Selahattin Duman - Yerli Sanatçıyı Kurda Kuşa Yem Etmeyelim

Selahattin Duman

     Eğer sığırları bilirkişi yapıp “Klasik Batı Müziği” tartışması yapacaksak bu iş baştan kopmuş sayılır... Ben bu ülkenin sanatçısını tutup da Beethoven’lerin, Mozart’ların sofrasına atmam arkadaş...

     Rahmetli Atatürkümüz alaturka şarkı, türkü severdi... Özellikle de Türk Sanat Müziği’nin hicaz makamından hazzederdi...

     Ayrıca kıvrak, yürek buran Rumeli türkülerini dinlemekten de hoşlanırdı...

     Hatta arada bir adrenalini yükseldiğinde, zeybek oynamışlığı da vardır...

     Lakin nereden estiyse tuttu Türkiye Radyoları’nda Türkçe şarkı, türkü çalınmasını yasakladı...

     ***

     “O zamanın radyosu şarkı çalsa ne olur çalmasa ne olur?” demeyin...

     Genç Cumhuriyet, Avrupa Yayın Birliği’nin on kurucu üyesi arasında... Cumhuriyet eliyle kurulmuş Ankara ve İstanbul Radyoları da en güçlü istasyonlara sahip...

     Programını dinletmede, bizim radyolar BBC ile birlikte Avrupa’nın ilk beşine giriyor...

     Zamanla özellikle de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra diğer Avrupa ülkeleri radyoculuğa kuvvet verdi...

     Ferhat Güzel yaşı genç olduğundan o günlerin radyoculuğuna yetişemedi... Yoksa o söyler... Hollandalı, İsviçreli mecburen dinlerdi...

     Klasik Dinleti

     Ben geçmişin anılarında Atatürkümüz’ün klasik müzik merakına dair bir kayıt görmedim...

     Ancak çok sesli müziğin modern hayatın önemli figürlerinden biri olduğunu fark etmiş...

     İsmet Paşamız ise kulakları ağır işitmesine rağmen klasik batı müziğine meraklıydı...

     Yemen’de zabitken, bir baskında İngiliz subaylarının terk ettiği çadıra dalmış... Bir gramofon ile çok sayıda klasik plağı ganimet olarak almış...

     Başlamış sabah akşam onları dinlemeye... Klasik müzik eserlerini hem sevmiş hem de tekmilini ezberine almış...

     İşte bu ikili kafa kafaya verdiler...

     Ahaliyi “Klasik Batı Müziğine” alıştırmak için radyolarda Türkçe şarkı ve türkü söylenmesini yasakladılar...

     Aklımda kaldığı kadarıyla 1934 yılına kadar da bu yasak sürdü... Faydası ne oldu derseniz, orası tartışılır...

     ***

     Sabah akşam radyodan dinletilen Klasik Batı Müziği’ni çoğunluğa sevdiremedik... Sevdiremediğimiz gibi düşman ettik...

     Siz bakmayın “cemiyet hayatının saygın üyeleri” arasında adı geçenlerin arada bir “şirket etkinliği” kapsamındaki klasik müzik konserlerine takılmasına...

     Dinlermiş gibi yapıyorlar...

     Kadınlar iyi kötü, birbirlerinin çantasını, ayakkabısını, elbisesini inceleyip vakit geçiriyor... Kimler estetik olmuş? Onu keşfetmeye çalışarak oyalanıyor...

     Erkek için tam zulüm...

     Bu konserler sırasında uyumamak için mücadele ediyorlar...

     Teşvik Şart...

     Ben şahsen ahalinin bu kadar zorlanmasına taraftar değilim...

     İlle de “Klasik Batı Müziği” konserlerine geniş katılım istiyorsak bazı kolaylıklar getirmek lazım...

     Konsere mecburen katılan cemaatin rahatlayabileceği bazı supaplar olmalı...

     Kültür Bakanlığı yapan hükümet adamı olsam Klasik Batı Müziği konserlerinde kabak ve ayçiçeği çitlenmesini serbest bırakırım...

     Hiç değilse mal mülk sahibi koca koca adamları uyku ile boğuşturmam...

     Toplumun böyle bir ek yeri varken bilim dünyasından gelen haberler sinir bozuyor...

     Özellikle de hayvancılık bilimi ile uğraşanların çabaları gayret kırıcı oluyor...

     Erzurum Ziraat Fakültesi’ne bağlı Zooteknik Bölümü hocaları yine yapacağını yaptı...

     “Sığırcılık İşletmesi” adına yapılan bir araştırmanın sonuçlarını ilan ederek toplumun seçkinlerine “Sığırlar kadar olamadınız...” mesajını verdi...

     ***

     Yaptıkları araştırma da şu...

     Yüz adet sığır seçmişler... Bunlara ağıllarında sabah akşam klasik müzik dinletmişler... (Beş on gün önce benzer mealde bir yazı yazmıştım... Bu deney başka...)

     Beethoven, Mozart, Vanessa’dan seçilme klasik müzik eserlerini dinleyen sığırlarda verim artmış...

     Hayvanlar ağılda daha sakin duruyorlarmış... Çayırdan döndüklerinde ağıla girmek için can atıyorlarmış... Sağılırken süt verme sürelerini daha da kısaltmışlar...

     Sıkılmasalar “Elimizin altında Johann Sebastian Bach’tan istek yapan sığırlar bile var...” diyecekler..

     Aykırı Gitmek...

     Ben bu tür açıklamalar altında Atatürk eleştirisi görür gibi oluyorum...

     Bir yandan sığırlara methiye düzüp, insan oğluna “Onlar kadar olamadınız...” mesajı veriyorlar...

     Diğer taraftan da “Radyolardaki yasağa” gönderme yapıyorlar...

     Demeye getirdikleri şeyi şöyle anlıyorum...

     Radyolarda şarkıyı, türküyü yasaklatıp insanlara zorla klasik müzik dinleteceğinize keşke sığırlara kuvvet verseydiniz...

     Şimdiye kadar ciddi anlamda bir “klasik batı müziği tabanı...” oluşmuştu... İnsan evladı da boşuna eziyet görmezdi...

     İtirazım var...

     Bir kere bu tür haber ve onlara konu olan araştırmalar hayra alamet değil... İnsanları kompleks sahibi yapmaktan başka işe yaramıyor...

     Diğer taraftan müzikle iştigal eden onlarca şarkıcıya, türkücüye ille de popçuya güvensizlik duygusu veriyor...

     ***

     Sen ikide bir “Sığırlar Beethoven’dan, Mozart’tan başkasını dinlemiyor...” haberleri yaparsan bu memleketin popçusu Eurovision’a hangi motivasyonla gitsin?

     Adamlar “Ya sığırlar beğenmezse?” kuşkusuyla albüm çıkaramaz hale gelmez mi? O zaman da sanat damarlarımızdan biri kesilmez mi?

     Bindiğimiz dalı kesmeyelim...

     Önemli Bir Not:

     Beethoven, Mozart dinleyen yüz sığırdan kırkının Holstein cinsi, geri kalanının da Brown cinsi olduğu tarafımdan tespit edilmiştir...

     Sığırların tamamı ithal olduğundan batı kültürünün müziğine yatkın olmaları normaldir...

     Aynı araştırmanın yerli cins sığırlar üzerinde tekrarını talep ediyorum... Ayrıca Erzurum’un Mor Koyunu ile Dağlıç koyunlarının da jüriye katılması yerinde olur...

     Selahattin Duman
     Gazete Vatan / 09.12.2007, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5788962
Online Ziyaretçi Sayısı:20
Bugünlük Ziyaret :742

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.