Nükhet Duru - İçimde Binlerce Kadın Var

Duru, Nükhet - Aydın, Ayşe

     İşte Nükhet Duru’nun aşka bakışı, oğluyla ilişkisi, güzellik ve mutluluk sırları...

     Nükhet Duru’nun son single’ı “Beni Sil, Beni Geç”e bayıldım. Özellikle “Hayat” şarkısına.... “Sen biziii, ağlata ağlata yaşatıyorsun be hayaaat! Sen bizi yaşata yaşataa, öldürüyorsun be hayaaaat!” Garanti veriyorum bu şarkı, bu yazın hiti olacak. Duru ile “Çırağan Hotel Kempinski”nin havuzbaşında buluştuk. Güneşin ve mohitolarımızın keyfini çıkararak hayat üzerinde konuştuk. Aşka bakışı, oğluyla ilişkisi, güzellik ve mutluluk sırları... Tekmili birden bu röportajda!

     - 41 kere maşallah. Nasıl oluyor da bu kadar güzel kalabiliyorsunuz?
     - Çok şükür, iyi bir genetik mirasım var. Ama bu mirasa da mücevher kıymeti veriyorum. Güzelliğime değil ama yaşam biçimime emek harcıyorum. Ona göre yiyorum, içiyorum, uyuyorum. Gerisi kendiliğinden geliyor.

     - Yaşam gurusu diyorlar size. Bu yüzden mi?
     - Olabilir. Çok fazla çalıştığım halde, beklenilen yıpranmayı göstermedim. Hayata geçerken bakıp hayıflanmak yerine, koşup ona yetişmeye çalışmak beni dinç tutuyor. Şuurlu hareket eden biriyim ama dünyanın hızına uyum sağlıyorum.

     - Çok enerjik biri olduğunuzun farkındayım. Şarkı söylerken, dikiş dikerken, aşıkken hep en üst düzey performanstasınız.
     - Hayatta hiçbir şeyi sevmeden, hücrelerimle hissetmeden yaşamam. Enerjimi insanlarla paylaşarak çoğaltıyorum. Onlardan alarak değil. Pozitif bir insanım. Ortalama duygulara razı biri değilim. Sırf içimden geldi diye, moda işine girdim. Severek ürettim ve bir karşılığı oldu.

     - Önce oyun gibi başladı bu dikiş işi değil mi?
     - Tabii. Kendi kendime eğleniyordum. Şimdi “New Cat” markasıyla resmen sektörde yer edindik.

     Ünlü Olduğum Andan İtibaren Yasaklıydım, Benim Kadar Yasaklanan Bir de Orhan Gencebay Var

     - Stresten de uzak duruyorsunuz herhalde...
     - Stressiz yaşamak mümkün değil. Hayat iskambil oyunu gibi. Gelen kartlar gerçekliği temsil ediyor. Onları nasıl oynadığın sana bağlı. Elin kötü gelse bile, ona razı olup akıllıca oynamalısın.

     - Çok güzel söylediniz. Buna içerim.
     - E içelim hadi, o zaman (Kadehlerimizi tokuşturuyoruz).

     - Yine bir yerde “Bu ömür bir hediye farkında değiliz” demişsiniz.
     - Şu güzelim deniz, çiçekler, toprak... Bunlar bize bahşedilmiş. Bunun tadını çıkarmak yerine, biz hayatımızda yolunda gitmeyen şeylerin hesabını yapmakla meşguluz. Olanla yetinmek, başa çıkamayacağımız olaylarla barışmak, bu hayatın hediye olduğunu fark etmek gerek.

     - “Şarkılarım sığ sularda yüzen balıklara değil” diyorsunuz.
     - Kimsenin söylemediği dönemde, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali şiirlerini şarkılarımda kullandım. Ne mutlu ki, en yasaklı yıllarda bile şarkılarım herkese ulaştı, hit oldu. Şarkıların sözleri hep hümanizm üzerine... E bunların derinliğini anlamak lazım tabii...

     - Hakikaten bir dönem hiç televizyona çıkmazdınız.
     - Ünlü olduğum andan itibaren yasaklıydım. Benim kadar çok yasaklanan sanırım bir de Orhan Gencebay vardır. Bana bakıp tam olarak “Bu kadın sol tandanslı” da diyemiyorlardı. Niye yasaklanıyordum o da belli değil.

     - Şu ilk ünlü olduğunuz döneme dönelim mi?
     - 14 yaşında sahneye, 15.5 yaşında gazinoya çıktım. İlk plak 74 sonunda yayınlandı. Farklı geldim o zaman herkese... Edebi değeri olan sözleri kendine göre yorumlamaya çalışan bir genç kızın gayreti vardı ortada.

     - O kadar küçük yaşta sahneye çıkmaktan ürkmediniz mi?
     - Yok tam tersi. Sahnede korunduğumu, nefes aldığımı hissediyordum. Büyüyorum, müthiş bir güven duygusu geliyor. Belki de küçük yaşlardan itibaren kendimi emniyette hissetme yoksunluğu çektiğimden... Sahne benim sığınağım.

     - Sahnede çok da esprilisiniz. Bu yönünüzü ne zaman keşfettiniz?
     - Son on yılda... Ayşe’ciğim 30 küsur yıldır sahnedeyim. Kimiyle büyüdüm, kimini büyüttüm. Bugün hala beni ilk keşfeden seyirciler, gelir izler. Aramızda dostluk var. O iletişim doğal gelişiyor. Ama matrak bir kadın olduğum kesin.

     - İnsanları güldürmek çok büyük başarı ve çok da zor bir şey.
     - Tabii canım. Ağlatmak çok kolay. Bu ben im görevim, işimin bir parçası. Girdiğim her ortamı neşelendirmeliyim. Beni gördükleri için sevinmeliler. Demeliler ki “Yaa mutlaka bu kadının da dertleri vardır ama nasıl dik duruyor, nasıl yere sağlam basıyor.”

     İnsanlar Hangi Nükhet’i Seviyorsa, Ona Takılsın

     - Peki biraz aşka gelelim. Var mı hayatınızda biri?
     - Yok canım. 4 yıldır yok. Bugün de Ajda’nın röportajını okudum üzüldüm. Kendime de üzüldüm. Ama bu aralar çok evlenme teklifi alıyorum vallahi. İnternet siteme gelen bir mesajı espri olsun diye yanıtladım. “Peki ben böyle bir şey istemiyorum. O ne olacak?” dedim. Cevap geldi: “Ben bir göreyim seni, razı ederim.”

     - Topuzlu gençlik fotoğraflarınıza bakınca çok cool görünüyorsunuz. Bir yandan da takıp takıştıran, çok süslü birisiniz. “İnsanın içi, dışının aynasıdır” derler ama...
     - Vallahi bende ayna prizmatik, Ayşe’ciğim.

     (Ben de kahkaha kopuyor. Tekrar kadehlerimizi tokuşturuyoruz.)

     - İçimde birçok kadın var. Ve bunlar bastırılamıyor. İlk yıllarda çok güzel bastırıyordum. O siyah elbiseli, topuzlu, halka küpeli melankolik Nükhet Duru da benim. Ama bazen de kendimi revü yıldızı zannediyorum. Birinden birine kıyamıyorum. İnsanlar nedense alıştıklarını görmek istiyorlar sürekli. Ben içimdeki benlerle barıştım, baş edebiliyorum. İnsanlar da hangi Nükhet’i seviyorsa, ona takılsınlar.

     - Bu değişkenliğinizi yadırgayan arkadaşlarınız oluyor mu?
     - Bazı arkadaşlarım diyor ki “Nükhetciğim, sen benim canım, bir tanemsin. Ama nasıl bu kıyafetleri giyersin?” E canım öyle istiyor. Bu kadar basit. Ben nasıl ki hayatım boyunca “Bu çok satar” diye şarkı söylemedim, “Bu çok beğenilir” diye de giyinmedim.

     Sibel Can Daha Minik, Single Dönemine Yetişemedi

     - "Hayat", süper bir şarkı. Bu yazın hiti olacak gibi.
     - İnşallah. Ama sözlerin içindeki ironiyi yakalasınlar. İnsanlar mutluluğu ararken, araçlarda öyle takılıp tökezliyorlar ki, amacı unutuyorlar. Birçoğu araçta hayatını kaybediyor, maalesef.

     - Vay be! Yine çok güzel söylediniz.
     - Eee, bu da filozof Nükhet!

     - “Single yapmam” demiş Sibel Can, siz yapıyorsunuz.
     - Sibel Can daha minik, single zamanına yetişemedi, bilmiyor. Şaka bir yana, bizler single yaparak çıktık. O dönemin single’ları 45’liklerdir. Bu albümün promosyon çalışmasıdır, albümün havasını belli eder. Bir de “Asla ve kat’a” dememek gerekir hayatta. Ben zamanında çok dedim ve sonra yaptım. Şimdi rüzgar nereden esiyorsa ona göre hareket ediyorum.

     - “Hayat” ve “Beni Sil, Beni Geç”in sözlerinde sizin de katkınız var mı?
     - Sözler Mete Özgencil’in ve beni çok yansıtıyor. İnsanlara çok tolerans gösteririm ama sildikten sonra da geriye bakmam. Mete’yle birbirimizin ensesinde boza pişirdiğimiz için bir katkım vardır elbette.

     - Yeni albüm ne zaman?
     - Eylül sonu... Çok daha iyi şarkılar var. Merakla bekleyin.

     Kaç Yaşında Olmam Gerekirse O Yaşta Hissediyorum, Bazen 1000 Bazen 18

     - Şu an kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?
     - Kaç yaşında olmam gerekirse, o yaşta hissediyorum.

     - Yaa, o da mı değişiyor?
     - Tabii. Bazen 1000 yaşında hissediyorum. Bir genci tehlikede gördüğüm, ona bildiklerimden yaşadıklarımdan bir şeyler aktarmaya başladığım zaman... Bazen de bulunduğum yeri beni canlandırmam gerekiyor. Yaşlı doğmuş gençleri gördüğüm zaman, bir anda 18 yaşında oluveriyorum.

     “Bir Erkek Bir Kadını Mutlu Ettikçe Erkektir, Üzdükçe Erkekliğinden Kaybeder”; Oğluma Bunu Öğrettim

     - Çok şekersiniz vallahi... Biraz da oğlunuzla ilişkinizi anlatsanıza.
     - Ayyy canım o benim. Londra’da üniversitede okuyor. Telefonda flört ediyoruz, mesajlaşıyoruz. Kız arkadaşlarını anlatıyor bana. Şimdi bir kız arkadaşı var. Beni You Tube’da seyrettirmiş. Kız “Bu gerçek olamaz. Bunun içinden mi çıktın sen?” demiş. Yazın beni izlemeye getirecekmiş kızı. “Çok havan oldu anne...” diyor. Ben de “Dur daha ne havalarım olacak, bir kız gelsin” diyorum.

     - Şımartıyor musunuz oğlunuzu?
     - E tabii... Bir evladım var onu şımartmayacağım da kimi şımartacağım. Bütün kullanma kılavuzum elinde. Beni nasıl manipule edeceğini çok iyi biliyor. Ben de Yorkshire Terrier misaliyim. İşin ilginci hiç şımarık bir çocuk değil. Londra’da gayet mütevazi bir hayatı var. Yüzünü kimseye göstermez. Kimse Nükhet Duru’nun oğlu olduğunu bilmez. Ortamı neşelendiren, merhametli bir çocuk.

     - Ona en büyük tavsiyeniz nedir?
     - “Bir erkek bir kadını mutlu ettikçe erkektir. Onu üzdükçe hırpaladıkça erkekliğinden kaybeder.” Bunu didaktik olarak söylemedim ama hayatı boyunca ona bunu öğrettim.

     Yaşam Gurusu Nükhet Duru’dan Gençlik Tüyoları

     - Her şeyi mevsiminde yiyorum. Meyve ve sebzeden zengin besleniyorum.

     - Günde en az 2.5 litre su tüketiyorum. İnsanlara görev gibi su içmelerini tavsiye ederim.

     - Porsiyonlarımı küçük tutuyorum. İnsanlar boğazlarına kadar doymadan sofradan kalkmıyor. Önemli olan açlığı geçiştirmek.

     - Şifalı otları, bitkileri (nane, ıhlamur, adaçayı, kekik, kuşburnu, keten tohumu, zencefil, fesleğen, soğan, sarımsak vs...) mutlaka tüketirim. Bunlar vücudun koruyucu şövalyeleridir.

     - Beyaz ekmek yerine çavdar ekmeği ve bol tahıllı ekmek tüketirim.

     - Kuaförüme “Allah aşkına, hangi kremleri kullanıyor öğren. Sana para veririz karşılığında...” diyorlarmış. Kozmetik önemli ama eğer bir karpuzu iğne deliğinden geçirebilirsen. Kremi de gözenekten geçirip size güzellik bahşetmesini beklemeyin.

     - Temiz havayı, oksijeni içime çekmeye bayılırım. Sık sık doğada yürüyüşler yaparım.

     - Gece çalıştığım dönemler çok oldu. Geç yatsam da sabah erken kalkardım, ama öğlen uykusuna yatıp enerjimi toplardım.

     - Vitamin alırken de, buna dikkat etmek gerek. Mesela C vitaminini bir kere sabah almak yerine, sabah ve öğlen olmak üzere ikiye bölmek çok önemli.

     - Yatmadan önce kakaolu ılık bir süt içerim. Hem gece boyu metabolizmamı çalıştırır, hem de tatlı bir uyku hali verir.

     - Artık sadece özel gecelerde sahneye çıkıyorum. Onun haricinde onbuçuk, onbir gibi yataktayım. Sabah yedi buçukta da dinç bir şekilde kalkarım.

     - Sinirlenmem, bağırıp çağırmam. İnsanı en çok yaşlandıran şey asabiyet.

     - Her gün sadece bana ait bir 20 dakikam vardır. Bu sürede hayal kurarım, mutlu olur, gülümserim. Hayatımdaki en gerçek dakikalar, bu dakikalardır.

     - Doğru nefes alıp vermek önemli. Birçok insan nefesini tuttuğunun farkında değil.

     Ayşe Aydın / Gazete Vatan – 30.05.2010, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789700
Online Ziyaretçi Sayısı:21
Bugünlük Ziyaret :888

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.