01.10.1965 / Jacques Feschotte'dan Derleyen Oğuz Öngürer - Albert Schweitzer ve Müzik

Schweitzer, Albert    


     Müzikçi, din bilgini ve doktor... Aslında Albert Schweitzer herşeyden önce ahlakçıdır. Çağımızın en büyük ahlakçısı ve gelmiş geçmiş en büyük ahlakçılardan biri. O’nun değişik yönlerdeki bütün çalışmaları ister bilimsel, ister estetik olsun, hep ahlaki görüşlerinin gelişimidir. Tıpkı Bach gibi, Schweitzer için de: “Müzik dili, tanrının dilidir.” Tıp mesleğine geçişi sırf Afrika’daki hastaların yardımına koşmak isteğinden doğmuştur. Kendi deyimiyle “Yaşama sevgisi” ilkesine dayanan ahlak görüşü, O’nu dünyayı kucaklayan faaliyetlere yöneltmiştir. Yirmi yaşında genç bir filozofken benimsediği bu ilkeye ömrü boyunca bağlı kalmıştır.


     Schweitzer, müziği iyilik yolunda güçlü bir araç gibi benimser. Müzik, O’na üç yönde çalışma imkanı sağlamıştır: Yorumcu, yapıcı ve güzellik araştırıcısı olarak..


     Babasının rahip olarak bulunduğu Gunsbach’da çevrenin müziği ve çiftçilerin şarkılarını dinlerken, özellikle org aracılığıyla iyilik taşan esrarlı bir dünyanın enginlikleri önünde açılıyordu. Daha sonra Mulhouse’da Eugene Munch yönetiminde org öğrenimiyle birlikte, genel müzik çalışmalarını da parlak bir şekilde tamamladı. Böylece Strasbourg’da din bilim ve felsefe doktorasını elde ederken, aynı zamanda org çalmada gerçek bir usta olarak tanınmış ve Bach müziği üzerine yazıları ile ünü sınırları aşmıştır. Çalış tarzında eserleri yoğun bir heyecanla kavrayışı kadar, orga egemen oluşu da hayranlık yaratıyordu. O’nun konser hazırlığı, felsefi bir konu etrafındaki fikir ve metinleri sabırla inceleyişini andırıyordu. Bu derinliğine incelemeler, O’nun aydınlık ve doyurucu yorumlamalarının anahtarıydı. Tıpkı Casals, Cortot veya Enesco gibi, Schweitzer’de “Sırf Virtüozluk” fikrine değer vermez ve bir eserin özünü dış gösteriler uğruna harcıyan çok süratli çalma cambazlıklarını yererdi. Konser gezilerine uzun süredir son verdiği halde dostlarının armağan ettiği bir pedallı orgda çalışmalarına Lambarane’de de devam etmiştir. Bir baba sevgisiyle bağlı olduğu Gunsbach’daki orglarını Avrupa’ya her gelişinde bir kere daha görmek O’nun için bir sevinç kaynağıydı. Zira org çalmak Schweitzer’i sevdiği aleti daha yakından inceleyip, mekanizmasını öğrenmeye ve bizzat org yapımına yöneltmişti. 1906’da “Breitkopf ve Hartel Basımevi”nde “Almanya ve Fransa’da Org Müziği ve Org Yapımı” adı altında bir inceleme yayınlamış, 1909’da ise “Viyana Müzik Kongresi”ne org yapımı ile ilgili bir çalışma sunmuştur. Birçok orgun onarılması işini üstüne almış, “Gunsbach Kilisesi”nin orgunu da kendi yapmıştır. Bu orgdan söz açarken gülerek, gururla “Benim Arap atım” derdi. Bach’ın tek keman için yazılmış eserlerinin çalınması için herhalde gerekli olan iğri yayla ilgili ünlü bir incelemesi de vardır.


     Üç yönlü müzik çalışmalarının sonuncusu olarak Schweitzer metin yorumcusu ve güzellik araştırıcısı olarak da uzun süreden beri yaygın bir üne sahiptir. Bu ünü özellikle “Bach-Ozan ve Müzikçi” isimli klasik bir şaheser sayılan eserine borçludur. Dünyaca tanınan ve yirmi dile çevrilen bu büyük esere önceleri ilahilerden alınan sözlerle Bach’ın koro eserlerini yorumlamak amacıyla başlamış ise de Schweitzer’i öylesine sarmıştı ki beş senelik ateşli bir çalışmadan sonra bütün “Bach Müziği”ni gerçek ışığı ve canlılığı ile tanıtan dev bir eser olup çıkmıştır. Denebilir ki Bach’ın eser ve dehasının modern kavranışı gerçek bir estetik anlayışı ile bu eserde dile gelmiştir. Bach sanatının eşsiz bütünlüğü ve sembolik evreni bu eserde tam bir aydınlığa kavuşmuştur. Schweitzer’in bu eseri beş kısımdır:


     1) Bach’a kadar Almanya’da Kutsal Müzik,
     2) Bach’ın Hayatı ve Karakteri,
     3) Eserlerin İncelenişi
(doğuşu ve gerçeklenişleri),
     4) Bach Müziğinde Sembol(ler),
     5) Bach Eserlerinin Çalınışı.


     İlk kısım Bach’dan evvelki ve Bach zamanındaki koro tarihinin üstadane bir derlenişidir. İkinci kısım Bach’ı hayatı, ailesi ve karakteri yönünden ele alıp inceler. “Bach için müzik herşeyden önce Tanrıyı kutlayacak en kudretli araçtır. En ulu eserleri bu ateşli mistik inançtan doğmuştur.” Üçüncü kısımda Schweitzer bütün Bach eserlerini eksiksiz bir incelemeden geçirir ve özellikle onlarda hiç eksik olmayan sembolizm ve anlatım gücü üstünde durur. Böylece son kısım da kendiliğinden hazırlanmış olur. Bu kısımda Schweitzer, Bach’ın sembol anlayışını genelleştirilmiş bir anlamda açıklar ve sanatın bütünlüğü fikrine ulaşarak şöyle der: “Sanat için sanat sadece soyut bir anlayıştır, sanat fikir yoğunlaşmalarının iletilmesidir.” Böylece Baudelaire’in “Correspondances-Uygunluklar” isimli şiirindeki tezle birleşir. Bu görüşler Schweitzer’in yalnız estetik değil, ahlaki düşünce sistemine de girer. Açıklamalarına seçilmiş temler üstünde durarak devam eder. Eserin beşinci ve sonuncu bölümü “Bach eserlerini uygulama şekli”ne ayrılmıştır. Burada yazar kendi denemelerinin ışığında büyük önem taşıyan teknik görüş ve tavsiyelerini belirtir. Gene de kitap, Gevaert’in şu sözü ile son bulur. “Tek bir şeyden kaçınılamaz: Duygulu ruhları heyecanlandırmak.”


     Bu eseri Schweitzer’i yalnız Avrupa ve iki Amerikan kıtalarında değil, Asya ve Afrika’da da tanıtmıştır. Tokyo’da bu eserin çevirisinden sonra bir “Bach Topluluğu” kurulmuş ve şeref başkanlığı Schweitzer’e sunulmuştur.


     1912-1914 arasında Schweitzer, “Bach’ın Org Eserleri”nin eksiksiz bir yayımı işine girişmişti. Fakat çok çeşitli büyük faaliyetleri yayımı tamamlamasına fırsat vermedi. Bu işi dostu Edouard Nies-Berger tamamladı. Değişik devirlerde Strasbourg’daki Silbermann yapısı ve Gunsbach’daki kendi yapısı orglarla Bach’ın, Mendelssohn, Franck ve Widor’un eserlerini plağa doldurdu. Bu plaklar, çalıştaki eşsiz güzelliği tamamen yansıtamamakla beraber, heyecanlandırıcı ve değerli belgeler olarak tanınır.


     Schweitzer her zaman yorulmak bilmez bir merak ve ilgiye sahipti. Harikulade zihni gençliği O’nu yeni eserlere karşı ilgili ve uyanık tutmuş ve anlam yönünden zengin bulduğu eserleri desteklemiştir. Arthur Honegger’in dramatik şaheseri olan 5. Senfoninin Charles Münch yönetiminde ilk çaldırılışından sonra bestecinin Schweitzer tarafından kutlanış anını görenler o anın heyecanını hala yaşarlar. Eserlerinin ilk çalınışında bulunduğu genç bestecileri bizzat kutlamaktan hoşlanırdı. Sade müziğin değil, çağımızın her alandaki değerli simaları -Honegger, Bruno Walter, Enesco, Casals, Cartot’lar- müzikçi, din bilimci, filozof ve doktor olarak kendinden şükranla bahsettikleri zaman müzik çağrısını ahlaki çağrısı ile kaynaştırmayı her zaman bildiğini ve gösterdiğini belirtirler.


     (Müziklopedi) Not: Jacques Feschotte’dan Oğuz Öngürer tarafından derlenmiştir.


     “Ankara Türk Filarmoni Derneği”nin yayın organı olan “Ankara Filarmoni Aylık Müzik Dergisi”nden alınmıştır. / Ekim 1965, Yıl: 2, Sayı: 13, Sayfa: 11-13.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5782212
Online Ziyaretçi Sayısı:16
Bugünlük Ziyaret :896

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.