14.12.2011 / Reha Muhtar - Ne Kadar Teşekkür Etsek Azdır!.. Cenk Koray'ı Andığınız İçin!..

     “Sizin hiç canlı canlı kolunuzu kestiler mi?..

     Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?..

     Demir tokmakları başınıza başınıza...

     İndirdiler mi iri yarı adamlar?..

     Gözü dönmüş birileri kırdılar mı parmaklarınızı?..

     Tel örgülere takıldı mı sırtınız, yerlerde sürünürken?..

     Demir bir çubuk boğazınızdan girip boynunuzun arkasından çıktı mı hiç?.. İşte bunların hepsi bir anda benim başıma geldi.

     19 yıl ‘Baba’lık etmeye çalıştığım,

     Allah’ın bana emaneti

     canım gülüm hayatım her şeyim, bir tanem,

     Sebeb-i hayatım, evladım oğlum Nihad üç dakika içinde

     yok olası kollarımın arasında ölüp gitti.

     Yapacak hiçbir şeyim yoktu.

     Kapının camı, şahdamarını kesmişti...

     Fıskiye gibi kan fışkırıyordu...

     Kan fışkırıyordu;

     umutlarım, istikbalim, hayatım yerlere dökülüyordu.

     Bana yakın durması gereken ölüm,

     beni ölmeden öldürüyordu...

     Artık yaşamak canımı sıkmaya başladı...”

     ***

     Oğlu Nihad 1996 yılının 31 Ağustos’unda ellerinde can verdi...

     O’nun ölümü üzerine yazdı bu şiiri...

     Bir daha da kendine gelemedi...

     Ölümünden 20 gün önce, Tataristan’dan dönüyordu...

     “Atatürk Havalimanı”nda bindiği taksi şoförü, pattadanak “Kemal Sunal’ın öldüğünü” söyledi...

     Çok sevdiği dostu kalp krizi geçirmişti...

     Çok kötü oldu, inanamadı...

     Müjdat Gezen’i arayıp; “Doğru mu?..” diye sordu...

     Karşısından “Evet” cevabı gelince, yanındakilere döndü, “Sıra bize geliyor” dedi...

     3 Temmuz gününde yaşandı bunlar...

     23 Temmuz’da kalp krizi geçirdi ve öldü...

     Oğlunun dinmek bilmeyen acısını, yüreğinden söküp atamamıştı...

     Çok sevgili dostu Kemal Sunal’ın ölümünü duyunca, katmerlenmiş acısına yüreği iflas etti, Erenköy’deki evinde ölüverdi...

     Cenk Koray dünya dostu, dünya iyisi bir insandı...

     Temmuz ayında öldü, nedense anma gecesini Aralık ayında yaptılar...

     Bir sürü kavgalı gürültülü insanı anma gecesine çağırdılar...

     Ne yapmak istiyorlardı bilmiyorum...

     Ancak televizyon ustası ünlü sunucu konukları arayıp da “Geliyor musun?..” diye sorduğuna göre, bir bildikleri vardı elbet...

     Anma gecesinde kavganın, gürültünün, onları çeken kameraların, flaşların ne işi vardı onu da anlayabilmiş değilim...

     Hülasa, anma programında ve ertesinde her şey vardı!..

     “Ünlü sunucular, ünlü insanlar, organizatörler, starlar, yıldızlar, kavga, gürültü, kafaya geçirilen çanta, dayak yiyenler, dayak atanlar, küfür, kıyamet, patlayan flaşlar, canlı yayınlara görüntü sağlayan onlarca malzeme, ertesi günkü canlı yayınlar ve o geceyi tartışmakta olan insanlar...”

     Her şey konuşuldu, her şey söylendi...

     Her şey icik cıcık edilircesine işlendi...

     Bir tek Cenk Koray yoktu...

     Ondan hiç söz edilmedi sanki...

     Ellerinde can veren 19 yaşındaki Nihad’ın ölümünden sonraki dramını da kimse anlatmadı elbette...

     Cenk Koray’ın adına toplanmıştı güya onca kalabalık...

     Oysa Cenk Koray’ı hiç anmadı o kalabalık...

     Yapacak ve tartışacak daha önemli işleri vardı...

     Düşünüyorum da iyi ki anmadı...

     Hiç yakışmayacaktı çünkü...

     Onlar adına özür dilemeli miyim bilmiyorum...

     Böyle bir özre ihtiyacın var mı hiç sanmıyorum...

     Her neyse...

     Ben seni çok özledim sevgili dost...

     Umarım biricik oğlunla mutlusundur oralarda...

     …………………………………………………

     Gazete Vatan - 14.12.2011, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5764627
Online Ziyaretçi Sayısı:16
Bugünlük Ziyaret :214

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.