Mahmut Topçu - Yaratıcılık


    
Sınırlı olsa da önce sözlük anlamını alırsak (TDK):

     Yaratma yeteneği.

     Psi. Her bireyde var olduğu kabul edilen, bir şeyi yaratmaya iten farazi yatkınlık.

     Yaratıcılığın da dereceleri olduğunu düşünüyorum. Belki her bireyde var olduğunu kabul edeceğimiz derece, yaratıcılığın az bir derecesi olabilir. Yaratıcılıktan sözedebilmek için en azından orta dereceyi aşmış olmak gerekir. Bu tanımda ise, her bireyde var olduğunu kabul etmek geçiyor. Bu olanak dışıdır. Çünkü, Osmanlı geleneğinden gelen kuralların birçoğunun bireylerimizi, kul anlayışıyla, gelenekçi (eskimiş, yanlış olanlar) sıradan yapmayı amaçladığını düşünürsek, her birey sıradışılığa erişimez ve yaratıcı olamaz.

     Yaratıcılık, önemli bir sanat, yaşam, psikoloji, sanat psikolojisi terimi olduğu için önce alanla ilgili kuramcıların tanımlarını alalım.

     “Sanat ve Eğitim” adlı yapıtında (A.Ü.Y., Ankara,1985), İnci San, kuramcıların da tanımlarını özetledikten sonra bir genel tanıma varıyor:

     “Genel ve geniş bir tanımlama, bilinen şeylerden yepyeni bir şey çıkarmak, yeni, özgün bir bireşime (sentez) varmak, bir takım sorunlara yeni çözüm yolları bulmak olabilir.” (s.10)

     Sıtkı M. Erinç’in tanımı ise şöyle:

     “Yaratıcılık kişiye özgüdür. (Sui generis). Sanatta yaratıcılık, algı yetisi üzerine bir düşleme, bir imleme yetisi katmak, katabilmek, bunun için de sezgi gücünü kullanabilmek demektir. (...) Yaratıcılığın kaynağı aslında olağanüstü bir güç ya da güçler değil, sadece görgü ve bilgidir, yaşantılardır, yaşamdır.” (s.84-85). (Agy.)

     Antony Storr’un tanımı:

     “Yaratıcılık yeni bir şey varetme yeteneğidir.”


     “Yaratıcı Düşünce” adlı kitabında Nuray Sungur (Özgür Y., İstanbul, 1992) da şöyle tanımlar:

     “Eyleme geçirilmiş özgün ve yeni düşünceler.” (s.254)

     “Sevginin ve Şiddetin Kaynağı” adlı yapıtında (Payel Y., İstanbul, 1994) Erich Fromm, yaratmanın yaşamsal alandaki önemini vurgular:

     “Yaşam sevgisinin gelişebilmesi için bir şey “yapma” özgürlügü gereklidir: Yaratma ve kurma özgürlüğü, şaşabilme ve göze alabilme özgürlüğü. (...) Güvenlik ve adaletin sağlandığı bir toplumda bile bireyin yaratıcı özünün etkinliği desteklenmiyorsa, yaşam sevgisinin gelişmesi gerçekleşemez.” (s.45)

     Bu yorumla birlikte, yaratıcılık olgusunun iki farklı temel alanda ele alındığına tanık oluyoruz: sanatta ve yaşamda, herşeyde. Bu konuda, İnci San ve Sıtkı M. Erinç’in görüşleri farklılaşıyor.

     İnci San, yaratıcılığın tüm yaşamda olabileceğini belirtiyor:

     “Yaratıcılık yalnız sanatsal süreçlerde ya da sanat eğitimi ve öğrenimine ilişkin etkinliklerde rol oynayan bir yeti olmayıp, insan yaşamının ve insanlığın evriminin tüm yönlerinde yer alan temel bir yetenektir. İnsan tarafından tamamlanmış her işte yaratıcılık bir temel öge olarak bulunmaktadır.” (Agy.,s.9)

     Sıtkı M. Erinç ise farklı kanıdadır: yaratıcılığın sıradanlaştırılmaması tarafında yer alır.


     Bence, farklı olmakla birlikte, yaratıcılık her alanda vardır. Olması da yararlı olur. Çünkü yenilik ve buluş, bireyi, toplumu geliştirir. Sıradanlığı aşmaya çalışarak buluşlara varılabilir. Ayrıca gündelik yaşamdaki yaratıcılığın gelişmesinden, artırılmasından, sanattaki yaratıcılığa da geçiş olasıdır. Bu nedenle sıradanlığı sürekli aşmaya çalışan birey ve toplum, devlet, dünya, daha ileriye gidip, güzelleşebilir.

     Kuşkusuz yaratıcılığın birinci nesnesi bireydir, bireyle başlar. Bu nedenle yaratıcı bireyi de tanımlamamız gerekir.

     İonna Kuçuradi, “Yaratıcı kişilerin, özel bir durumu vardır. Bunlar, içinde yaşadıkları tarihsel anı, en isabetli kavrayan ve tarihsel oluşun yönünü bir noktaya kadar etkileyen kişilerdir.” (Agy.,s.98) der.

     Yaratıcı kişi üzerine, Antony Storr’un görüşleri özet olarak şöyledir:

     “Bu kişiler yaratıcılık çabalarını öylesine amansızca sürdürürler ki, hiç tatil yapmadıkları gibi, eğer bunu sürdüremezlerse kendilerini hasta ya da mutsuz hissederler. Nasıl insülinden yoksun kalan bir şeker hastası hastalanırsa, çalışmaktan yoksun kalan yaratıcı kişi de zihinsel bozukluğa uğrar.” (Agy.,s.67)

     “Yaratıcı kişilerin etkin eylemde bulunma gücüyle, hayal kurma yeteneğini olağandışı bir biçimde birleştirme gibi özellikleri vardır.” (s.244)

     “Gorer, sapıklığın yaratıcılığın yerini alan bir gerileme olduğunu düşünmektedir.” (Agy.)

     Yaratıcılığın önemi konusunda ise, Özdemir Nutku, “Paylaşma yaratıcılığa özendirir.” der.

     Nuray Sungur, Moreno’dan bir alıntı yapar: “Bir toplumun kaderi, o toplumdaki insanların yaratıcılığına bağlıdır.” (Agy.)

     Mahmut Topçu (Hayatın Kitabı)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5785681
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :985

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.