05.05.2017 / Türk Sanat Müziği Neden Artık İlgi Görmüyor? Mavi Nota’nın Kurucusu Haber61’e Cevapladı

Ustabaşı, Levent - Baylan, Müfit Semih


     “Türk Sanat Müziği”ni yaşatmak için her yıl organizasyon düzenleyen “Mavi Nota”, bu yıl 24. ödüllerini dağıttı.

 

     “Mavi Nota” internet sitesi üzerinden yapılan oylamada birincilik kürsüsüne “Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu” sanatçısı Münih Utandı’nın seslendirdiği “eski şarkılar” oturdu.

 

     İkinciliği Güzin Değişmez’in “Ah O Demler” adlı albümü, üçüncülüğü yine Münih Utandı’nın “Aynalı Kavaktan Kalamış” aldı.

 

     “Mavi Nota”nın kurucu ve imtiyaz sahibi Müfit Semih Baylan, bu ödül törenleriyle “Türk Sanat Müziği”ne büyük destek oluyor ve yaşamasını sağlıyor.

 

     Her türlü imkansızlığa rağmen tek başına mücadele eden Baylan ile bu yılki müzik ödüllerini ve “Türk Sanat Müziği”ni konuştuk.

 

     Bir dokunduk bin ah işittik..

 

     Bakın neler söylüyor:

 

     Uyumsuz Nota

 

     - Neden Mavi Nota?

     - Mavi Nota Jazz Müziği’nde uyumsuz nota demektir.

 

     - Kaç yılında bu “Mavi Nota Ödülleri”ni ve dergi ile e- gazetesini kurmaya karar verdiniz?

     - Dergi 1993 yılında yayına başladı. 2005 yılından bugüne kadar da internette yayını sürdürüyor.

 

     - “Türk Sanat Müziği”ne ilgi son yıllarda azalmaya başladı. Bunun nedeni sizce nedir?

     - Genel olarak müzikte bir kirlenme var. Seviye düşüklüğü var. Dinleyicinin zevkinde bir düşüklük var. Bunun yanı sıra albüm piyasasında konserve müzik piyasasında ticari kaygının ön safa geçmesinin etkisi var. Eğitim alanında müzik derslerinden vazgeçilmesinin etkisi var. Sonuçta bunun hepsini devletin siyasi politikalarına bağlayabiliriz.

 

     Temel Neden Siyaset

 

     - Sizde sanki kolaya kaçıp siyasi mecrayı suçladınız? Yanlış mıyım?

     - Hayır suçlamıyorum. Ama bunun temel nedeni siyasettir.

 

     - Nasıl siyaset?

     - Kirli siyaset..

 

     - Yani siyaset mi müzik yapılmasına ya da “Türk Sanat Müziği” dinlenlenilmesini engelliyor?

     - Bugün ana akım medya dediğimiz 30 kanal var. Bilinen daha çok var da.. Bu kanalların hepsinde gümbür gümbür metalik olarak farklı şeyler çalındığı zaman halkın zevk yapısıyla oynamış olursunuz. Bunun adı şizofrenidir. Halkı şizofren yapıyorsunuz. Halk da her önüne geleni dinliyor.

 

     - Televizyon kanallarının ya da iletişim araçlarının farklı müzikler vermesi siyasetin suçu mu?

     - Siyaset bunu kontrol etmelidir.

 

     - O zaman da siyaset herşeye karışıyor denmeyecek mi?

     - Ama siyasetin bir de koruyucu tarafı var.

 

     Dede Efendi Değerimizdir

 

     - Yani siyasetten çok devlet yönetimini mi kastediyorsunuz?

     - Tabii ki…

 

     - Bazı müzik jargonları yeni modern tarzlara benzeyerek hareket ediyor. “Türk Sanat Müziği” bunu yapmalı mı orijinalliğinden uzaklaşmamalı mı?

     - “Türk Sanat Müziği”nin kendini tabii ki yenilemesi gerekir. Yani “Dede Efendi” bizim bir değerimizdir. Ürettikleri de bizim bir değerimizdir. Ama bugünün şartlarında da tabii ki üretmek gerekir. Atatürk bunun nasıl yapılacağını çağdaş müzik devrimiyle ortaya koymuştur. Bunun çok örneği vardır.

 

     - Yani kısaca “TRT” artık “Türk Sanat Müziği”ne yetmiyor mu?

     - “TRT” hiçbir konuda bunu da yapmadığı gibi görevini yapmıyor.

 

     - Binlerce üniversite ve konservatuvar var. Bu eğitim de mi yeterli olmuyor?

     - Türkiye’deki konservatuvar yapılanması çok tartışmalı yapılanmadır. Konservatuvarlar bir kere üniversite bünyesinde olmaz. Konservatuvarlar özerk yapılardır. Kendi kendilerini idare etmelidirler. Bunun günahı da İhsan Doğramacı’ya aittir. Neden? Darbe sonrası “YÖK”ü kurup konservatuarları “YÖK” çatısı altına alan kişidir.

 

     Aksine Negatif Etkiledi

 

     - Daha etkin ve daha güçlü bir çalışma ortamı sağlamış olmuyor mu?

     - Aksine geriye, negatif yöne götürdü.

 

     - Önceki sistem nasıldı?

     - Önceki sistemlerde konservatuvarlar “Kültür Bakanlığı”na bağlıydı ve özerk yapılardı. “Milli Eğitim Bakanlığı” da gözlemci olarak takip ederdi. Şu andaki Türkiye’de bu kadar çok konservatuvarın açılması aslında okulların kalitesini yükseltmek değil, aynı şeyleri tekrar etmekten ibarettir. Bana göre mesleki rantiyedir.

 

     - Trabzon’da “Mavi Nota Ödülleri”ni hangi tarihte vereceksiniz?

     - Bu seneki ödül töreni muhtemelen Ekim ayında…

 

     - Sanatçılar bu törene gelecekler mi?

     - Gelecekler.

 

     - Ödül alan sanatçıları açıkladığınız basın toplantısında, “Batı müziği yapsak onlarca albüm buluruz, ama ‘Türk Sanat Müziği’ seçmesi yaptığımız zaman çok kısıtlı albümler bulduk” dediniz. Bunu söylemenizin nedeni artık “Türk Sanat Müziği” üretilmiyor mu?

     - Ciddi anlamda üretilmiyor. En azından yerli anlamda üretilmiyor. “Türk Müziği Albümü” çıkarıyorum diyor ama dinlediğinizde sanki düğün salonu.. İçinde herşey var. Bu nedenle asıl orijinal “Türk Sanat Müziği Albümleri” seçmek zorlaşıyor.

 

     Var Olanı Kaybediyoruz

 

     - Trabzon’un “Türk Sanat Müziği”ne ilgisi nasıl?

     - Belli bir kesim bu müziği dinliyor. Seven kesim var. Ama dinleyenlerin eğlenmek amaçlı dinlediklerini düşünüyorum. Konser dinlemek vardır bir de eğlenerek dinlemek vardır. Bazıları el çırpıyor. Ses yapıyor. Eğlenmek ve konseri dinlemek ayrı şeylerdir.

 

     - Yani bunda da bilinçli dinleyici kesimi çok fazla değil, öyle mi?

     - O bilinç artık kendini yitiriyor.

 

     - Ama bunun bir kullanım kılavuzu mu lazım?

     - Kullanım kılavuzu yok tabii ki ama bir kültür meselesidir. Görgü görenek meselesidir. Zamanla kazanabilecek birşeydir. Ama biz zamanla kazanmak yerine elde var olanı da kaybediyoruz. “Türk müziği Dernekleri”nin bunda büyük katkısı var.

 

     - Nasıl katkısı var?

     - Belli bir metodoloji takip etmedikleri için dinleyicinin istediği şekilde davrandıkları için “Türk Sanat Müziği”nin özünü değersizleştiriyorlar. Bir konserin sırası vardır. Türk müziğinde esas makam sayısı 8’dir. Bu 8 makamı birbiriyle karıştırıp 150 civarında mürekkep makam üretilmiştir. Bu kadar makam elde varken 10-15 makamla müzik yapılıyor. En çok kullanılanlar hicaz, uşşak, nihavent, hüseyni, kürdilihicazkar, rast, yegah.. Bunlarla müzik yapılıyor. Ben bir akademisyen değilim, bir müzik öğretmeni değilim. Ama ben bir “Türk Müziği Transpozisyon Cetveli” yaptım. Yani sesleri bir yerden bir yere alma, göçürme.. Diyelim bir şarkı söyleyeceğiz. Şarkı nihavent makamında. Bu makamda karar sesi sol sesidir. Batı müziğinde sol minöre tekabül eder. Bunu tenor ses renginde olan birisi şarkıyı yerinden sol sesinden okuyabilir. Ses rengi kalın olan basa yakın olan bir solist genelde 4 ses göçürerek yani re sesine alarak bunu okur. O zaman bunu göçürürsünüz. Sol çalacağınız yerde re çalarsınız. Bunun adı göçürmedir. Bunu sağlayacak bir transpozisyon cetveli yaptım. Çünkü klasik musikimiz bakiyye yani yarım sesleri çok olan bir müziktir. İcracılara kolaylık sağlayacak bu cetveli yaptığım için koca Türkiye’de bir kişi “Kubbe Altı Musiki Cemiyeti”nden bir kişi bana mesaj atıp “Abi Allah razı olsun iyiki yapmışsın eline sağlık” dedi. Geri kalan müzik camiası duvar.

 

     Röportajımızda öne çıkanları sizlerle paylaştım. “Mavi Nota” sahibi Müfit bey çok dertli.. “Bu benim tasam” diyor. Benim anladığım gelişen, gelişirken körelen müzik vadisinde “Türk Sanat Müziği”, “HES”lerin arasında kaldı. Can suyunu bekliyor.


     https://www.haber61.net sitesinden alınmıştır. - 05.05.2017, Cuma (Levent Ustabaşı)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5790098
Online Ziyaretçi Sayısı:24
Bugünlük Ziyaret :957

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.