01.05.1971 / Hüseyin Eliçin - Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Avrupa’da Konser Turnesine Çıkıyor


    
Bir memleketin uygarlık derecesi, en azından, müsbet bilimlerdeki seviyesi kadar, güzel sanatlarda da olan başarısı ile ölçülür. Gerçekten, hangi memleketi hatırınıza getirirseniz getirin, büyük fen adamlarının yanında, derhal sanatçıların, ediplerin, ressamların, müzikçilerin, şairlerin hayalleri belirir gözünüzün önünde. Hatta, bunun tersi de, yani önce büyük sanatçıların hatırlandığı da iddia olunabilir. Goethe ve Beethoven’siz bir Almanya; V. Hugo, Baudelaire’siz bir Fransa düşünmek mümkün müdür? Burada, Atatürk’ümüzün sanatçılar hakkındaki ünlü beyanını, herkes bildiği için, tekrarlamıyalım. Ancak, insanın yaratılışında, doğal olarak, güzel sanatlara karşı, daha fazla bir meyil olduğu, bugün artık, genel olarak kabullenilmiş bir gerçek olduğu da reddolunamaz. Doğa ve onun yarattığı insan hep güzeli sayıklıyor, her yer ve her şeyde güzeli aramıyor mu?

     Güzel sanatlarda elde edilen dereceler, uygarlık ölçüsü olduğu için, memleketler bu alandaki başarılarını gösterip, isbat etmek amacı ile, kültür mübadelesinde bulunuyorlar; sanat elçileri ve kurullarını, imkanlarına göre, bütün dünyada bile dolaştırıyorlar...

     Diğer bir çok alanlarda, orantılı olarak, geri bulunan memleketimiz, müzik alanında, özellikle tekil ve çoğul çalıcılık alanında pek geri değildir. Senfoni orkestramızın uzun yıllar önce kurulmuş bulunması ve daimi şekilde bir arada çalışma imkanı, ona bu alanda pek kıymetli bir değer olan “beraberlik” hassasını kazandırmıştır. Esasen, yabancılar tarafından kurulmuş olan kurumlarda, kısmen de yabancılar tarafından yetiştirilmiş, orkestra sanatçılarının kudreti hiç te orta düzeydeki bir batılı senfoni orkestrası sanatçısınınkinden aşağı değildir. Bu husus önceki turnelerde alınan müsbet kritiklerle perçinlenmiştir.

     Gıpta, iyi bir duygudur. Sen de O’nun gibi yapmak, O’nun gibi olmak istersin; dolayısile iyi ve güzele doğru bir iticiliği vardır.

     Kıskançlık ve haset ise, kötü bir duygudur. O’nun başarılı olmasını istemezsin. Herkesin ilerlemesine, yürümesine engel olamıyacağına göre kendini ye, hasedinle tüken!

     Ulusumuzu dışarıda şerefle temsil eden bu kurumumuza, bir kaç zamandır kıskanç tipler musallat oldu. Bunlar hakikatları ve kendi kişiliklerini saklıyarak iftiralarda bulunmak suretile, çok güzel ve faydalı bir harekete mani olmak istiyorlar. Örneğin, geçen yıllarda bu muzır manevralar muvaffak olmuş, tam De Gaul’ün memleketimizde bulunduğu sırada Paris’te konserler vermesi gereken, her şeyi hazırlanmış orkestranın hareketine büyük bir anlayışsızlıkla engel olunmuştur. Düşünün bir kere, De Gaul burada, orkestramız orada. Onlarca milyona yaptıramıyacağınız propagandayı bütün Fransız gazeteleri bedava yapacaktı. Şu kadar açık bir gerçek görülmedi ve adeta keyfi olarak hareket önlendi. Koskoca 100 kişilik orkestra sadece dörtyüzbin lira harcıyacaktı. O, cefakar sanat elçilerimiz, her zaman sırf sanatları uğrunda, kanunsal haklarının üçte birine bile razı olmuşlar, tıngır mıngır otobüslerde, 8-10 dolarla, yetimhanelerde sürünerek ödevlerini başarmışlardır.

     Bir şu sanat heyecanına, konserve ile canı çıkan şu memleket çocuklarına bakın, bir de şu köhne anlayışa!..

     Biz, 10 Mayıs 1971’de hareket edip 8 Haziran 1971’de dönecek olan sevgili ve değerli sanatçılarımıza, gene de konservelerinde afiyetler diler, sanat havariliklerinin başarısı için de selametle gidip gelmelerini bütün kalbimizle dileriz.

     “Türkiye Filarmoni Derneği”nin yayın organı olan “Ankara Filarmoni Aylık Müzik ve Fikir Dergisi”nden alınmıştır. - Mayıs 1971, Yıl: 7, Sayı: 58, Sayfa: 1-2.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5783258
Online Ziyaretçi Sayısı:22
Bugünlük Ziyaret :574

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.