Ertuğrul Özkök - Havuz Problemi

Ertuğrul Özkök

     Size Cem Yılmaz parodilerinde rastlamayacağınız bir havuz problemi sormak istiyorum.

     Çok büyük bir havayolu şirketinin Avrupa’dan ABD’ye uçan A–330 uçağındasınız.

     Yemek servisi açılıyor.

     Servis, business class’ın en arka sırasından başlıyor.

     Siz business class’ın önden üçüncü sırasında 10–A numaralı koltukta oturuyorsunuz.

     Mönüde ana yemek olarak üç seçim hakkınız var.

     Gulaş et, mantarlı makarna ve ızgara somon balığı.

     Uçak, her seferinde bu üç yemekten belli miktarda yüklüyor.

     ***

     Soru şu:

     Diyelim ki somon ızgara yiyeceksiniz.

     Arkadan başlayan servis size gelinceye kadar, somon ızgara tabağından size de kalması şansı yüzde kaçtır?

     Cevap şıkları şunlar:

     a) Bu ciddi bir havayolu şirketidir. İhtimal yüzde 100.

     b) Yüzde 70.

     c) Yüzde 50’nin altında.

     d) Size kesinlikle kalmaz.

     Havuz probleminin cevabını yazının sonunda vereceğim.

     Bu sorunun muhatabı benim.

     Bir hafta arayla Atlantik aşırı iki seyahat yaptım.

     Biri Türk Hava Yolları ile.

     Ötekinin adını vermiyorum, çünkü biraz eleştireceğim.

     Belki sadece benim başıma gelmiştir diye genelleme yapmak istemiyorum.

     Şunu belirteyim:

     Uçuşların her ikisi de Amerika Birleşik Devletleri’neydi.

     Her iki uçak da A–330 tipiydi.

     Türk Hava Yolları ile New York’a uçtum. Ötekiyle de Washington’a.

     Biri Türkiye’nin havayolu şirketiydi.

     Öteki ise dünyanın en güçlü ülkelerinden birininki.

     Her ikisi de business class’tı.

     Aradaki farklar şöyleydi:

     Türk Hava Yolları, catering işini Viyana’da büyük başarılara imza atan Atilla Doğudan’la ortaklaşa kurduğu bir şirkete verdi.

     Başlarda Doğudan’ın ne yapmak istediğini tam anlayamamıştım.

     Ama son seyahatim için şunu söyleyebilirim:

     THY bize tam anlamıyla “first class” hizmeti verdi.

     Yemek için seçim hakkı kesinlikle çok daha fazlaydı.

     Yemeklerin sunumu için seçilen tabaklar çok iyiydi.

     İnsana “nouvelle cuisine” estetiği ile yemek yediği duygusunu veriyordu.

     Yemeğin başında, bir görevli, şef kıyafetiyle mükemmel kanepeler dağıtıyordu.

     Burada yediğim somon füme gerçekten çok lezzetliydi.

     Sonuç:

     Atlantik aşırı business class uçmak için kesinlikle THY’yi tercih ederdim.

     Atilla Doğudan, sonunda Viyana’daki kalitesini THY’ye taşımayı başarmış.

     Kendimi güzel bir restoranda yemek yemiş gibi hissettim.

     Boneli, beyaz önlüklü şefin yarattığı restoran efekti de gerçekten güzeldi.

     ***

     Gelelim öteki havayoluyla ilgili havuz probleminin cevabına.

     Doğru cevap “d” şıkkıydı.

     Geriden başlayan servis bizim sıraya geldiğinde, ne bana ne de yanımdaki kadına somon ızgara kalmıştı.

     Çözüm ne?

     a) Business’te arka sıralarda oturacaksınız.

     b) Somon ızgara yemeyeceksiniz.

     c) Türk Hava Yolları ile uçacaksınız.

     Ama “c” şıkkını, yani THY’yi seçiyorsanız dikkat, orada da çok ciddi bir sorun var.

     Kalkışta ve inişte insanlara zorla dinletilen o öldürücü ağır Türk müziği.

     İnsan sırf o işkenceye katlanmamak için somon ızgara yemekten bile vazgeçebilir.

     23 Eylül 2007, Pazar / Hürriyet




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5793141
Online Ziyaretçi Sayısı:25
Bugünlük Ziyaret :651

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.