Necati Gedikli'nin Bildirisi

   Müzik Araştırmacısı ve Folklorcu Olarak Ahmed Adnan Saygun

     Giriş: Çok yönlü bir sanat ve bilim adamı olarak sivrilen Ahmed Adnan Saygun, kuşkusuz herşeyden önce bir bestecidir. O, bu yöndeki yaratılarıyla Cumhuriyet döneminde oluşan çoksesli yeni sanat müziğimize damgasını vurmuş ve ünü de ülkemiz sınırlarını aşmıştır.

     Ancak Saygun, gerçek bir müzik aydını olarak yalnızca müzik yazmakla yetinmemiş; besteci, etnomüzikolog, folklorcu ve eğitimci olarak sürekli araştırmış, bu sayede de "yeni ve güncel" kalabilmiştir. Yerel musikilerimizin hangi temellere dayandırılması gerektiği gibi konular başta olmak üzere, çeşitli müzik sorunları üzerindeki düşüncelerini konuşmaları ve yazıları aracılığıyla somutlaştırarak, müzik kamuoyunun bilinçlenmesinde önemli rol oynamıştır.

     Müzik alanındaki çok yönlü çalışmaları ile bir bakıma Bela Bartok'un yolunu izleyen Saygun'un özellikle 1930'lu yıllardan başlayarak, bestecilik etkinliklerinin yanısıra etnomüzikoloji çalışmalarına önemle sarıldığını görürüz.

     Bilimsel araştırma için gerekli birikiminin yanısıra konuşup yazabilecek düzeyde üç tane de yabancı dil bilen Usta, gerçek sanat ve bilim adamında var olan eleştirel bir kafaya da sahiptir.

     Ayrıca, terminolojisiz bilim yapılamayacağını zamanında anlayarak, Türkçe müzik terminolojisi çalışmalarında bulunmuştur. Bu konuda kendisinden önce başlatılan Türkçe müzik terminolojisi çalışmalarını çok daha geniş boyutlarda ele alarak, bugün Türkçe olarak kullandığımız müzik terimlerinin pek çoğunu bizzat bulmuş ya da türetmiştir. Bulduğu ve türettiği müzik terimlerinin büyük çoğunluğu yerini bulmuş ve yaşamaktadır.

     Folklorcu olarak ise, 1936'da Bartok ile birlikte Adana yöresine yaptığı derleme gezisi ile Doğu Karadeniz Bölgesi'ne yaptığı gezi başta olmak üzere, yurdun çeşitli yörelerine giderek çok değerli müzik folkloru gereci derlemiştir. Bunlardan bir kısmını aşağıda değineceğimiz kitaplarında yayınlamış, bir çoğunu da besteci olarak eserlerinde değerlendirmiştir.

     Bu genel girişten sonra, şimdi de Usta'nın araştırmalarını -ana çizgileriyle de olsa- daha yakından tanıtmaya çalışacağım.

     Etnomüzikoloji Alanındaki Çalışmaları: Saygun'un 1935 yılında yayınladığı "Türk Halk Musikisinde Pentatonizm" adlı kitabı Usta'nın bu alandaki ilk önemli çalışmasını oluşturur. Halk musikilerimizin Orta Asya kökenli olması dolayısıyla, genelde ve ana çizgileriyle beşsek (pentatonik) bir ezgi yapısı gösterdiği anlatılan kitapçık bu yaklaşımı ile, Bartok'un 1936 yılında "Ankara Halkevi"nde verdiği "Üç Konferans"da vurguladığı görüşler ile bir paralellik gösterir. Nitekim o yıllarda çok güncel olan bu konuya Mahmut Ragıp Gazimihal'in de eğildiğini görüyoruz. Ancak aradan geçen zaman ve daha sonraki araştırmalar, bu görüşün zayıf kaldığını ve az sayıda halk türküsünde rastlanan beşsekliğin (pentatonizmin) tüm halk musikimiz için genellenemeyeceğini ortaya koymuştur.

     "Rize, Artvin ve Kars Havalisi Türkü, Saz ve Oyunları Hakkında Bazı Malumat" başlığını taşıyan kitap, Saygun'un bu alandaki ikinci önemli araştırmasıdır. Usta 1937'de yayınlanan bu kitabında, Doğu Karadeniz Bölgesi'ne yaptığı derleme gezisinden edindiği izlenimleri, kendine özgü biçemiyle (üslubuyla) anlatarak, yörenin musikisi, çalgıları ve oyunları hakkında ilk elden önemli bilgiler vermektedir. Bunların yanısıra, yörenin en yaygın oyunu "Horon"un kaynağı ve sözcük anlamı üzerinde durarak, bu oyunun Pontus Rumları nedeniyle Yunanistan ya da Lazlar nedeniyle Orta Asya kökenli olabileceğini savunmaktadır. Bu görüşlerden hangisinin doğru olduğu bugüne değin bilimsel olarak kanıtlanmış değildir. Ancak, Usta'nın görüşlerinin akıl ve mantığa uygunluğunu Dr. Christian Ahrens'in "I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi"nde sunduğu bildiri (1975) de doğrular niteliktedir.

     Saygun, sözkonusu kitabında Rize musiki folklorundan söz ederken de, Anadolu'da en yaygın çalgılar olan davul, zurna ve bağlamanın Rize ve yöresine giremediğini, hatta Ramazan'da bile davul çalınmadığını vurguladıktan sonra, yörenin tek eşlik çalgısı olan kemençenin de, bu dar kıyı şeridinden çıkıp, öteki yöreleri etkileyemediğini ve dolayısıyla da başka yörelerde yayılamadığını belirtmektedir.

     Artvin'de ise eşlik çalgısının "Tulum Zurna" olduğunu belirterek, musiki folkloru yönünden son derece ilginç olan bu iki ilimizin musiki özelliklerini şöyle karşılaştırmaktadır:

     "Hopa'da sahil terk edilip, Borçka'ya yaklaşıldıkça musikinin de karakteri değişir. Artvin'de, hızlı dans eden deniz adamı yerini, ölçülü adımlarla bilinçli oynayan ve ritmleri açık seçik belli olan kır adamına bırakmıştır. Denizden içlere gidildikçe ritim barizleşir, hareket ağırlaşır."(1)

     Yazar ayrıca teknolojik gelişim ve yabancı işgalleri gibi dış etkenlerle, kimi geleneklerin daha o yıllarda bozulmaya başladığını görmüştür. Sözgelimi, yeni yetişen gençlerin tulumu ilkel bularak, onun yerine el harmonikası çalmaya başladıklarını, Bayburt'ta ise bar oyunlarına, davul zurna yerine ud ve kemanla eşlik edildiğine üzülerek tanık olduğunu yazmaktadır.

     Bütün bunlar, derleme konusunda daha o yıllarda bile ne denli geç kalındığını göstermektedir. Bunun sonucunda, geleneksel halk (musikisi) çalgılarını çalabilenler, her geçen gün biraz daha azalarak, neredeyse bulunamaz olmuştur. Oysa, kemençesiz bir Karadeniz Horonu düşünülemeyeceği gibi, Artvin Horonları da gerçek kişiliğini ancak tulum zurna ile kazanabilir.

     Saygun'un "İstanbul Belediye Konservatuvarı (İBK) Folklor Külliyatı"ndan "Halk Türküleri"nin 15. defteri olarak yayınlanmış "Yedi Karadeniz Türküsü ve Bir Horon" adlı kitabı (1938), kanımca türkülerin notaya alınış tekniği ve folklor anlayışı açısından, bugüne değin yapılan benzeri çalışmaların belki de en iyisi ve en güvenilir olanıdır.

     Kitabın başında, İBK'ca o güne değin yapılan derleme ve notaya alma çalışmalarının bir eleştirisi ve dökümü yapılmaktadır. Besteci bu kitabıyla titiz bir çalışma örneği vererek, türküleri ilk kez çalgı eşliği, orijinal sözleri, gerçek ses yükseklikleri ve kesin tempoları ile eksiksiz ve otantik biçimleriyle kağıda aktarmıştır. Türkü sözlerinin otantikliği bozulmasın diye yeni bazı çevriyazım (transkription) harfleri geliştirilmiştir. Gerçekten de Karadeniz ağzını, yalnızca bugün kullanmakta olduğumuz Latin Abecesi ile yazıp okumak çok zordur. Yazar, ses yükseklikleri için, ufak tefek değişikliklerle Dr. Suphi Ezgi'nin "Nazari ve Ameli Türk Musikisi" adlı kitabındaki donanım işaretlerinden yararlanmıştır. Bunlara ek olarak, ezgilerin akış hızlarını (tempo) kesin metronom sayıları ile saptayıp üstüne yazmıştır. Asıl seslerle, bezek (süs) seslerini belirterek ise, asıl ile ayrıntıyı birbirinden ayırmıştır. Kısacası, türkü ve oyun havalarımızın, yalnızca Batı musikisi ses dizgesiyle notaya alınmasının yeterli olamayacağını daha o zaman görmüş ve çözümler önermiştir.

     Çağdaş bir folklorcu ve titiz bir araştırmacı anlayışı ile çalışarak, ayrıntıları da titizlikle saptayıp, besteciliği ve nitelikli müzikçiliğinin de katkısıyla, başarılı ve değerli bir araştırma ortaya koymuştur.

     Ne yazık ki, eldeki bu iyi ve doğru çevriyazım örneğine karşın, daha sonra başka araştırmacılarca notaya alınan birçok türküde, bu yöntem kullanılmamış ya da kullanılamamıştır. Bu nedenle, birçok türkü eksik notaya alınmış olduğundan, doğruluğu ve otantikliği kuşku götürür durumdadır.

     Saygun'un etnomüzikoloji alanındaki en önemli araştırmalarından biri de hiç kuşkusuz 1976'da Macaristan'da İngilizce olarak yayınladığı "Bela Bartok's Folk Music Research in Turkey/Bela Bartok'un Türkiye'deki Halk Musikisi Araştırması" adlı kitabıdır.

     Giriş bölümünde de değinildigi gibi, Bela Bartok 1936 Kasımı ülkemize geldiğinde Ahmed Adnan Saygun ile birlikte Adana yöresine bir derleme gezisine çıkmış ve yaklaşık on gün kadar süren bu gezide 93 ezgi derlenmişti. Bartok daha sonra çevriyazarak, özellikle ezgi ve söz yapısı yönünden incelediği bu örneklerin yayınlanmasını sağlığında gerçekleştirememiştir. Bartok'un bu araştırmasının ABD'de "New York Bartok Belgeliği"nde bulunan nüshası, bestecinin ölümünden 31 yıl sonra "Turkish Folk Music From Asia Minor/Küçük Asya'nın Türk Halk Musikisi" başlığıyla yayınlanmıştır.

     Bartok'un derleme gezisindeki çalışma arkadaşı Saygun'un Budapeşte'deki belgeler üzerinde yaptığı çalışmaların yanısıra ses ve belgeleri yeniden inceleyerek, hatta aynı yörede yeni çalışmalar yaparak yayınladığı söz konusu İngilizce kitabı Bartok'un Türk halk ezgileri konusundaki araştırmasına önemli katkıda bulunmuş, ayrıca onu geliştirerek tamamlamıştır.

     Usta'nın bunlardan başka, "La Musique Turquie" başlıklı bir araştırması 1960'ta Paris'de, "Modal Ezgilerin Sınıflandırılması" başlıklı araştırmasının bir özeti 1964'te ABD'de yayınlanmıştır. Bunlara ek olarak Macaristan, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çeşitli müzik dergilerinde yayınlanmış bilimsel makaleleri, ayrıca çeşitli kongrelere sunulmuş bildirileri bulunmaktadır. Bu bildiriler de, Avrupa ve ABD'de yayınlanmıştır.

     Bestecinin "Türk Çocuk Oyunları ve Tekerlemeleri" başlıklı basılmamış bir de "Derleme İncelemesi" bulunmaktadır.

     "Modal Müzik" konusunda kendine özgü bir yaklaşım ortaya koyan Usta, bu konuda İstanbul'da uluslararası kongreler de düzenlemektedir. Bu kongrelerde sunulan bildiriler henüz yayınlanmadığı için, müzik kamuoyunun konu hakkındaki bilgisi, maalesef sınırlı kalmaktadır.

     Saygun, 1981'de yayınladığı "Atatürk ve Musiki" başlıklı kitabında ise, Atatürk'ün ulusal müzik anlayışını belgelere ve anılara dayandırarak ele almaktadır. Ayrıca müzik devrimimizin Atatürk'ten sonraki durumunu da eleştirerek, Atatürk'çü düşünce doğrultusunda bir değerlendirmeye tabi tutup, yorumlamaktadır.

     Müzik Terminolojisi Çalışmaları: Türkçe müzik terminolojisi çalışmalarının tarihçesine baktığımızda, ilk çalışmaların Hüseyin Saadettin Arel, Suphi Ezgi ve Rauf Yekta üçlüsünce başlatıldığını görürüz. Bunlardan özellikle Arel'in kullandığı bazı terimler bugüne kadar yaşamakla birlikte, bu ilk çalışmalar çok sınırlı kalmıştır.

     Cumhuriyet döneminde müzik terimlerinin Türkçeleştirilmesi konusunda daha kapsamlı ve sistematik çalışmalarda Mahmut Ragıp Gazimihal ile Ahmed Adnan Saygun'un imzalarını görmekteyiz. Özellikle de Saygun'un sabırlı ve titiz çalışması ile ortaya konulan müzik terimleri 1954 yılında "Türk Dil Kurumu"na (TDK) sunulmuş, tek terim dışında, tümüyle benimsenerek Türk Dil Kurumu'nca yayınlanmıştır.

     Türkçe müzik terimleri ve dil çalışmalarına daha sonra katılan Gültekin Oransay da büyük ölçüde bu terimlerden yararlanmıştır. Ancak konuya daha akademik ve sistematik olarak yaklaşan Prof. Dr. Gültekin Oransay'ın çalışmaları çok daha etkin ve geniş kapsamlı olmuştur.

     İşte büyük Usta'nın çalışmalarına borçlu olduğumuz ve bugün de severek kullandığımız Türkçe terimlerden bazıları: Akompanye yerine "eşlik", kadans yerine "durgu", surdin yerine "kısmaç", düole yerine "ikileme", triole yerine "üçleme", armonikler yerine "doğuşkanlar", interpret yerine "yorum", period yerine "dönem", tuş yerine "elçin", pedal yerine "ayakçın", porte yerine "dizek", developman yerine "gelişim", falset yerine "bas sesi", suje yerine "konu", müzikoloji yerine "müzikbilim", oktavını almak yerine "katlamak" ve unison yerine "sesdeş"!

     Arel, İlerici ve Oransay tarafından "Düzüm" olarak kullanılan ritim karşılığında Saygun "tartı" terimini; durak, güçlü ve alt güçlü olarak kullanılmakta olan terimlerin yerine de "eksen", "çeken" ve "altçeken" terimlerini kullanmaktadır.

     Terminoloji konusunda eleştirel bir anlayışa sahip olan Usta; Arel, Gazimihal ve Oransay'ın aynı konudaki çalışmalarını eleştirmektedir. Ancak biz yine de bu konuda çok daha geniş boyutlu yayın yapan Gültekin Oransay'ın, Saygun'un çalışmalarından önemli ölçüde yararlanmakla birlikte, bu konuda daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. Türkçe müzik terminolojisi oluşturma çalışmalarına katkı sağlayanların ne kadar sınırlı sayıda olduğu düşünülürse, Saygun'un terminoloji araştırmalarının önemi, daha iyi anlaşılır sanırım. Hele günümüzde, büyük çabalar sonucu Türkçeleştirilmiş terimleri bile kullanmaktan aciz müzik aydınlarının (!) çoğunluğu oluşturduğunu düşünürsek ve "Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü" dışında, Türkçe müzik terimlerinin hemen hiçbir müzik kurumunda bilinçle ve severek kullanılmadığı da gözönünde tutulursa, Saygun'un bu yöndeki çalışmalarına daha büyük saygı göstermek gerekir. O, gerçek bir müzik aydını olarak, bu alanda da ilerici ve öncü bir anlayışı benimsemiş ve gereğini yerine getirmekten de kaçınmamıştır.

     Sonuç: Besteciliğinde olduğu gibi, araştırmacılığında da çok üretken ve verimli olan büyük Usta, bu alandaki çalışmaları ile hem önemli bir boşluğu doldurmuş, hem de musikimizin araştırılmasına ilişkin çalışmalara ışık tutmuştur.

     Konservatuvarlarda "Müzikoloji" bölümlerinin açılmasını desteklemesi ise, O'nun müzik araştırmacılığına verdiği önemin bir başka göstergesidir.

     80. doğum yıldönümü dolayısıyla düzenlenen bu seminerde O'nun hakkında söz söylemekten onur duyduğumu bildirir, İzmir'li büyük Usta'nın önünde saygıyla eğilirim.
     ______________________________________________________________
     (1) Gedikli, Necati: Karadeniz Bölgesi Halk Musikisi Çalışmalarına Toplu Bir Bakış, II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt: III, sayfa: 149-161 (K. ve T. Bakanlığı MİFAD Yayınları; Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi, Ankara 1983)
     _____________________________________________________________
     Seminerin yapıldığı tarihte Sayın Necati Gedikli "Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü" görevini yürütmekteydi ve ünvanı Doç. Dr. idi.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5762683
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1447

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.