11.09.2012 / Zülfü Livaneli - Mikis'in Yanlışı
Mikis Theodorakis insanlığa yüzyıllarca yaşayacak büyük eserler hediye etmiş bir besteci. Bu gerçeği kendisi dahil hiç kimse değiştiremez.
Ama bu durum bütün fikirlerinin doğru olduğu anlamına gelmiyor.
Çok eski ve yakın bir dostum olmasına rağmen dönem dönem zıt fikirleri savunduk. İnsanlığa karşı suç işleyen Miloseviç ve Kıbrıs konuları fikir ayrılıklarımızın en önemli başlıklarını oluşturmuştu.
Şimdi de gazetelerde okuduğum ve “Türk dizilerinin milli kimliklerini tahrip ettiği”ni belirten demeci dolayısıyla üzgünüm.
Mikis bu konuda haklı değil.
Bir kere ilke olarak filmlerin, dizilerin, şarkıların, kitapların serbestçe, özgürce dolaşması gerektiğini kabul etmeliyiz. Çeşitli bahanelerle bu özgürlüğe karşı çıkmak sansür anlamına gelir ki, yıllarca sansürden çok çekmiş bir besteciye bu tavır yakışmaz.
İkinci olarak, “Türk dizileri” Mikis’in belirttiği gibi Yunanistan’da seyredilsin, oraya kimlik ihraç edilsin diye yapılmıyor. Devletle de hiç alakası yok. Yapımcıların tek amacı diziyi Türkiye’de tutturmak, sonra da mümkün olduğu kadar çok ülkeye satmak.
Bu alanda da başarılılar doğrusu. Çünkü bugün Orta Doğu’da, Balkanlar’da, Asya’da onlarca ülke televizyonu Türk dizisi gösteriyor.
Yunanistan bunlardan sadece biri.
* * *
Şimdi size anlatacağım olay belki şaşırtıcı gelecektir ama kelimesi kelimesine doğru.
Yıllar önce “Yabancı Damat” diye bir dizi vardı. Ben bu diziyi nasıl izledim biliyor musunuz: Mikis’in Atina’dan gönderdiği Yunanca alt yazılı videolardan.
Çünkü dizi Yunanistan’da yayınlanırken Mikis Theodorakis telefon etti, diziden çok hoşlandığını, izleyip izlemediğimi sordu.
Hiç görmedim demem üzerine de “Yabancı Damat”ın Yunan televizyonundaki yayınının videolarını postayla gönderdi.
Bu derece seviyordu yani o diziyi.
* * *
Mikis’in 80. yaş gününü, annesinin oralı oluşundan dolayı “Çeşme Açık Hava Tiyatrosu”nda verdiğimiz bir konserle kutladık ve bu konsere Mikis’in çok sevdiği dizinin oyuncularını davet ettik. Gecenin sürprizi bu oldu ve Mikis oyuncularla bol bol sohbet etti, resim çektirdi. Hatta dizide dede rolünü oynayan Arif Erkin’in “Aynen kendi dedesine benzediğini” anlatıp durdu.
* * *
Yıllarca “Türk-Yunan Dostluğu”na emek veren Mikis Theodorakis’in, popüler TV dizileriyle uğraşmasının nedeni, sanıyorum çok sevdiği ülkesinin yaşadığı derin kriz ve bunun yarattığı milliyetçilik duygusu.
Evet bu kriz hepimizi üzüyor, dost Yunan halkının bir an önce sorunlarını çözmesini diliyoruz.
Ama ekonomik krizle birlikte gelen -hatta belki de onu yaratan- Yunan kimlik krizini Türk dizilerine bağlamak pek basit bir açıklama olmuyor mu?
Gazete Vatan - 11.09.2012, Salı