Gökhan Şen - İşim, Türkiye'nin İlklerini ve Müziğin Dışında Şeyleri Bestelemek!...


     
İstemek İstiyorum Demek Değil, Harekete Geçmektir:

     İlkokul - ortaokul - lise’de başta müzik olmak üzere hep sosyal faaliyetlerde severek ve başarı ile yer almıştım. Ankara’da 1984 yılında liseyi bitirdiğimde o zaman en moda bölümler iktisat – işletme idi. Ben de ailemin isteği ile üniversite sınavında 4. tercihimi kazanarak "Gazi Üniversitesi  İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü"ne girdim. Fakat ilk iki seneden sonra bu mesleğin beni çok mutsuz edeceğini anladım. Bir şeyler değiştirmek isteyen insan önce kendinden başlamalıdır diyerek anne babamdan gizli tekrar üniversite sınavına girip hayatıma yön verecek riskli tercihi yaptım ve "Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü"nü derece ile kazandım. Aileme söylemek çok riskliydi, çünkü anlı şanlı iktisatçı olacak oğulları davulcu zurnacı mı olacaktı? Üstelik büyük ağabeyim de müzisyendi ve babam her aileye bir müzisyen yeter diyordu. İlk sene ailem hala "İktisat Fakültesi"ne gittiğimi sanıyordu. Onlara ancak alıştıra alıştıra ikinci sınıfta başka bir fakülte de okuduğumu söyleyebildim. Zamanla alıştılar ve artık müzisyenim diyebilmek için önümde kocaman bir eğitim fırsatı vardı ve düşlerimi yaşama geçirebilirdim.

     Türkiye'nin İlk Müzik Eğitimi Filmi ve Görüntülü Müzik Kitabı:

     Babam ilkokulda karne hediyesi bana bir bağlama aldığında “koy kitabı önüne öğren, herkes nasıl öğreniyorsa” demişti. Ama ben o kitapla müziği asla öğrenemiştim. Çünkü sanatsal branşlar bir öğretmen ya da görsel destek olmadan asla öğrenilemiyordu.

     Müzik Bölümü'ne girince bir şeyi fark ettim. Bir kısım insan notayı ve müzik teorisini çok iyi biliyor, ancak iyi enstrüman çalamıyordu. Bir kısım da (ki bende bu kısıma dahildim) çok iyi enstrüman çalabiliyor, ancak notanın n'sinden bile anlamıyordu. Bunun üzerine bitirme tezi olarak “Filmle Pratik Nota Eğitimi" isimli bir proje geliştirdim. Her ne kadar doçent ve proflar "Sen nasıl adamsın? Üniversitede okuyorsun, bu işin pratiği mi olur? Lastik tamircisi mi yetiştireceksin? Bu nasıl tez konusu?" diye başta karşı çıktılarsa da o tezle o yılın en yüksek bitirme puanını ben aldım ve okulu bitirir bitirmez "T. C. Kültür Bakanlığı"nın desteği ile Türkiye'nin ilk ve tek (bildiğim kadarı ile hala tek) amatörler için nota ve müzik eğitimi filmini yaptım.

     Türkiye'de hep yapılmamışı ve ilk olanı gerçekleştirmek üzere uğraş vermek hoşuma gitmişti. Bundan sonra müziği hep araç olarak kullanacak fikirler peşinde koşmaya karar vermiştim. Bu yol çok zordu ve ekonomik açıdan dayanma gücü gerektiriyordu. Çünkü birisine sizin için bir müzik projesi yapacağım ve çocuğunuz okuma yazmayı öğrenecek dediğimde (ki bu proje ileriki yıllarda gerçekleşti) önce alaycı bir gülüşle "tabii, tabii" diyor. Sonra da önce yap bir bakalım diyordu. İşi hep kendi bütçenizle gerçekleştiriyor, ama bazen dinazorlaşmış düşünceleri de geçemiyordunuz. Yani tüm masraflar size kalıyordu.

     Öyle ki müzik eğitimi VCD'sini ilk hazırladığımda o zaman BETA ve VHS kasetler vardı, VCD yoktu. Ben de VHS kasetlere çoğalttım, adı da "Video Kasetli Müzik Eğitimi Seti" idi. Bunları kitabıyla birlikte ambalajlamak için Bursa'da bir de şilink makinesi yaptırdım. Fakat kitapçılara gittiğimde "Kardeşim, bu kitap değil, dağıtamayız..." dediler. Müzik dağıtıcılarına gittiğimde ise "Bu kaset değil, dağıtamayız..." dediler. 1987 yılında yaptığım bu prodüksiyonu ancak 2007 yılında piyasaya dağıtabildim...

     Türkiye'nin İlk Seçim Şarkısı:

     1980’li yılların sonuydu; bir yakınım Karadeniz'de bir ilçede belediye başkanlığına adaylığını koydu. O zaman kendisine "Yahu Vasfi abi, bu afişlerle ve posterlerle seçim kazanılmaz. Gel sana bir şarkı yapayım, üç dakikada hem tüm projelerini anlatalım, hem de her dinleyen ezberlesin" dediğimde önce bana tuhaf bir tebessüm etmişti. Çünkü o güne kadar sadece parti şarkıları besteleniyordu ve hiçbir aday kendine özel şarkı yaptırmayı aklına getirmiyordu. Şarkıyı yaptım ve meydanlarda herkes bu şarkı ile horon tepmeye başladı. Türkiye'de ilk kez görülen bir manzaraydı, ardından seçimi büyük bir farkla kazandı.

     Sonrasında seçim dönemlerinde hazırladığım adaylara özel seçim şarkıları medyada sürekli haber konusu oldu. Türkiye'nin ilk özel şarksını bestelediğim yüzlerce isim arasında Murat Karayalçın, Rauf Denktaş, Mehmet Ağar gibi birçok tanınmış siyasetçi de oldu. Öyle ki ATO'nun 2004 seçim müziği verilerini ben hazırladım. Artık bu işte bilir kişi olmuştum.

     Türkiye'de İlk Defa Televizyonda Müzik Kursu:

     1997 yılında Flash TV'de "Ku rdela Programı"nı sunan arkadaşım, “Gökhan, öyle bir şey yapalım ki ses getirsin” deyince hemen projektörlerim çalışmaya başladı. Türkiye'de ilk defa canlı yayın içerisinde televizyonda müzik kursları vermeye başladım ve bu program dilimi büyük beğeni topladı. Ancak Ankara'da gerçekleşen bu yayınlar İstanbul'a taşınınca o dönem İstanbul'a gitmeyi göze alamadım ve bu proje rafa kalktı.

     Haydi Spikerlere ve DJ’lere Düzgün Türkçe Konuşturalım:

     90'lı yıllarda Ankara'da kendime bir müzik stüdyosu kurdum ve Türkiye'nin yerel, bölgesel ve ulusal televizyonlarına reklam müzikleri ve seslendirmeler yaptım. O dönem bütün illerden telefonla konuştuğum radyo DJ ve spikerlerinin bozuk Türkçe'sine hayret ediyor ve bu işi nasıl yapıyorlar diye düşünüp duruyordum ki! Bir gün yolum spikerlerin duayeni Jülide Gülizar ile kesişti. Jülide abla ile hem insan olarak hem fikir olarak enerjimiz çok uymuştu. Tabii ki durmadık ve 1997 yılında Türkiye'de ilk defa "Radyo ve Televizyon Spikerleri için Güzel Konuşma" seminerlerini düzenledik. Daha sonra bu seminerlerin filmini yaptım ve binlerce genç yayıncı yararlandı.

     Taksi Sürücüleri için Müzikli İngilizce Eğitim Kaseti:

     Müziği eğitim amaçlı kullanmak giderek hoşuma gidiyordu. Bir gün bir takside şoförle sohbet ederken bana İngilizce bir espri yaptı. Çok şaşırmıştım, kendisine İngilizce bilip bilmediğini sorduğumda yine malum tebessümle “Sen ne diyorsun ağabey, Türkiye'deki 115.000 ticari takside yaklaşık 300.000 şoför var; bunların çoğu daha Türkçe'yi bile düzgün konuşamıyor" cevabını almam tabii ki beni yıldırmamış, tam aksine kamçılamıştı. Bunun üzerine taksi şoförlerinin hem müzik dinleyerek hem de arada kulak vererek temel  İngilizce kalıp terimleri öğreneceği eğitim kasetini hazırladım. Tabii ki ilk aklınıza gelen bunu "Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu"nun alıp heyecanla bütün taksilere dağıtmış olacağı değil mi? Yıl 2008 ve hala dağıtmak için bir sponsor arıyorum desem...

     Ünlü düşünür Aristophanes'in dediği gibi "Bir yengece doğru yürümesini asla öğretemezsiniz." Ama ben uslanmaz bir balık burcuydum ve gerek hayal gücüm, gerekse yaptığım şeylerin doğru olduğuna inancım sürekli yeni şeyler üretmeye beni zorluyordu. Çünkü yine bir düşünür de şunu diyordu "Başlayan herşey biter..."

     Türkiye'de İlk Kez Görme Engelliler için Üniversite Hazırlık ve Yemek Tarifleri CD’leri:

     Artık projelerim duyulmaya başlamıştı. Kimi beni takdirle karşılıyor, kimiyse bu adam uçmuş aman bulaşmayın diyordu. Beni en iyi anlayanlardan biri ise Ankara'daki görme engelli arkadaşım Ali'ydi. Belki de yaptığım hiçbir şeyi görememesindendir! Ama beş duyu organından kulak insanları asla yanıltmaz; o yüzden benim hedef kitlem de kulağa olduğu için Ali'den feyz alarak Türkiye'deki 2.500.000 görme özürlünün yararlanacağı ilk ve tek özel eğitim ürünlerini hazırladım. Çünkü bu insanlarda evlerinde (elektrikli ısıtıcılarla) yemek yapıyor ve üniversite sınavlarına giriyorlardı. Her konuda ihtiyaçları vardı. Bu iki yapımı hiçbir zaman piyasaya sürmedim ve hala isteyen görme engelli kurumlarına ücretsiz olarak gönderiyorum.

     Türkiye'de İlk Kez Çocuk Ölümlerini Önlemek Üzere Ailelere Eğitim Filmi:

     Benim çocuğum yok. Ancak bir yakınımın çok basit bilgisizlikler nedeni ile çocuğunu kaybetmesi bu alanda bir şeyler yapılması gerektiği düşüncesini beynime koydu. Bunun üzerine bir araştırma yaptığımda çok ürkütücü bir sonuçla karşılaştım. Türkiye dünyada çocuk ve bebek ölümlerinde ilk beş sırada idi. Yani dünyanın en geri kalmış ülkelerini bile geçiyormuşuz. Bu tablo sonrası o günden sonra tamamen çocuklarla ilgili projeleri yaşama geçirmeye karar aldım. Ve ilk olarak çocukluk dönemi hastalıklarını ve acil durumlarda anne babaların neler yapmaları gerektiğini hiçbir tıbbi terim kullanmadan tamamen halk dili ile anlatan  "Çocuk Ne Zaman Doktora  Götürülmeli?" isimli filmi hazırladım. Tamamen kendim seslendirdiğim bu eğitim VCD'sine "T. C Sağlık Bakanlığı" tarafından onay da aldım.

     Çocukları Şiddetten Uzak Tutmak ve Doğru Davranışları Öğretmek için Milli Eğitim Bakanlığı Tarafından da Onaylanan Türkiye'nin İlk ve Tek Çocuk Eğitim Şarkıları:

     Bu albümü hazırlamak için yüzden fazla dünya ülkesinde çocuk şarkıları üzerine araştırmalar yaptım ve geniş bir müzik arşivi oluşturdum. Gördüm ki dünyada çocuklara temel davranışlar hep müzikle ve şarkılarla öğretiliyor. Bizde ise bu uğurda yapılmış hiçbir müzik albümü yok. Hala "Ali Babanın Bir Çiftliği Var" tarzında şarkılarla çocukları oyalamaya çalışıyormuşuz. İlk olarak el yıkama-beslenme-ders çalışma-diş fırçalama vb. doğru alışkanlıkları öğreten Türkiye'nin ilk eğitim şarkılarını besteledim ve seslendirdim. "Öğreten Şarkılar" adı ile piyasaya sürdüm. Bildiğim kadarı ile "T. C. Milli Eğitim Bakanlığı"nın onay verdiği ilk eğitim şarkıları oldu.

     Türkiye'de İlk Kez Okuma Yazmayı Öğreten Seslerin Şarkıları:

     Artık çocuklarla ilgili projelere ve üretimlere hız verdiğimden okulları ve eksiklerini takip etmeye başlamıştım. Bu aşamada yüzlerce sınıf öğretmeni ile görüştüm ve Ankara'da Türkiye'nin ilk ve tek "Çocuk Ses Kayıt Stüdyosu"nu açtım. "Milli Eğitim Bakanlığı" 57 yıllık okuma yazma sistemini 2005–2006 öğretim yılında değiştirdi. Bu uygulama ile A'da başlayıp Z'de biten ve fişlerle öğretilen klasik okuma yazma öğretim metodu son buldu. Bunun yerine E harfinden başlayıp J harfinde biten, el yazısı ve seslerle (şarkı örneklemeleri ile) okuma yazma öğreten yeni sistem uygulamaya kondu. Ancak bu sistemin en önemli ihtiyacı olan sesleri öğreten şarkılar "Milli Eğitim Bakanlığı" tarafından yapılmadı. Yüzbinlerce sınıf öğretmenini ve milyonlarca ilköğretim birinci sınıf öğrencisini doğrudan ilgilendiren ve her anne babanın ihtiyacı olan Türkiye'deki ilk ve tek okuma yazma (eski sistemde alfabe, yeni sistemde sesleri)  öğreten şarkılar albümünü ve bestelerini hazırladım.

     Belediye Başkanları için "Başkan Amca'nın Eğitim Şarkıları":

     Hazırladığım seçim şarkıları sürecinde gördüm ki, özellikle belediye başkanı adayları seçim dönemlerinde propaganda için büyük paralar harcıyorlar ve bu harcamadan geriye topluma yararlı hiçbir şey kalmıyor. Bu amaçla Türkiye'de "Sosyal Propaganda" deyimini ilk kez ben çıkardım. Sosyal propaganda etkili ve kalıcı olmasının yanısıra toplum için de yararlı reklam anlamında bir terim.

     Buradan yola çıkarak belediye başkanlarının ve başkan adaylarının ilköğretim öğrencilerine armağan etmesi için çocuklara doğru davranışları öğreten şarkılar albümünü, belediye başkanlarının isimlerine özel uyarlıyorum ve onların kendi seslerini ve resimlerini de ekleyerek çocukları şiddetten uzaklaştıran bu albümü tüm belediye başkanı adaylarına hazırlıyorum. Adaylar bu CD'yi dağıtarak hem kendi sesleri ile tek tek evlere girerek projelerini anlatıyor, hem de seçmenleri için yıllarca kalıcı ve yararlı bir propaganda CD'si armağan ediyor.

     T. C. Maliye Bakanlığı için Çocuklara Vergi Bilincini Öğreten Şarkılar ve Klipler CD'si:

     "T. C. Gelir İdaresi Başkanlığı"nın "Vergibilir Projesi" kapsamında ilköğretim öğrencilerine yönelik "Vergibilir Şarkıları ve Klipleri" isimli eğitim CD'si tarafımdan hazırlandı. "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği"nin (TOBB) katkı sağladığı ve öğrencilere vergi bilinci, temizlik–beslenme–ders çalışma gibi temel davranışları şarkılarla ve video kliplerle öğreten bu çalışmada, söz ve müziği Gökhan Şen'e ait yedi şarkı ve yedi video klip yer aldı. Albüm Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen video klipli interaktif müzik CD'si olma özelliğini de taşıdı. CD çalarda şarkılar dinlenebilip bilgisayarda video klipler izlenebiliyor.

     Yukarıda anlattıklarım ülkem için hazırladığım ilklerden sadece birkaçı. Hiçbir ticari kaygı gözetmeden tamamen toplumsal sorumluluk bilinciyle hazırladığım "Çocuk Pornosuna ve İstismarına Hayır", "Engelliler için Engelsiz Şarkılar" ile Türkçe ve Fransızca sözlerle hazırladığım "Ermeni Soykırımı Yoktur" ve diğer birçok toplumsal şarkılarım youtube ve benzeri sitelerde milyonlarca kez internet ontamında izlendi. İnsanların yaptığı sahte paralar kadar paraların yaptığı sahte insanlar da vardır. Ben müzik sektörünün bu kadar yozlaştığı ve dibe vurduğu bir dönemde sonuçları değil, başlangıçları değiştirmek gerektiği düşüncesiyle tüm yapımcılara yepyeni bir kulvar açtığıma inanıyorum. Her bir sanatçı günü kurtarmak yerine hayatında sadece bir kez eğitimle ilgili bir proje üretse ya da üretilmiş bir proje içerisinde olsa, eminim ki ülkemizin birçok sıkıntıları kısa sürede düzelecektir. Tek isteğim ülkem için hazırladığım müzikle eğitim ilklerini duyurmak ve yaşama geçirebilmek. Ama inanıyorum ki büyük işler gibi büyük düşüncelerin de davula ihtiyacı yoktur...




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5800862
Online Ziyaretçi Sayısı:25
Bugünlük Ziyaret :853

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.