02.09.2012 / Reha Muhtar - Sezen Aksu Tutuklansın!..


     Ankara’da “Hilton” ve “Sheraton” otellerinin karşısında canlı müzik yapan bir restoran bar vardı...


     “TRT”de “Ateş Hattı”nı yapıyordum...


     Genç bir ekiple, “TRT”nin bürokratik yapısını zorlayan, televizyonlarda yeni çığırlar açacak yaratıcı programlar yapma peşindeydik...


     Bir gün Metin Akpınar havaalanında beni görmüş, “O ‘TRT’ elbisesine dar geliyorsun sen... Senin özel televizyonlarda uçman gerekiyor...” demişti...


     Gece gündüz, yerken içerken, sohbet ederken hep yaratıcı bir şeyler düşünürdüm...


     Ankara’da “Hilton” ve “Sheraton” otellerinin karşısında canlı müzik yapan yere, zaman zaman ekiple giderdik...


     Birkaç parça bir şeyler atıştırıp, biraz müzik dinlemek için...


     * * *


     Restorana girer girmez, garsondan büyükçe bir kağıt ve kalem isterdim...


     Masadakiler yemek yiyip, müzik dinlerken ben çalan parçalardan ilham alarak, önümdeki kağıda habire notlar çiziktirirdim...


     Şarkı sözleri, melodilerdeki tınılar, uzak diyarlardan ruhumun derinliklerine işleyen nakış vazifesi görürlerdi...


     Şairler, ressamlar, yazarlar nasıl ilham alırlardı bilmem, o günlerde televizyonculukta benim ilham şeklim “çalan parçalar eşliğinde kaleme sarılıp, önümdeki kağıda birşeyler çiziktirmemdi...”


     Bir gün Lütfiye Pekcan; “Hiç mi şarkıları sırf şarkı niyetine dinlemeyeceksin bir gün?..” diye sormuştu...


     Gülümsemiş, not almaya devam etmiştim...


     * * *


     Dün sabah, “Bebek Kahve”de bitki çayımı içiyor, spor yapacağım partnerimin gelmesini bekliyordum...


     Kahvede her sabah gördüğüm dostlardan biri oturuyordu...


     Bana “Tutuklu Gazete”deki bir yazıyı gösterdi...


     Bayram Namaz isimli bir gazeteci yazmıştı yazıyı...


     “Hapishane kapıları şarkılara açılsın ya da Sezen Aksu tutuklansın...” diyordu...


     2185 gündür tutukluydu Bayram Namaz...


     Hapishanede hayatı güzelleştirecek tek şeyin “şarkılar” olduğunun farkındaydı...


     Şarkı umut demekti...


     Şarkı mutluluk demekti...


     Şarkı duygu demekti...


     Şarkı hatıra demekti...


     Şarkı insan demekti...


     Şarkı hayat demekti...


     Hapishane de olsa, hapishanede insan vardı, duygu vardı, anı vardı, umut vardı, en önemlisi hayat vardı...


     * * *


     “Ya şarkılar girsin hapishane duvarlarından içeri” diyordu Bayram Namaz, “Ya da başka yolu yok Sezen Aksu tutuklansın...”


     Bürokratik birkaç formalitenin çözülmesiydi bütün istedikleri...


     Şarkıları dinleyebilmek, şarkılarla umutlanabilmek, şarkılarla hissedebilmek için hayatı...


     Sezen’e telefon açıp yazıyı gösterecektim...


     Sonra gazetede yazayım, Sezen de gazeteden okusun binlerce insan gibi dedim...


     Bizi dışardayken hapishanelere tutsak eden “Sinop Cezaevi”nde yazılmış bir şarkı değil miydi?..


     “Dışarda deli dalgalar...


     Gelip duvarları yalar...


     Seni bu sesler oyalar...


     Aldırma gönül aldırma...”


     Hapishane duvarlarından şarkıların girme zamanı gelmedi mi hala?..


     Ne dersin Sezen’im?..


     ……………………………………


     Gazete Vatan - 02.09.2012, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5763429
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1512

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.