Molla ile Bektaşi
Zengin ve ikram seven ağanın konağına bayramda önce bir molla gelmiş, peşinden de Bektaşi... Ağa ikisini de ağırladıktan sonra ocak başında kahvelerini içerken mollaya sormuş:
- Tütün içer misiniz?
- Estağfurullah, mekruhtur!
- Ya içki?
- Aman efendim haramdır, hiç olur mu?
- Kadınlarla ilişkiniz?
- Hiç olur mu, biz harama uçkur çözmeyiz!
- Saz, çalgı, musiki?
- Tövbe tövbe! Bunları, bana sorarak günaha giriyorsunuz.
Ağa, Bektaşi'ye dönmüş, aynı soruları O’na da sormuş, Bektaşi her soruya;
- Eyvallah imanım, emrin olur! diye cevap vermiş...
Yemek bitmiş, misafirler yola çıkarlarken ağa onlara diş kirası vermiş. Mollaya bir altın, Bektaşi’ye de elli altın. Bunun üzerine molla itiraz etmiş:
- Böyle bir kafir adama elli altın, bana bir altın veriyorsun. Sana yakıştı mı bu ağam?
Ağa gülmüş:
- O’nun masrafı ağır be molla!