26.02.2011 / Reha Muhtar - 'Benim En İyi Dostum İçkim Sigaram... Onlar da Terk Ederdi Olmasa Param...'

     “Benim en iyi dostum içkim sigaram...

     Onlar da terkederdi olmasa param...

     Canım kadar yakınım el oldu şimdi...

     Dünyada dost denilen kelime yalan...”

     16 yaşındaydım bu parçayı ilk dinlediğimde Tanju Okan’ın sesinden...

     Boğuk ve romantik bir sesi vardı Tanju Okan’ın...

     Kederli ve vakur bir duruşu...

     Kolej’de aşık olduğum lise ikinci sınıf günlerimin parçası “Kadınım” şarkısını söylerken vurulmuştum Tanju Okan’a...

     O sıralarda çıkarttığı “Benim en iyi dostum içkim sigaram... Onlar da terkederdi olmasa param...” sözleriyle başlayan 45’liğin buruk melodisi, ilk gençlik günlerimin hafızasına uzun zaman çıkmayacak şekilde işlenmişti...

     Sahnede sigara da içerdi, içki de içerdi Tanju Okan...

     Tekneyi ve denizi severdi...

     Yıllar sonra ben “Show Haber”in başındayken, Tanju Okan’ın teknesinde kalp krizi geçirip öldüğünü söylediler bana...

     Tek dostum dediği içkiyi bırakmıştı bir süre önce...

     Çay içiyordu...

     Sigarayı da bırakmış mıydı tam hatırlamıyorum...

     Ancak yaşlılığı yaşayamadan, teknesinin ve denizin keyfini çıkaramadan, öldü gitti Tanju Okan...

     Ne kadar büyük bir çaba harcamıştım, iyi bir haber yapılsın arkasından diye...

     Röportajlar yaptırmış, müziklerini buldurmuş, özel montajlar yaptırmaya çalışmıştım bu gençlik starım için...

     ………………………………………..

     Tanju Okan’ın çok sevdiğim parçası;

     “Benim en iyi dostum içkim sigaram...

     Onlar da terkederdi olmasa param...

     Canım kadar yakınım el oldu şimdi...

     Dünyada dost denilen kelime yalan”ın sözleri olmasaydı...

     O parça o boğuk ve romantik sesten bu derece etkili çıkmasaydı...

     İçkiyi, sigarayı benim gençlik gözümde, bir müzik idolünnün davranışlarında bu derece idealize etmeseydi...

     Ya da söz gelimi Alain Delon, oynadığı o müthiş karakterleri, “Gitane Sigarası” eşliğinde oynamamış olsaydı...

     Al Pacino kendisine inanılmaz karizma katan o çatallaşmış sesinden, replikler savururken, paketden çıkardığı sigarayı başından iki kere sağlam bir zemine vurup, yakmasaydı...

     Catherine Denevue, Fransız kadının şıklığıyla, aseletini savurduğu o insanın kanını durduran sahnelerde, kırmızı ojeli parmaklarının arasına, o sigarayı tutuşturmasaydı...

     Arada bir dudağından tütün parçasını, diliyle dışarı atarken bu kadar güzel olmasaydı...

     Clint Eastwood “bütün kötüleri” silahıyla öldürmeden önce, yaslandığı Amerikan barda son viskisini fondip yapmasaydı...

     Muhtemelen ne içkiyi ne de sigarayı sevecekti Ayşe Nazlı’nın babası...

     …………………………………………..

     Gazete Vatan - 26.02.2011, Cumartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5766829
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1377

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.