11.09.2011 / Tuğrul Göğüş - 'Musiki Dergisi' 5. Yılında

     Sevgili dost Ayhan...

     Bu ne olağanüstü bir süreç... “Musiki Dergisi”nin 5. yılına girmiş olması ne büyük bir fedakarlık... Koca bir beş yılı omuzlayıp götürmen ülkemiz kültürüne ne müthiş bir katkı... Bu beş yıl içerisinde hiçbir fedakarlıktan kaçınmaman ne büyük bir özveri...

     Türk toplumu yüzyıllardan beri hiçbir alanda –olması gerektiği kadar- yazılı belge bırakmayan pek enteresan bir toplum. Kağıt harcamaktan, mürekkep akıtmaktan, bu tür “gereksiz” çabalar için zaman tüketmekten kaçınırız biz Türkler... Ve sonuçta tarihimize, sosyal olaylara, kültürümüze ilişkin birçok şey sözel yolla sonraki kuşaklara aktarılır. Doğal olarak da bu aktarım şekli sayısız yanlışlara, eklemelere, değiştirmelere ve toplumsal bellek yitimlerine yol açar. Elbette kayıt tutulmamasından devlet birinci planda sorumludur; ama toplumu oluşturan bireyler olarak bizlerin hiç mi kabahati bulunmaz?

     Kültür alanında, hele ki musikimiz konusunda hemen bir mazeret üretmek olanaklıdır. “Devletin kültür alanında bir planlamasının bulunmadığı” ve hatta “Adı var, kendi yok bir ‘Kültür Bakanlığı’ bulunduğu” akla ilk gelebilecek yanıtlardır ve gerçekten de böyledir.

     Peki, hemen her ilimizde bulunan o “pek bir bilim yuvası” dört duvar üniversitelerimiz kültürel dokümantasyon konusunda ne yaparlar acaba?

     Meselenin bizi ilgilendiren tarafı musiki. Unutmayalım ki her bir üniversitemiz vitrinine artık bir konservatuvar, bir küğ öğretmeni yetiştiren fakülte ve işin bilimsel tarafını unutmayalım kabilinden bir “küğbilim” yuvası yerleştirmeyi pek bir marifet bellemiş durumda. Bu okulların anlı şanlı “prof.”ları, “öğretim üyeleri” ve “araştırma görevlileri” ne yaparlar acaba? Hiç merak etmeyin, bu büyük bilim adamları derslere girip yıllarca önce öğrendiklerini noktası ve virgülüne dahi dokunmaya zahmet etmeden tekrarlayıp dururlar.

     Öyle emek harcayıp kayıt tutmaya, belge biriktirmeye, arşivlemeye, bu bilgileri özümseyip yeni bir sentezle yazıya dökmeye; kısacası tarihe ışık tutmaya ne gerek var?

     Bu tür zahmetli işleri “Musiki Dergisi”ne, yani sevgili çalışkan dost Ayhan Sarı’ya bırakıverirsin olur, biter. Ayhan arkadaşımız da omuzlarında hissettiği sorumluluktan ötürü her gece sabahlara kadar çalışır, didinir; ortaya daha henüz 5. yılında olan bu ürünü koyar. Bizim bilim adamcıkları da bu dergide kamuya açık olan bilgilerden demetler oluşturur, kes-kopyala-yapıştır yöntemiyle pek bilimsel ders materyalleri hazırlarlar; hatta, kaynak belirtmeden hem bu dergiden hem de başka çalışmalardan bildiriler hazırlarlar, tez dosyalarına bile kendi ürünleri imiş gibi girdiriverirler.

     İşte ülkemizin hazin durumu kısaca bu... Bir yanda gerçek bir bilim adamı ve isimsiz kahraman olan Ayhan Sarı ve öbür yanda...?

     Sevgili dost Ayhan...

     Yazının başında sana böyle seslenmiştim. Sen bu ülkeye ve halkına, hatta dolaylı olarak tüm ülkelerin halklarına gerçek bir dostsun. Çünkü sen yaptığın çalışmalarla “T.C. Kültür Bakanlığı”nın yap(a)madıklarını yerine getiriyorsun; çünkü sen yaptığın çalışmalarla üniversitelerimizin sorumluluğunda olan, her türden küğ bölümünün gerçekleştir(e)mediklerini gerçekleştiriyorsun; çünkü sen bu ülke halkı adına kayıt tutuyor, yazılı belge üretiyor ve tarihi ışıklandırmak için zamanını, emeğini, maddi kaynaklarını, beynini harcıyorsun.

     Sana bir arkadaşın ve ertikten bir can yoldaşın olarak sağol diyorum. İnanki küğ tarihimizde parlak yerini aldın ve unutulmayacaksın.

     “Musiki Dergisi” senin eserindir. Nice yıllar ve nice başarılar dilerim sevgili dost...

     Tuğrul Göğüş / 11.09.2011, Pazar - Adana

     Not: Bu yazı “Musiki Dergisi”nin 5. yıl dönümü çerçevesinde yazılmış ve adı geçen dergide yayınlanmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767624
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :293

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.