12.06.2011 / Müge İplikçi - Sandığa Giderken

     Sandık öncesiyle ilgili dört-beş canlı anekdot var kafamda. İlki Terzi Neriman’la laflamamız. O bir yandan gömlek boyumu alıyor, bir yandan da kumaş kesiği kokan dağınık dükkanını ele geçirmiş o tanıdık sesi, Başbakan’ı, köhne radyosu aracılığıyla hevesle dinliyor, arada bir başıyla onay veriyor.

     Kaşlarımı kaldırıp indirdiğimde elindeki toplu iğnelerle hafif hafif dokunuyor koluma. “Herkesi memnun etmek çok zor Başbakanım çok zor” diyor, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit” dercesine bana. Oysa benim kaş işaretim gömlek boyuna, Terzi Neriman’a laf etmek haddime düşmez. Öyle söylüyorum, gülümsüyor. Gülümsüyor gülümsemesine de radyonun yüksek sesi gerçekte söylemek istediklerimi siliyor.

     Diğeri Kadıköy’ün sıcak bir gününde ceryan ediyor. Bölük pörçük bir anın içine düşmüş haldeyim. Bir kafeteryadayım, cılız bir  tınısı dolanıyor etrafta. Fonda bağımsız bir aday var.

     Seçim anonsları o kadar yüksek ki kimse ne yediğinden ne içtiğinden bir şey anlayacak halde değil.

     Bir yudum çay içiyorsunuz, “Namus” diye bir ses yükseliyor hoparlörden, .......................................

     ..................................................

     Gazete Vatan - 12.06.2011, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5785567
Online Ziyaretçi Sayısı:17
Bugünlük Ziyaret :975

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.