28.05.2016 / Latif Bolat - Hindistan’da ‘Has Bahçe Mahfilleri’


    
“Orta Asya”nın Türk obalarından Osmanlı konak bahçelerine uzanan bir gelenek daha nasıl yok edildi!

 

     Arkadaşım Lalit gerçekten de büyük bir adamdır! Hemen hemen iki metrelik boyu ve ikiyüz kiloluk ağırlığı ile demek istiyorum. Enine ve boyuna kocaman biri yani.

 

     Ama Lalit’in asıl büyüklüğü Hindistan’da yüzlerce senedir kesintisiz sürdürülen “Has Bahçe Mahfilleri” geleneğini günümüzde de hiç değiştirmeden hala uyguluyor olmasında.

 

     İlk önce size Lalit’i tanıtmam gerek. Sonra da bu “Has Bahçe Mahfili”nin ne demek olduğunu anlatırım.

 

     Lalit Hindistan’ın doğu kıyılarındaki Madras (şimdiki adı ile Chennai) şehrinin yaklaşık üç saat güneyindeki Pondicherry’den. Burası bir İngiliz sömürgesi olarak tarihe geçen Hindistan’daki ender Fransız kolonilerinden biri. Ama tam anlamıyla Fransız etkisi altında gelişip günümüze ulaşmış bir şehir. Özellikle de deniz kenarındaki büyük bahçeli konaklarıyla. Bu bahçeler gökyüzünü zarif bir şekilde delen palmiye ağaçları ile, her renkten konsolos çiçekleriyle, sizi kolaylıkla beşyüz yıl öncesinin mihrace saraylarına ve konaklarına götürebilir.

 

     İşte Lalit'in “Has Bahçesi” böyle kocaman bir bahçe. Giriş kapısından geçene kadar öylesine sıradan bir Hindistan sokağının çöplü, keçili, inekli karmaşıklığı ile uğraşmanız gerek.

 

     Ama bir kez kapıdan içeri adım atınca, manzara da tüm atmosfer de değişiverir. Her renkten ipek örtüler o beton duvarları ve ağaç dallarını birer çiçek bahçesine dönüştürüverir.

 

     “Has Bahçe Mahfili” konserimizin olacağı gün, yaklaşık beş kadın, rengarenk geleneksel giysi olan sarileri içinde, tüm gün gül ve karanfil yapraklarını palmiye ağaçlarının diplerine dağıtıp renklendirirler. Bununla hem toprağın görüntüsü güzelleşir hem de havanın kokusu.

 

     Sonra sıra ışık oyunlarına gelir. Aynen bir Mughal sarayında beşyüz yıl önce bulabileceğiniz gibi, bahçeyi boydan boya bölen “char-bag” adı verilen su kanallarının içinde küçük tabaklarla yağ kandilleri yüzdürülür. Kırmızı gül goncaları içinde bu sarı ışıklar bir o yana bir bu yana salınırlar.

 

     “Has Bahçe”nin bir başka süsleyicisi de binbir çesit tütsülerdir. Şehrin günlük havasının kokusunu değiştirip bizi aniden bir zaman tünelinden geçirip büyük “Şah Cihan”ın günlerine götürür bu tütsü kokuları.

 

     Bahçenin en görkemli köşesi, bir padişah tahtı gibi müzisyene ayrılmıştır. Binbir türlü çiçekler, ipekli örtüler, Krisna’dan Ganesa’ya kadar onlarca kutsal heykel bir renk ve ışık cümbüşü içinde hazırdır bu müzik dolu geceye.

 

     Akşamın en tatlı saatinde, Hintli dinleyiciler en güzel geleneksel giysileri içinde sanki yürümeyip havada kayarak bahçenin çimenleri üstünde yerlerini alırlar. Bir zerafet gösterisi haline gelen misafirleri karşılama töreninden sonra derin bir sessizlik oluşur kendiliğinden: Konser başlayacaktır.

 

     Tüm gün gözlerimizin hemen önünde yaratılan bu zaman tüneli tecrübesiyle, müzisyen olarak biz de kendimizi bir mihrace sarayında hissetmekteyizdir artık.

 

     O çiçekler ve tütsülerin ortasındaki süslenmiş yer minderine oturup sazımızın tellerine dokununca, Anadolu’nun en güzel ezgileri yepyeni bir hayat bulur bu uzak ama bir o kadar da yakın bahçelerde. Müziği çalan da dinleyen de, bu zamanlar ötesi yolculukta artık yekvücut olmuşlardır.

 

     Gecenin çok geç saatlerine kadar süren müzik sırasında ne bir cep telefonu sesi duyulur ne de geç kalmış olmanın telaşıyla çaktırmadan saatlerine bakanlar olur. Herkes orada olmanın büyük zevki ile melodilerin bir parçası haline gelmiştir artık. Aceleye hiç gerek yoktur ve gecenin bitmemesi dilenir içten içe.

 

     Hindistan’ın “Has Bahçe Mahfilleri” hala binlerce yerde hemen her gün hayatın bir parçası olarak yaşayıp giderken, bizde durum ne alemdedir acaba?

 

     Orta Asya günlerimizin obalarındaki “toy”larımızdan, Isfahan sarayları ve bahçelerindeki Selçuklu kutlamalarına; Mevlana dönemindeki Konya’nın “Meram Bağları”ndaki semalara, Osmanlı’nın eşraf konaklarındaki fasıllara, yüzlerce yıllık bir tarihi vardır “Has Bahçe Mahfilleri”nin Türklerde.

 

     Ama Batılılaşma adı altında bize dayatılan değişim sayesinde tüm bu geleneklerimiz de tarihin sayfaları arasında kaybolup gittiler. Artık müzik sadece soğuk duvarlı konser salonlarının resmi atmosferine sıkışmış kalmıştır. Belki de o nedenle insanımız artık oralara gitmek yerine evdeki televizyonlarında konser izlemeyi tercih edecek duruma gelmiştir. Çünkü müzik sadece üç beş notayı ardarda dizip virtüozluk cambazlığı yapmak değildir. Onun için de müzik yapmak ta dinlemek te kokusuyla, görüntüsüyle, zerafetiyle bir yaşam biçimi haline getirilmelidir.

 

     Hindistan’ın “Has Bahçe Mahfilleri”nin ve bizim soğuk ve resmiyetten donan konser salonlarımızın farkı da budur. Ve ne yazıktır ki, artık yokedilmiş olan bin yıllık bir geleneğimizi görüp yad etmek için taa Hindistan’a gitmek zorunda kalmışız.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5785809
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1011

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.