22.03.2012 / Reha Muhtar - 'Sefil Bir Garabet...'

     ………………………………………

     Birbirlerine en galiz küfürlerle saldıranlar, garip bir şekilde, gizli bir ittifakın üyesidirler sanki...

     Birbirlerine küfrediyor gözükenler, aslında birbirlerine hiç dokunmamakla baki...

     Karşı tarafı can düşmanı ilan edenler, aslında karşı tarafla “müphem bir ittifakın” içindeler sanki...

     13 yıl önce yaşanan ‘uğursuz’ bir ‘linç’ gecesinin, geniş görüntülerini ve uzun haberlerini izledim...

     Bunca yıl sonra bir kez daha fark ettim ki, bir insanın ancak çocuğunu koruyacağı biçimde ‘barış’ı korumaya çalışmışım o gece...

     Geceyle ilgili yapılan onaltı dakikalık haberleri uzun uzun kare kare izledim...

     Acı içinde gördüm ki, “çocuğumu korumak istercesine kimseler yara almadan korumaya çalışmışım ‘barış’ı o gece...”

     ***

     Gördüm ki;

     Rahmetli Osman Yağmurdereli,

     Ajda Pekkan,

     Emel Sayın,

     Muazzez Ersoy,

     Adnan Şenses,

     Ebru Gündeş,

     Mahsun Kırmızıgül,

     Ferdi Tayfur,

     Yonca Evcimik,

     Berna Laçin,

     Sibel Turnagöl,

     Hande Ataizi,

     Mustafa Topaloğlu,

     İbrahim Erkal

     Ve bizzat Ahmet Kaya’nın kendisi...

     O düşmanlıkları yatıştırmak için o gece nice çabalar harcamışlar...

     ***

     Bunca isim, bunca şöhret, bunca kıymet, ne garip ki, yürütülen gizli operasyonların esrarı altında yok olup gitmişler...

     Kendime baktım...

     Siyah smokin ve papyonumla, ne kadar heyecanlı ne kadar umut dolu, barışı sağlayabileceğini zanneden zavallı bir gençmişim ben...

     Çözebileceğimi zannettiğim kavganın, barış içinde söyleyebileceğimizi sandığım şarkıların sihirli etkisi altındaymışım ben...

     Ne şarkılar, ne şöhretler şifa olabildiler...

     Bir tarihi ibret belgesi olan o kasetleri teker teker izlemekteyim şimdi ben...

     Kendi çocuğumu korurcasına korumaya çalıştığım ‘barış’ın nasıl tarumar edildiğini görmekteyim şimdi ben...

     Bana mısın demiyorlar...

     Ne barış geldi ne huzur...

     O geceden sadece ölümler kaldı bize yadigar...

     Ve elbette sürüp giden düşmanlıklar...

     ***

     Şimdi anlıyorum ki en galiz küfürleri, en aşağılık sıfatları yapıştıranlara hiçbir şey olmayacak...

     Onlar hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar...

     Üstlerine bile almıyorlar...

     Sanki onlar değiller düşmanlıkları tetikleyenler...

     ***

     Anlıyorum ki, aslında kavga edip, birbirlerini en galiz küfürlerle iade edenler, birbirlerinin müttefikidirler...

     Müttefik oldukları için birbirleriyle sürekli işaretleşirler...

     Kürt meselesinde, tutuklu bulunan gazeteciler özgürlüğe kavuşsa diyorum...

     Belki ‘barış isteyen güçler’ bir miktar güçlenirler...

     Umut işte...

     “Fakirin ekmeği...”

     13 yıl önceden kalan gençlik görüntüme bakıyorum şimdi...

     “Zavallı, umut ve heyecan dolu ben...”

     Kavgayı durdurup, barış içinde şarkılar söyleyebiliriz zannediyormuşum...

     Artık farkına varmaktayım ki o romantik ızdırap, barışı istemeyenler için “Sefil bir garabet!..” olarak nitelendirilecektir...

     Heyhat!..

     Elbet gelecek bir gün...

     Mutlaka...

     Bir Gün Mutlaka...

     ……………………………………………

     Gazete Vatan - 22.03.2012, Perşembe




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5765430
Online Ziyaretçi Sayısı:9
Bugünlük Ziyaret :591

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.