30.01.2014 / Mahiye Morgül - Akademi Sanat Özel Eğitim Şirketinin Sponsorları Kimler?


    
“Kamucu Cumhuriyet”imizin kültür sanat kurumları kapanma aşamasındayken ve eğitim, kültür ve sanat hizmetlerinin piyasaya devredilmesi için yasal hazırlıklar yapılırken, tehlikenin farkında olanlar Ankara’da bir şeyler yapmaya çalışıyor.

     Bu tehlikeyi çok yıllar öncesinden görüp yazanlardan biriyim.


     Müzik eğitiminin piyasaya devredilmesi, okullardan müzik dersinin, fakültelerden de müzik öğretmeni yetiştirmenin kaldırılması demekti. Sıra size geliyor ey ahali diye çığlıklar atıyordum. “Gazi Müzik Bölümü” öğrencilerini ve öğretmenlerini hemen yanıbaşlarındaki “Talim ve Terbiye Kurulu”nun önünde çalgılı zincir oluşturmaya davet ediyordum.


     Mücadelenin akademik merkezlerden yükselmesini boşuna bekledim durdum, olmadı. Çok değerli hizmetler vermiş bu camianın önde gelen bir ismi, emekli olmuş ve “Ankara Akademi Sanat” diye bir yer açmıştı. Bunu bana dersanenin reklamı olsun diye söylemiş olduğunu düşündüm ve kendisine “Sokakta Akademi Olmaz, adını yanlış koydunuz, sınavla öğrenci almayan yerdir orası” demiştim.


     Ankara sokaklarında “Hukuk Akademi” adıyla bile dersane var, hukuk da sokakta öğretiliyorsa, bu eğitim eğitim değildir, adına akademi demek onu akademi yapmaz. Akademi sokağa indiyse sistem çöktü demektir.


     Biliyordum ki müzik-sanat piyasası kurulacak ülkemizde, gerçekten sanat eğitimi veren konservatuarlar ve müzik okulları bu yüzden kapanacak...


     http://www.ankaraakademisanat.com


     Lütfen bu dersanenin internet sitesine giriniz ve sponsorlarına dikkatle bakınız. “AB” destekli, “Ulusal Ajans” gibi başbakanlığa bağlı çok özel dış bağlantılı bir yerden destekli, böyle bir dersane, ya da özel sanat okulunun öğretmenleri ve kurucuları, yapacağınız panele dinleyici gelebilirler mi, yeni yasayı protesto edebilirler mi?...


     Bu okulun kurucuları arasında olan bir eski tüfek (tabirimi hoş görün) bugün ne kadar samimi olarak “Kültür Bakanlığı”nın kapatılmasına direnebilir?


     Gerçekçi olalım. Sanat kurumları kapandığında bundan kimin karı olacak ona bakalım. Bu durumdaki bir kişi elbette “Mesleki Yeterlilik Kurumu” adını duymazlıktan gelir, “önünde çalgılarımızı çalarak protesto yapalım” dediğimde yüzüme boş boş bakar elbette. Bu insan elbette sertifikalı sanat kursları yasasına direnç gösteremez. “İngiliz Kraliyet Akademisi”nden patentli yabancı şirketlerin sanat dünyamızda cirit atmalarına ise hiç direnemez... Hatta pastayı paylaşma noktasında ortaklığa bile gidebilirler.


     Panel hazırlığı yanlış yerde enerji tüketimidir, müzik öğretmenini işsiz bırakan bir süreçte panel yapmanın hafifliğine güler müzik öğretmenleri. Panellerden bıktı insanlar, doğru yerde doğru hareket bekliyorlar.


     Farkındalık, düşmanın maskesini düşürmeyle başlar, o zaman hareket eder insanlar, “MYK” önünde sertifikalı sanat öğretimini protesto yapılmalı, sertifika asla bilgi ve becerinin belgesi değildir, katılım belgesidir, adam kandırmaktır.


     Devlet okullarından yetişmiş en değerli kadrolarla özelleştirmeye geçiyoruz, peki o özel okullar aynı kadroları bir daha yetiştirebilecek mi, asla... İşte sorun bunu görüp ona göre tutum alabilmekte.


     Kavaklıdere’de diplomaları kaldırıp sertifika dağıtan o kurumun önünde artık hiç bir geçerliği kalmayan diplomalarımızı yakma eylemi yapmaya davet ediyorum hepinizi.


     Şimdi gelelim bugün bakanlar kurulunda onaylanan dersaneler yasa taslağına... İşte müzik ve tiyatro okullarının kapatılması bu süreç ile bağlantılıdır; devlet okulları kapanırken piyasa okulları yeşertiliyor. Taslakta diyor ki, “Çocuklar 12 yaşından sonra saz gitar diksiyon gibi kurslara gidemeyecek”...


     Okulda da müzik dersi yoksa ne yapacak, soruyorsunuz. 
Piyasadan eğitim şirketlerinden alınmış sertifikalar, “kur” (modül) sistem geliyor, yabancı itibarlı sertifikalar havada uçuşacak, şimdiden var olanları biliyoruz. Yabancı sanat piyasası kazandırılacak. Şimdi bir süre kendisi için çalışan yerli piyasanın müzik akademileri (!), yakında yabancı “itibarlı patent” alacak ve onlara kazandıracak. “Ulusal Ajans” ve “AB” varsa işin içinde aksi düşünülemez. Görevleri kamu hizmetlerinin piyasaya devredilmesidir, AKP iktidarının asli görevi de bu yasaları geçirmektir.


     “Türkiye Sanat Kurumu” diye getirilen de sanat piyasasının moderatörlüğünü yapacak bir kurumdur; sertifika ve akreditasyon kriterlerini koyacak, “MYK”ya bağlı çalışacak, çalışma izin belgelerini falan verecek.


     Şu sıralar hükümet bir kavga tutturmuş gidiyor, onun da ipleri küresel merkezdendir. Bu kavganın gürültüsü sırasında sanat ve eğitim hizmetleri piyasaya devrediliyor. Hep böyle olmuştur, bir yere baktırılıyoruz, elimizde kamu hizmeti ne kalmışsa hokus pokus yok oluveriyor.


     Halka gerçeği anlatmaktan başka çare yoktur. Küresel piyasa canavarı sanatı ve sanat eğitimini birlikte yutuyor, bizi de oyalamak için başka yere baktırıyor. Ankara’da panelden geçilmiyor. Bu paneller de oyalamak için. Önder sandığımız pek çok insan kendi kitlesine “miş” gibi yapıyor, maalesef bu da bir gerçek. Çarıklı erkana düşüyor bu iş, görünen o.


     http://www.sanatsalhaber.com sitesinden alınmıştır / Mahiye Morgül -
30.01.2014, Perşembe




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5774140
Online Ziyaretçi Sayısı:46
Bugünlük Ziyaret :505

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.