Doğan Hızlan - Bu da Benim Mahalle Baskım

Hızlan, Doğan

     Ertuğrul Özkök’ün “Havuz Problemi” başlıklı Pazar Yazısı’nı (Pazar, 23 Eylül 2007) okumuşsunuzdur.

     ''Türk Hava Yolları''nın hizmetini ve ikramını övdükten sonra –ki bunlara ben de katılıyorum– sözü çalınan müziğe getiriyor:

     “Kalkışta ve inişte insanlara zorla dinletilen o öldürücü ağır Türk müziği.

     İnsan sırf o işkenceye katlanmamak için somon ızgara yemekten bile vazgeçebilir.”

     Gazetede bizim odalarımız aynı kattadır. Yani aynı mahalledeyiz. Eskiden evlerimiz de aynı mahalledeydi. Burada bir mahalle baskısından söz edilebilir mi?

     Pazar günü başta Hasan Saltık olmak üzere birçok müzikçi dostum, okurum bana telefon ettiler, e–posta gönderdiler. Üzülmüşler.

     Klasik bir açıklamayla başlamalıyım yazıma.

     Bu sözler maksadını aşmış. Hiç anlayamadığım söz de budur, kimse kalkıp da senin maksadın neydi diye sormuyor?

     * * *

     Şimdi yazıya ilk itirazım şu:

     THY’de çalınan hangi Türk müziği? Benim sevdiğim, bildiğim, çaldığım, dinlediğim Türk müziği değil. Gerçi benim dinlediğim müziği Ertuğrul Özkök’ün seveceğini sanmıyorum.

     Ben uçaktaki müzikte iki saza ağırlık verildiğini biliyorum. Ney ve klarnet. Ayrıca belli bir saz eseri, popüler bir şarkının sazlı icrası çalınmıyor.

     Çalınan bir tür aranjman ki, gerçekten Türk müziğini arabesk düzeyine indiriyor.

     Türk müziğindeki aranjmanlardan, onu özgün sesinden uzaklaştıran çalışmalardan hiç hoşlanmam. Ne yazık ki birçok müzikçi bunu yapıyor. Oysa bir saz eseri çalınsa, onu da ustalar icra etse, her türlü müziği seven Ertuğrul Özkök’ün bu kadar keskin eleştirisine hedef olacağını sanmıyorum.

     Yanlış anlamayın, O, Türk müziğini çok sever, dinler gibi bir iddiayla O'nu savunmuyorum. Ney konusunda bazı düşüncelerimi ileteceğim.

     Ney benim çok sevdiğim, çok dinlediğim bir saz. Çok usta neyzenlerimiz var. Özellikle genç kuşak arasında da ilgi gören bir enstrüman.

     Ancak bizim radyolarımız, televizyonlarımız, bu sazı dünyeviden uhreviye yapılacak yolculuğun refakat sazı gibi sundular.

     İftar saatinde, sadece ney çalındı. Başka günlerde bu sazın sesi pek duyulmadı. Uçaklarda insanı biraz daha neşeli bir müzik karşılamalı, insanın içini açan, bu dünyaya bağlayan. O anlayışı savunuyorum.

     * * *

     İyisi çalınmayacaksa Türk müziğinde israrcı olmak anlamsız bence de.

     Doğan Hızlan / Hürriyet - 25 Eylül 2007, Salı




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5804962
Online Ziyaretçi Sayısı:37
Bugünlük Ziyaret :1142

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.