02.12.2018 / ‘Düşperest’lerin Gözünden- Şarkılarla Toplumsal Dönüşüm

Taşra Kabare


     Müzikle birlikte Türkiye’nin dönüşümünü mizahi yorumla anlatan kabare tiyatrosu “Düşperest”, “Taşra Kabare”de sahnelendi. Oyunun başrollerinde, “Taşra Kabare”nin kurucuları ve oyunun da öyküsünü yazan Cemal Toktaş ve Nergis Öztürk ile birlikte, oyunun müziklerini yapan Şevki Çepa bulunuyor.


 

     Geçen sezon kapalı gişe oynayan kabare tiyatrosu “Düşperest”, “Kadıköy Taşra Kabare”de sahnelendi. Ayça Işıldar’ın, Cemal Toktaş ve Nergis Öztürk’ün öyküsünden yola çıkarak kaleme aldığı, beste ve güftelerini Şevki Çepa’nın, müzikal direktörlüğünü “Düş Bandosu”nun üstlendiği kabareyi Oğuz Utku Güneş yönetiyor. Oyunun başrollerinde de Cemal Toktaş, Nergis Öztürk ve Şevki Çepa yer alıyor.


 

     Yardımcı rolde ise sahne amiri Yiğit Aytuğar var. Oyun, bir şarkıcının 1970’lerden günümüze müzikal yolculuğunu ve kendine varışını anlatıyor. İzleyicileri tarih içinde müzikal bir geziye çıkaran oyun, bunun yanında Türkiye’nin kültürel ve toplumsal dönüşümünü de yansıtıyor.


 

     1970’lerin Türk sanat müziğiyle oluşan saygınlığı ve zarafeti, 1980’lerde acıyla beslenen arabesk kültürüne yerini bırakıyor. Oyun son bölümünde ise 1990’larla birlikte başlayan tüketim kültürünün yükselişini ve bunun müzisyenlere ve müziğe etkisini anlatıyor. Müzisyenlerin ve şarkıların hazır gıda gibi hızla tüketildiği, gösterişin müziğin önüne geçtiği, özgünlüğün ve üretme kaygısının ortadan kalktığı, tek amacın popülerliğe uyum sağlamak olduğu müzik piyasasını gözler önüne seriyor. Cemal Toktaş, Nergis Öztürk ve Şevki Çepa, oyuna ve kabareye ilişkin merak edilenleri “Aydınlık”a anlattı.


 

     - Neden kabare oyunu yapmayı tercih ettiniz?

     - Cemal Toktaş: Kabare bütün türleri içinde barındırabiliyor. Bize fazla alan yaratıyor. İstediğimiz duyguyu, derdi, isteğimiz türle vermemizi sağlıyor. Aynı zamanda seyirciyle interaktif bir ilişki de sağlanıyor. Bizim ortak hayalimizdi kabare. Şevki’ye de bu hayalden bahsettim ve O da bize katıldı. Ben çok mutluyum kabare yaptığımız için.


 

     - Oyunun fikri nasıl ortaya çıktı?

     - Cemal Toktaş: Bu coğrafyanın hikayesi bu oyun. Şuradan yola çıktık. Kendini kaybedersen hayallerini kaybedersin, hayallerini kaybedersen kendini kaybedersin. Aslında sık işlenen bir konu ama biz bunu parmak sallayarak anlatmak yerine mizahla anlatmak istedik. Çünkü bizim toplumumuz da öyle. Acı çektikten sonra kendini tiye alarak onunla hesaplaşıyor. Burada bir şarkıcıyı anlatıyoruz ama bunlar toplumca geçirdiğimiz süreçler, yani al bu kişiyi öğretmen yap, başka bir meslekten biri yap o da olur. Tabi bir sanatçının hikayesini izlemek daha çok beğeniliyor.


 

     Popülerlik Kaygısı Kaliteyi Düşürüyor


 

     - Bu bir müzisyenin hikayesi... Peki şu an müzik piyasasının geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

     - Nergis Öztürk: Şu an o kadar karışık ki... Herşey birbirine girmiş durumda. Çok hızlı bir tüketim var ve o sanatsal anlamda bir küçülme getirdi. Popüler olma kaygısı kalitenin önüne geçebiliyor. Çok iyi müzik yapan gruplar var ama biz onları televizyonlarda göremiyoruz. Çünkü bir müzik kanalı yok, kültür sanat programı çok az. 10 sene önce bir oyun yaptığımızda kanal kanal dolaşırdık, şimdi öyle bir şey yok. Toplum olarak da tüketimimiz çok hızlı, daha bir olayın acısını yaşayamadan kendimizi bambaşka bir konunun içinde buluyoruz. Örneğin sosyal medyada kadına şiddete tepki verecekken kendimizi birden bir doğum günü partisinde buluyoruz. Tabi bir kaos var ama en müstesna sanat eserlerinin zor dönemlerde çıktığını da biliyoruz.


 

     Sanatçılar Halkın Ta Kendisi


 

     - Müziklerini yaparken etkilendiğiniz sanatçılar var mı?

     - Şevki Çepa: Belli bölümler için var. İlk bölümde o dönemin büyük sanatçıları Zeki Müren, Bülent Ersoy, hemen sonraki dönemde Muazzez Abacı. Ben bir kişi üzerinden değil de o dönemin aslında hepsini yansıtan bir şarkı ortaya çıkarmaya çalıştım. Yani mesela pop müzik döneminde baz alınan kişiye Tarkan demek az geliyor bana, çünkü sadece o değil. Tek bir kişi olamaz da zaten, ben müziğin dönüşümlerini toplam şekilde yansıtmaya çalıştım.


 

     - Müzikler de seyirciye oyunun mesajını veriyor. 1970’lerin sadeliği ve zarafetini, 1980’lerin arabesk kültürünü, 1990’larda başlayan tüketime dayalı pop kültürle şarkı sözlerinin anlamsızlaştığı dönemi yansıtıyorsunuz.

     - Şevki Çepa: Sırf diline baksak daha arı bir dilden daha yoz bir dile geldiğimizi de görüyoruz. En son anlaşmakta dahi zorlandığımız bir dile geldiğimizi görüyoruz. Her şeyimiz yozlaşıyor maalesef.

     - Nergis Öztürk: İletişimsizlik hali heryerde. Tabi kabare olunca, şarkıyla anlatılamayanı sözle, sözle anlatılamayanı dansla anlatmak meselesi çok güzel. Bu oyun mesela aşağıdaki siyah kutu sahnemizde olsa bu tatla anlatamazdık.

     - Cemal Toktaş: Kendi içimizde bizim şöyle bir felsefemiz de var. Biz seyircinin arasından çıkıyoruz. Orada da şunu demek istiyoruz zaten, biz halkız ve halkın arasında çıkıyoruz. Burada izlediğiniz aslında sizsiniz. Yani sanatçı ayrı bir dünyanın insanı değil halkın ta kendisi.

     - Şevki Çepa: Tiyaro festivaline davet edildiğimizde “Özgürlük Parkı”nda 3 bin kişinin karşısında oynadık. Ben o gün ilk halk konserimi verdim diye düşündüm.


 

     - Siz dizilerde de oynuyorsunuz... Peki tiyatro nerede duruyor sizin için?

     - Nergis Öztürk: Bu işin özü tiyatro. Dizide sinemada oynamak da ayrı bir tutku. Hepsinden kazandığım şeyler farklı. Ama her şey tiyatroyla başlıyor ve bunu yapmaya hiçbir şey engel değil. İlla bir mekan olmasına da gerek yok.


 

     “Taşra Kabare” Yaratmaya Devam Edecek


 

     - Bundan sonra “Taşra Kabare”nin projeleri nelerdir?

     - Cemal Toktaş: 21 Aralık’ta “Sultana” isimli bir kabare projemiz daha geliyor. Onun da yine müziklerini Şevki yaptı. Başrolde Nergis Öztürk oynuyor, yönetmenliğini ben yapıyorum. Bu sefer bir caz oyunu yapacağız. Biz “Taşra Kabare”yi arabesk, pop, caz, alaturka bir yapılanma olarak oluşturduk. “Düşperest”te hepsi vardı. Bunun opoziti olarak tamamen cazi bir oyun yapıyoruz. Artık şunu diyebiliriz, biz bir kabare tiyatrosuyuz. Kabare oyunları üretiyoruz, kabare orkestramız var, kabare şarkıları yazan sanatçı arkadaşımız var, kabare oyuncu niteliğine sahip oyuncu arkadaşlarımız var. Kabare bir takım işi. “Sultana”, Türk bir yazarın oyunu. Sağolsun yazar arkadaşlarımız bizim bu isteğimizi görünce gönüllerini açıyorlar bize. Biz de oyuncu, müzisyen, dansçı arkadaşlarımızla birlikte oyunu sahnelemeye çalışıyoruz. “Taşra Kabare” oyunlar yaratmaya devam edecek.

     - Nergis Öztürk: Yeni metin, yeni tiyatro atölyesinde seçilen bir oyun bu. “Galataperform”dan çıktı. Çok iyi Türk yazarlarımız var. Bunun da farkında olalım.

     - Cemal Toktaş: Oyunlarımızı izleyen arkadaşlarımız daha sonra bize bir öyküyle geliyorlar. Bizim özenimizi görünce buyurun metni istediğiniz gibi yapalım diyorlar. Bu da çok güzel.

     - Şevki Çapa: Bizde, öyle bir şey yapacağız ki ağzınız açık kalacak gibi bir duygu yok. “Deneyelim, bakalım nasıl olacak” duygusu ve fikri var. Umarım hep böyle kalır. Çünkü bu duygu hevesimizi hep taze tutuyor.

     - Nergis Öztürk: Bizim bir derdimiz var, anlatmak istediğimiz şeyler var. Derdi olanlar, bir şeyler anlatmak isteyenler de hikayeleriyle bizi buluyorlar.


 

     2016’dan beri Kadıköy’de


 

     Cemal Toktaş ve Nergis Öztürk tarafından 2015 yılında bir kültür ve sanat yapım merkezi olarak kurulan ve bu çatı altında tiyatro oyunları ve film projeleri üreten “Taşra Kabare”, Ağustos 2016’da kendi mekanına kavuştu. Kadıköy, Neşet Ömer Sokağı No:7’de açılan ve iki kattan oluşan “Taşra Kabare”nin, kabare katı yemek ve sanatı buluştururken, sofa katı da tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapıyor.



     Aydınlık Gazetesi - 02.12.2018, Pazar (Ersoy Irşi)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5799681
Online Ziyaretçi Sayısı:31
Bugünlük Ziyaret :601

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.