26.03.2012 / İclal Aydın - Koş Hadi, Koş!!


     Oyunun başlamasına bir saat vardı. İçeri girip fuayede beklesem, canım istemedi. Yürümekten de yorgun düşmüştüm zaten. Tiyatro binasının olduğu meydanın tam ortasındaki heykelin dibine oturdum. Bağdaş kurdum bir de güzel; gelip geçeni, yüzlerce arabayı, binlerce insanı seyretmeye başladım...


     Oyunu eski New York’lu arkadaşım Meltem önermiş, “inan oyundan sonra bana çok teşekkür edeceksin” demişti.


     Oyunun başlamasını heykelin dibinde bağdaş kurmuş beklerken ayak bileğimde bir lastik varmış gibi bir sene “aşağı” bir sene “yukarı” ve “şimdi aşağı” ve “şimdi yukarı” zıplamalarımın “iyi bir şey mi kötü bir şey mi olduğunu” düşündüm. Herkesin başına gelir böyle şeyler ama bazılarının başında nedense daha çok gelir...


     Sıra dışı bir hayatın deneyimini yaşayarak anlatıcı olmanın sorumluluğu bazen ağır mı geliyor acaba? Sonra durdum... Neden bazıları sıradan yaşar? Neden bazıları hep koşar? Neden bazıları coşkularıyla hayat verirken aynı coşkuyla yakıp yıkarlar bazı şeyleri? Koşayım, engelleri aşayım derken neden ardına bakmayı unutur insan? Özgür olacağım derken vahşileştiği için mi yoksa? Yıktığı kaç duvarın altından sağ çıkıp kaç kez daha yıkabilir bir kişi? Ne kadar koruyabilir kurduğu yapıları, sahip olduğu her şeyi?


     Derken oyun saati geldi ve oyun başladı...


     İşte bu...


     Hayatımdaki hiçbir şey tesadüf değil ki... İşte oyuna girmeden sorduğum soruların yanıtını, 70 dakika süren sözsüz oyun “Fuerza Bruta”dan aldım...


     Aldım sanıyordum...


     …………………………………


     Gazete Vatan - 26.03.2012, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5745546
Online Ziyaretçi Sayısı:8
Bugünlük Ziyaret :634

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.