Ev
İngiliz piyano sanatçısı. Olağanüstü yetenekli bir çocuk olduğu saptandıktan sonra Elizabeth Hazlett ile piyano çalışmaya başladı. Daha sonra “Edinburgh Üniversitesi”nde Colin Kinglsey’nin sınıfına girdi. “Viyana Küğ Yüksek Okulu”nda Hans Graf’ın öğrencisi oldu. Sanatçı gerek yalkıcı olarak dinletiler verdi ve gerekse ikillerde ve oda küğü topluluklarında yer aldı. “Aldeburgh” ve “Edinburgh” festivallerinde sahneye çıktı. “Londra South Bank”tave “Wigmore” salonunda çaldı. Peter Evans Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin birçok kentinde, eski Sovyetler Birliği’nde ve Japonya’da çok sayıda dinleti vermiştir. “BBC Radyosu” için 60’tan fazla izlence kaydı yapmış, “BBC Televizyon”u, “İsveç” ve “Fransız” radyoları için kayıtlar gerçekleştirmiştir. William Conway, Steven Isserlis ve Alexander Baillie gibi önde gelen viyolonsel sanatçılarıyla değirmiler çizitlemiştir. “İskoç Oda Orkestrası” ile yakın ilişkiler içinde olan sanatçı bu grup ile değişik tarihlerde ortaya çıkan fırsatlar sonucu kayıtlar gerçekleştirmiştir.
1997–1998 öğretim yılında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nı iyi derece ile kazanarak başladığı lise ve lisans düzeyi klarinet eğitimini sırasıyla “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” klarinet sanatçıları Tuna Bozkaya, Cengiz Kaynar ve “Mersin Devlet Konservatuvarı” öğretim görevlisi Georgie Kovziridze ile çalışarak tamamladı. Ayrıca Nevit Kodallı ile uyum bilgisi, “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” obuva sanatçısı Hakan Demirçeken ile oda küğü çalışmalarını tamamladı. 2004–2006 öğretim yıllarında “Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü” yüksek lisans öğrencisi olarak “Ankara Hacettepe Devlet Konservatuvarı Klarinet Bölümü Başkanı” Ekrem Öztan ile klarinet çalışmalarını ve Ferhang Hüseyinov ile oda küğü çalışmalarını sürdürdü. Hakan Çuhadar’ın danışmanlığında yazdığı “Klarinette Boehm Mekanizmasının Bulunuşu ve İşleyiş Biçimi” başlıklı yayınlanmamış bilimsel çalışması bulunmaktadır. Öğrenim hayatı ve sonrasında çok kez orkestrada klarinet sanatçılığı yapmış, “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korosu”nda ve “Adana Polifonik Korolar Derneği Korosu”nda sekiz yıl görev üstlenmiştir. 2007-2008 yılında “Çanakkale İsmail Kaymak Koleji”nde küğ öğretmenliği yapan Evginer üniversite yıllarından beri çocuklarla çeşitli küğ çalışmaları yapmış, özel okulda çalıştığı dönemde 5-6 yaş anaokulu öğrencileriyle okulun ilk “Orf Çalgıları Orkestrası”nı kurmuş, çeşitli yaş gruplarıyla tek sesli ve iki sesli korolar oluşturmuştur. “Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü”nce sahnelenen “Troyalı Kadınlar” adlı oyunun küğlerinin bağdanma ve sahnelenmesinde yer alan Güldane Evginer kişisel çalışmaları ve dinletilerine halen Çanakkale’de devam etmektedir.
Evlilik Gelenekleri:
İngiliz evlilik geleneklerinin en başında kilisede çan çalmak gelmektedir. Bu şekilde kötü ruhların kovulduğuna inanılır. Gelin ve damat kiliseye girerken ve çıkarken çanlar çalınarak yeni evli çifte çiçekler atılır.
“Evsizin Rüyası”, minimal bir “küğsel monolog”dur. Karakterimiz; ıslık küğü yapmakta olan ve tutunmaktan çok dokunmayı, sahip olmaktan çok konuk olma tercihini yaşayan evsiz bir gezgindir. Küğ, tiyatro, yazın ve felsefe bilimlerinin toplum üzerindeki olumlu etkilerini ve okuma kültürünün insan hayatındaki önemini vurgulamak isterken, estetiksel bakış açısı (sanat kültürü) yok olmaya terk edilmiş bir toplumun farkındalığı olmadan sürüklendiği yetersizliği anlatmayı amaçlamıştır. Karakterimiz tiradları arasında Johann Sebastian Bach, Mikis Theodorakis, Tomaso Albinoni, John Williams ve Aşık Veysel gibi küğcülerin verimlerinden faydalanmıştır. Toplumun gelişiminde, yaratıcı ve duyarlı düşünce tarzının büyük önem taşıdığını, bu anlamda estetik bilimin insan hayatında bir hayat damarı niteliğinde olduğunu ifade eder. Teknolojik gelişimin, az gelişmiş ve inanç sömürüsüne maruz kalmış toplumların üzerindeki en büyük olumsuz etkisi, insanı doğadan uzaklaştırmasıdır. Buna paralel olarak doğaya uzak yetişen nesillerin, zaman içerisinde değişime uğratılarak yapaylaştırıldıkları kültürlerinde, sanattan uzaklaşılması kaçınılmazdır. Çünkü sanatın özü doğadır.