere matematik ya da fen konularını çalıştırmayı tercih etmektedirler. Müziğin, bu dersler karşısında ne kadar önemsiz olduğu su götürmez bir gerçektir kendilerince. Canları ders geçiştirmek istediği zaman da, müzik dersi yapmak adına kendi müzik zevklerine uygun bir takım şeyleri çocuklara dinletmekte, hatta öğretmektedirler. Eğitim sistemimizde, bunun önüne geçecek hiçbir denetim gözlenmemiştir.

     Genç nesillerin eğitimi açısından en az bunun kadar önemli bir diğer sorun da okul içi, okul dışı ve ev ortamlarında önüne geçilemez biçimde hakim olan “arabesk” istiladır.

     Bütün bu sorunların çözümü, “Kültür Bakanlığı” ve “Milli Eğitim Bakanlığı” öncülüğünde, ilgili sivil toplum kuruluşları, sanat kurumları, okul aile birlikleri arasında kurulacak koordinasyonlarla, üretilecek projelerin hayata geçirilmesiyle pekala mümkündür. Ayrıca bu türden projelerin, çeşitli nedenlerle atıl kalmış sanatçılara çalışma alanları yaratmak gibi ikinci bir yararı da olacaktır.

     Konservatuvarlar, Yök, Sanat Kurumları’nın yapılanmalarını ve iyileştirme konusundaki görüş ve önerilerimi, bu köşede sürdürmek üzere sözlerime burada ara vereyim.

     Sanatla kalın...




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5787964
Online Ziyaretçi Sayısı:27
Bugünlük Ziyaret :554

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.