Mahmut Topçu - Zeka, Yetenek ve Yaratıcılık


    
Zeka, yetenek ve yaratıcılığın bir ana babadan olduğunu söyleyebiliriz. Bu konudaki kuramlar daha çok testlere dayandırılıyor. Fakat testlerin de çok kesin sayılamayacağı biliniyor.

     Ancak, bizim örnek alarak inceleyebileceğimiz kişilerse üstün zeka ve yetenekteki kişiler, hatta dahi kişiler. Orta ve alt derecedekileri bilmek yine ancak araştırmayla olanaklı olabilir.

     Kanımca bu olgular arasında bir yakınlık var. Sözgelimi, bir türk dehası Atatürk. Siyasette ve yönetimde, birçok alanda dahi olduğu tartışmasız. Bununla birlikte, “Söylev”e baktığımızda, bir edebi başyapıt sayılıyor. Yani edebiyatta da dahi bir yetenekli. Ayrıca tüm bu yaratılarında, işlerinde yaratıcılık yok denebilir mi? Çoğu yeni buluş...

     Mozart, müzikte bir dahi. Acaba Mozart bilim adamı olsaydı, başarısız olabilir miydi? Zaten Mozart’ın notalarında güçlü bir matemetik zeka görüldüğü söyleniyor.

     Rönesans döneminde dahiler, tercih etmeleri nedeniyle birçok dalı bir arada başarıyorlar. Bunlara bakarak bu olgular arasında yakın bir ilişki olacağını düşünüyorum.

     Öğrenme psikoloğu, nöro-psikololog Howard Gardner, “Çoklu Zeka Teorisi”nde zeka içerisine, yetenek diyebileceğimiz güzel sanatlar kavramlarını da katmıştır. Böylece sanki zeka ile yeteneği birlikte ele almıştır. “Zihnin Çerçeveleri” yapıtında bir insanın en az yedi temel zeka alanları çeşitlemesinden oluşan geniş bir yetenekler yelpazesine sahip olduğunu öne sürmüştür. Böylece sadece matamatiksel-mantıksal ve dilde başarılı olanların değil, müzikte, sporda, dansta, iletişimde, doğada, resimde de kendini gösterenlerin ve kendini iyi tanıyanların da zeki olduğunu öne sürmüştür.

     Gardner’in tanımladığı zeka türleri şöyledir:

     Sözel-dilsel zeka

     Mantıksal-matamatiksel zeka

     Görsel-mekansal zeka

     Bedensel-kinestetik zeka

     Müziksel-ritmik zeka

     Kişisel-içsel zeka

     Kişilerarası-sosyal zeka

     Doğa-varoluşçu zeka

     Gardner zekayı, yeniden tanımlamıştır:

     “Zeka, değişen dünyada yaşamak ve değişimlere uyum sağlamak amacıyla her insanda kendine özgü bulunan yetenekler ve beceriler bütünüdür. İnsan zekası yaşamın her anında, bir makinayı icat ederken, bir hedefi gerçekleştirirken, insanları ikna ederken, bir söküğü dikerken veya bir resim çizerken, bir rolü canlandırırken çok farklı zaman ve durumlarda harekete geçer ve kullanılır.”

     “Sanat ve Eğitim” (Ankara,1985) adlı yapıtında İnci San yaratıcılık ve zeka konusunu şöyle yorumluyor:

     “Yaratıcılık için belirli bir zeka aşaması zorunludur; ancak, bir alanda, yüksek yaratıcı bir düzey bir zeka aşamasına dayanmıyabilmektedir. Çok yüksek bir zeka aşaması da aynı yükseklikte bir yaratıcılığı içermeyebilmektedir. Hem yüksek ölçüde zeki, hem yüksek ölçüde yaratıcı tek tek bireyler saptanmakta, fakat bu genelleştirilememektedir.” (s.15)

     “Yaratma Dürtüsü” yapıtında, Antony Storr da yaratıcılık ve zeka kavramlarına şöyle bakar:

     “Özünde yaratıcı olan bir takım etkinliklere girişmek için bile herhalde belirlenebilen bir minimum IQ gereklidir, ama çoğu zaman şaşılacak kadar düşük olan bu minimumun ötesinde, yaratıcılıkla IQ testi puanları arasında pek korelasyon yoktur.” (...)

     Frank Barron: “Yaratma güdüsünün insana özgü olan, ama zekayla ilgili olması gerekmeyen iç gerilimlerden kaynaklandığını belirtmeye çalışıyorum.” demiştir. (s. 235)

     Mahmut Topçu (Hayatın Kitabı)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5787485
Online Ziyaretçi Sayısı:25
Bugünlük Ziyaret :396

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.