07.03.2011 / Kadim Ülker - Opera Sanatçılarından Türkülerle Uyuma Dair Ders

     Yıllar önce bir “Cumhuriyet Gazetesi” okuru olarak Viyana kökenli yazıları özellikle takip ederdim. Cumhuriyet’in Viyana kökenli yazılarında beni çok küçük yaşta köyümde bırakıp da, gurbete çıkan, gurbetçi babamdan mektup aldığımı sanırdım. Okurdum, okuduklarımı da babamın bir mektubu gibi uzun yıllar aklımda tutardım. İşte o okuduğum yazılardan birisi, hani şu televizyonlarda yayımlanan meşhur “Viyana’da Bahar Programı”nın yayımlandığı bina ve Türk üniversite öğrencileriydi. O binanın “Viyana Devlet Opera Binası” olduğunu yıllar sonra Viyana’ya geldiğimde öğrendim.

     “Devlet Opera Binası” bir dönem Türk öğrencilerine gelir kaynağı işlevi görmüş ve onların hikayesi “Cumhuriyet Gazetesi”nin “Pazar Yazıları”nda anlatılmıştı. Kısaca hatırlatacak olursam; Viyana’da öğrenimini sürdüren üniversite öğrencileri “Devlet Opera Binası”na gece bilet kuyruğuna girer, aldıkları biletleri seyehat acentalarına satar, oradan aldıkları paralarla geçimlerine katkı sağlarlarmış.

     Günümüzde öğrenciler bilet kuyruklarına girip de, bilet alma işi yapmamaktalar. Onun yerine daha fazla para kazanabilecekleri kayıt dışı işlerde çalışmaktalar. Ancak kaçak çalışan öğrencilerin bazıları birkaç defa yakalandıklarından dolayı yurtdışı edilme ile karşı karşıya kaldıklarını da belirtmekte fayda var. Öğrencilerin yaptıkları işlerin başında kar temizleme ya da Türk mağazalarında satıcılık yapmak gelmektedir.

     Opera binasının içini bile göremeden, oradaki konser için bilet alınan yerde şimdi Türk sanatçıları, hem de oranın kadrolu elemanları olarak şarkılar söylemekteler. Avusturyalı meslektaşlarıyla dünyaca ünlü operada görev almaktalar. Bu Türk kökenli sanatçılardan birisi Seçil İlker Soyubelli, diğeri ise Hakkı Özpınar’dır. Her ikisi de dünyaca ünlü “Viyana Devlet Operası” sanatçıları olarak görev yapmaktalar.

     Seçil İlker Soyubelli aylar öncesinden “Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneği”ne (AADD) konser sözü vermiş. “AADD”nin “Atatürk Kültür Merkezi”ndeki etkinliklerini görmüş, onların masraflarına bir nebze katkıda bulunmak için “Viyana Operası” sanatçısı meslektaşları ile konser vereceğim demiş. Seçil İlker Soyubelli’nin iki Avusturyalı bir de Türk meslektaşları Sabine Kogler, Florian Tomaschitz ve Hakkı Özpınar sözleşmişler, programlarını hazırlamışlar. Sıra gelmiş tarih belirlemeye. “AADD” “Cumhuriyetimizin 87. Yılı”nda etkinliklere hazırlanmaktadır. Bu etkinliklerden ilki geniş ve seçkin katılımlı bir “Cumhuriyet Yemeği”, diğeri de “Cumhuriyet Konseri” düşünülmüştür.

     “Atatürk Kültür Merkezi” uzun zamandır Viyana’da bir Türk kültür merkezi olarak görev yapmaktadır. Sundukları hizmetlerin arasında küçük çaplı konserler, konferanslar, Viyana’da yaşayan Türklerin sağlık ve hukuksal sorunlarına danışmanlık yapmak, çocukların ev ödevlerinde yardımcı olmak, onlara Türk dilinin yazı kurallarını öğretmek, saz kursu, tiyatro çalışmaları gibi konuları etkinliklerinin arasında saymak mümkündür. Bunu yaparken de ne Türkiye, ne de Avusturya makamlarından tek kuruş para desteği almamaktadır. İşte bu tür etkinliklerin masrafları üye aidatları, onların bağışları, ufak tefek kurs katkı payı, ufak tefek proje gelirleri ve Seçil İlker Soyubelli gibi sorumluluğunun farkında olan aydınların katkıları ile sağlanmaktadır.

     Seçil İlker Soyubelli hanım ve meslektaşları yüz kişilik bir konser salonunda, “Cumhuriyet’in 87. Yılı Etkinlikleri” kapsamında “Cumhuriyet Konseri”nde sadece “AADD” üyeleri ve dostlarından oluşan misafirlerin karşısına çıkmanın heyecanını yaşıyordu. Seçil hanımı konser öncesi gördüm, “Viyana Devlet Opera”sındaki konserinde de bu kadar heyecanlı mıdır, sormadım. Bu etkinliğin başka bir boyutu daha vardı. O da 26 Ekim Avusturya’nın “Cumhuriyet Bayramı”na da denk gelmişti.

     Küçük konser salonu Avusturyalı ve Türk kökenli izleyicilerle tıka basa dolmuştu, boş sandalye görünmüyordu. Sanatçılarımızın konseri başlamıştı. Konserin ilk eserini Avusturyalı Sabine Kogler sundu. Eser Sarper Özsan’ın besteledigi Ahmet Arif’in ölümsüz şiiri “Terketmedi sevdan beni” oldu. Sabine Kogler’in anadili Türkçe miydi yoksa! Sabine Kogler Sarper Özsan’ın bestesini okur da, Seçil İlker Soyubelli neden Richard Strauss’dan bir “Lied” (şarkı) seslendirmesin! Öyle de yaptı, Strauss’un “Allerseelen” adlı eseri Seçil İlker Soyubelli tarafından meslektaşı Sabine Kogler’in “Terketmedi sevdan beni” eserini icra ederkenki özeni gösterdi. Selman Ada’nın “Ali Baba ve Kırk Haramiler Operası”ndan bir bölümü Hakkı Özpınar değil, Florian Tomaschitz izleyeicilere sundu. İzleyicileri piyano eşliğinde Tomaschitz’in sesi ve şarkıdaki Türkçe’yi ustaca kullanımı büyüledi.

     Sabine Kogler, A. Adnan Saygun’un “Kapasam da gözümü” aryasını seslendirdikten sonra, Hakkı Özpınar Beethoven’in “An die ferne Geliebte” (Uzaklardaki sevgili) eserini “AADD” dostları ve üyelerine sundu. Seçil İlker Soyubelli ile Florian Tomaschitz’in Mozart’ın “Sihirli Flüt Operası”ndan bir bölümü birlikte seslendirmenin dışında, Türkçe eserler Avusturyalı sanatçılar, Almanca eserler ise Türk kökenli sanatçılar tarafından söylendi.

     Türk izleyiciler için zirve hiç şüphesiz “Çanakkale Türküsü” oldu. “Çanakkale İçinde vurdular beni, ölmeden mezara koydular beni” türküsü Avusturyalı opera sanatçısı Florian Tomaschitz tarafından okunması “Cumhuriyet’in 87. Yılı Kutlaması”nda “AADD” üyesi ve dostları Türk izleyiciler tarafından alkışlarla ödüllendirildi. Sanatçıların kendi meslektaşlarının anadillerinde şarkılar söylemesi önemli bir jest olurken, yıllar önce önünde kuyruğa girip, bilet aldığımız o dünyaca ünlü opera binasında sesleriyle hizmet sunan sanatçılar yanımızdaydılar. Bizim şarkılarımızı, hem de anadilimizde söylüyorlardı. Sanatçılara piyanoda Agnes Cskany eşlik etti.

     Avusturya ve Türk kökenli sanatçılar Avusturya’da yıllardır tartışılan siyasi bir konuya farkında olmadan dikkat çekiyorlardı. İşte böyle toplumlar arasında uyuma bir sinyal veriyorlardı. Çeyrek yüzyıldır Avusturya’da uyum tartışması yapılır, “Türklerin uyumu Avusturya’ya nasıl sağlanır diye” bilim adamları ve siyasetçiler yıllardır kafa yorarlar. Bunun için kurumlar kurar, kurumlar dağıtırlar. Türkiye’nin idari erkinde bulunan siyasetçiler bile zaman zaman bu konuda düşünce belirtirler ve Türkiye’den oturdukları yerden emirler göndererek, “Almanca öğrenin” diyerek uyum sağlamanın keşfini yaptıklarını sanırlar.

     Sahi uyum uyum diyenler, sizler hiç komşunuzun şarkısını dinlediniz mi? Ya da komşunuzun destanını, masalını, şiirini, öyküsünü, türküsünü hiç okudunuz mu? Uyum uzmanlarının ve gazetecilerinin olmadığı bir ortamda, farkında olmadan “AADD” Avusturya’da uyumun nereden geçtiğini göstermiş oldu. A. Adnan Saygun’un eseri Sabine Kogler, “Çanakkale Türküsü” ise en güzel sesleriyle Florian Tomaschitz tarafından seslendirilirken, Hakkı Özpınar Beethoven’den, Seçil İlker Soyubelli Alman Strauss’tan hem Türk hem de Avusturyalılardan oluşan izleyicilere şarkılar sunarak uyumun nasıl olacağının sinyalini verdiler. Ancak yüz kişilik dinleyicinin dışında ne gören ne de duyan oldu.

     http://www.acikgazete.com sitesinden alınmıştır. – 07.03.2011, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5761258
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1174

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.