03.12.2014 / Abdülkadir Elçioğlu (Aptülika) - Oyunun Kuralları İçinde Bir Uyumsuz: Morrisey

Morrisey    


     Son haftalarda konserler biraz durgunlaşmışken Aralık ayının gelişiyle yeniden bir canlanma söz konusu oldu diyebiliriz. Bu canlanmayı körükleyen isim ise hiç kuşkusuz Morrisey ve O’nun önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan İstanbul konseri... Bu beklenti sadece bize özel değil, şarkıcının son albümü “World Peace Is None of Your Business”da yer alan ilk liste parçasının “İstanbul” olması, konserin önemini dünya çapında arttırıyor.


     Alternatif rock müziğin hazırlanışına vesile olan İngiliz punk grubu “The Smiths”in vokalisti olarak ilk çıkışını yapan Morrisey, Avrupa turnesi kapsamında 7 Aralık 2014 Pazar akşamı İstanbul’a gelip “Volkswagen Arena”da konser verecek.


     Muhafazakarlığın hortladığı ve vahşi kapitalizmin dünyamıza oturduğu 80’lerin İngilteresinde ortaya çıkan punk akımıyla müzikal karşı çıkış başladığında eklektik muhalefetiyle bir o kadar da bu tarzın popüleri olan “Sex Pistols” öne çıkacaktı. Tarzın en has muhalefeti yer yer sol çizgiye “The Clash” ile otururken, bu iki grubun arasında “The Smith” de şiirsel ve romantik yanıyla yerini bulacaktı. Dönemin müzik sanayisinin içinde plak şirketleri ve endüstrileşen müzik ortamına bir tepki, karşı duruş içinde beliren punk, zaman içinde kendini feshedecek ya da müzik endüstrisinin kurallarına teslim olarak yolunu sürdürecekti. Bu da en sonunda gerçekleşti ve bu akımın öncülerinden olan bu üç grup noktayı koydular. Başlangıcında “The Clash” kadar politik olmasa da kurulu düzene karşı yanıyla bu sahnede yer alan “The Smiths”, zamanla içe dönük, bireyselciliğe dönecekti. Öyle ki grubun ilk başlarda sunduğu özgürlük arayışı sona doğru karşıtına dönüşüverecekti. Böylece de “The Smiths”, 1987 yılında son buldu.


     Oscar Wilde Hayranı Bir Fenomen


     Morrisey’i ilk olarak “The Smiths” grubuyla görmüştük. Bir punk grubu içinde hem şarkı sözleri hem de önde bulunan bir kişilik olmasına rağmen Morrisey’i punk ile özdeşleştiremeyiz bile. Aslına bakılırsa Morrisey ismi çoğu kez bir hüküm verme konusunda yanıltıcı bile olabilir. Morrisey ismi müzik aleminde bir karşı duruş olsa da bu O’nun oyunu kurallarına göre oynamadığını göstermez. O’nun her söylediği ortalığı sarsarken, çoğu zamanda şaşırtıcı bir etki yapabiliyor. Örneğin geçen üç ay içinde önemli müzik haberlerini taradığımızda neredeyse her haftaya iki söylemi olmuş ve ortalık birbirine girmiş. Müzikal kariyerine baktığımızda bunlardan çokça bulacağımız sözleri olan Morrisey müzik aleminin son dönemlerdeki en sofistike, en enteresan karakteridir de diyebiliriz.


     Eksantrik kişilik ve dikkatleri mütemadiyen üzerinde tutan Morrisey’i pop sahnesinin nabzını iyi tutuyor diyerek geçiştiremeyiz. O öncelikle şarkı sözlerinde, neredeyse şiir düzeyinde bir başarının temsilcisidir. İnsanların kaçınılmaz yalnızlığı, dışlanmışlık duygusu ve kalp kırıklıkları normal bir pop şarkı sözünden ziyade edebi hedeflerdedir. Ondaki bu tavrın ya da hassasiyetin en büyük etkeni gençlik yıllarından beri hayranı olduğu edebiyatçı Oscar Wilde’da gizlidir. Morrisey’in gençliği müzikal hedeflerden ziyade yazarlıkla hedefleniyordu ve tutkulu bir şekilde Oscar Wilde okuyordu. Bu tutkusu günümüzde de süren Morrisey’i belirleyen diğer yapı taşlarına bakarsak karşımıza üç öge daha çıkar: 60’larda kalmış iç dünyası, ABD’li öncü punk grubu “New York Dolls” ve asiliğin idolü James Dean’e duyulan hayranlık...


     “Ben Dostlarımı Yemem”


     Aykırı fikirleri, protest duruşu ile zaman zaman sansasyona varan açıklamalar da yapan Morrisey, 37 yıllık kariyerinde bir fenomene dönüşecekti. O’nu kimi zaman kraliçeye ve İngiliz muhafazakarlarına meydan okurken görürken kimi zaman da “Listelere girmek için siyah olmak gerekiyor” sözlerini etmesiyle tezat bir yerde bulabiliriz. Sıra dışı söylemleriyle ilgiyi üzerinde tutan Morrisey’in “Ben dostlarımı yemem” sözleriyle öne çıkan hayvan hakları savunuculuğu neredeyse hayatının merkezine oturur. Vejetaryen olan sanatçı, fok avcılığına yasal imkan verdiği için 2006’da Kanada’yı boykot etmek için turnesine Kanada’yı dahil etmemişti. Morrisey’in hatırlarda kalan bir protest tavrı da 1988 tarihli “Viva Hate” albümünde yer alan “Margaret on the Guillotine” şarkısında görülecekti. Şarkıda İngiltere’nin sağcı, muhafazakar başbakanı Margaret Thatcher’a öyle bir eleştiri getirecekti ki, bu yüzden hakkında soruşturma bile açılacaktı.


     Aşktan toplumsal olgulara pek çok konuda şarkılar yapan Morrisey, son albümü “World Peace Is None of Your Business”ın turnesi kapsamında 7 Aralık gecesi ülkemize gelip, İstanbul’da konser verecek. Bu albümde yer alan “Istanbul”un karmaşık ve kaotik sokaklarının duygusunu veren, cigar-box gitar ezgileri ve şehrin sokaklarından ses kayıtları içeren “Istanbul” şarkısını da konserde ilk kez İstanbullulara seslendirecek.


     Aydınlık Gazetesi - 03.12.2014, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767794
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :406

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.