07.12.2014 / İsmet Özçelik - AKP Sanatçıları!


    
“AKP”de işler kötüye gidince “sanatçılardan yararlanma” planı devreye sokuldu. Yaklaşık iki yıldır bu konuda bir çalışma yürütülüyor. Bazı sanatçılar bizzat Erdoğan tarafından aranarak toplantılara davet ediyor.


     Planın pek başarılı olunduğu söylenemez. Toplantılara katılan sanatçılara (!) bakılınca da bunu görmek mümkün. Bazılarının ne sanatçısı olduğunu anlamak zor. Çünkü sanatçı değiller. Bu nedenle de gazetelerin sanat sayfalarında değil, magazin sayfalarında boy gösteriyorlar.


     Sanatlarıyla değil, neredeyse her ay değiştirdikleri “sevgilileri” ile gündemdeler.


     Cep Doldurma Çabası


     Bazıları da iktidara yakın durunca cebinin dolacağını düşünüyor. Bu nedenle “akil adam” olan da var, Erdoğan’la “düet” yapan da! “Ak Saray”a sığınıp kamu bankalarından reklam, “TRT”den bol paralı iş, “AKP”li belediyelerden sponsorluk kapma peşindeler.


     Eee kolay da değil hani. Üretmeden yaşamak, hem de lüks yaşamak zor. Hele bazıları gibi “Kıbrıs Martı Otel”de masrafı da çoksa..! İnsan kötü yola düşüyor işte..!


     “Kral’ın Soytarısı” Bile Değiller


     Hadi zordasın. “Ak Saray”a sığındın. Erdoğan’ın Berkin Elvan’ın ailesini yuhalattırmasına destek vermen şart mıydı? Halkın o konudaki tavrını bilmeyecek kadar da mı cahilsin? Yoksa bizim bilmediğimiz başka şeyler de mi var?


     Son günlerde “Ak Saray”da boy gösteren sanatçıları (!) “O kadar da lüks değilmiş” diyerek, halkın “Ak Saray”a tepkisini hafifletmeye çalışanları gördükçe nedense İlhan Selçuk’un “Dalkavuk ve Saray Soytarısı” yazısını yeniden hatırladım. Tekrar olacak ama olsun. Bazen tekrar da iyidir. Duymayanlara, görmeyenler, duyar, görür.


     Selçuk’un o güzel yazısı özetle şöyle:


     “Dalkavuk Doğu’nun ürünüdür, soytarı Batı’nın... Her ikisi de eski çağlardan beri kurumsallaşmıştır. Kralın soytarısı sarayda özel yeri olan bir kişiliktir. Tahtın yamacına konmuştur. Protokolün hem içindedir, hem dışında... Soytarı ‘evet efendimci’ değildir. Kimi zaman efendisini bile mizahın gergefinde iğneleme yetkilerini benliğinde duyabilir. Batı dünyasının hoşgörü kuyusundan çıkrıkla çekebildiği kadarınca yergilerini bağlı bulunduğu egemenin yüzüne karşı söyleyebilir.


     Soytarı, zanaatının koşullarında, kişilere ve olaylara yönelik yergileri gülmeceye dönüştürüp taşı gediğine koymasını bilen kişidir...


     Dalkavuk Doğu’ya özgüdür. Ne iğnesi vardır dalkavuğun ne yergisi ne de eleştirisi... Dalkavuğun görevi ya ‘evet efendim’ ya da ‘sepet efendim’le bağlanır.


     Soytarı balonları iğneler. Dalkavuk balonları şişirir... Soytarının zaman zaman efendisini uyardığı görülmüştür de dalkavuğun şişirdiği balonlara tutunarak yükselmek kimseye nasip olmamıştır.


     Hey gidi dalkavuk...


     Sana soytarı bile denemez, çünkü soytarılık senin için rütbe sayılır. Sen dalkavukluk için belini kırıp ikiye katlanırken, senin görüntüne bile katlanmak ne büyük acı..”


     Ne dersiniz? İlhan Selçuk haksız mı?


     Sanatçı Kim?


     Artık yeni bir döneme giriyoruz. “Sanatçı” algısının yeniden oluşturulması şart. Çocuklarımızın cep telefonu modeli gibi piyasaya sürülen sanatçıları (!) değil, Aşık Veysel’i, Fazıl Say’ı, ... tanıyacakları bir eğitime ihtiyaç var.


     Sadece bunun için bile bir “Milli Hükümet” şart.


     …………………………………………


     Aydınlık Gazetesi - 07.12.2014, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5805281
Online Ziyaretçi Sayısı:35
Bugünlük Ziyaret :1148

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.