19.09.2015 / Burçak Evren - Festivallere Bir Şeyler Oldu...


    
Geçen seneden arda kalanlarla, bu yılın beklenmedik olayları, sinemamızı da üretim düzeyinde değilse bile etkinlikler düzeyinde büyük ölçüde etkileyerek, bu alanda beklenmedik kimi zorunlu değişim-dönüşümlere neden oldu. Sanırım bundan sonraki zaman içerisinde de, bu alanda, bu tür radikal değişimlerle, kimi olumsuz yaklaşımlara tanıklık etmeye devam edeceğiz. Dileriz ki yanılmış olalım. Geçen sene kimi festivallere sansür damgasını vurmuştu. Antalya ile açılışı yapılan sansür olgusu, ardından Ankara ve İstanbul festivallerini de etkilemiş, festivaldeki yarışmalı bölümler gibi kimi etkinliklerin yapılmamasına, sponsor firmaların desteklerini çekmesine, kurum-devlet ilişkilerinin zedelenmesine ve de kimi festival yöneticilerin bu tür krizlere alışık olmaması nedeniyle yaptıkları hatalar yüzünden işten el çektirilmelerine zemin hazırlamıştı.

 

     Geçen yıl yine aynı köşemde yazdığım bir iki yazıda, bu tür olayların en çok festivallere zarar vereceğini ve bu nedenle de festivallerin önümüzdeki yıllarda (yani bu yılı kastederek) bu tür olası olaylar nedeniyle kimi radikal tedbirler alınabileceğinin altını çizmiştim. Ne yazık ki öyle de oldu.

 

     Her ne kadar festivallerin gerçek sahibi Türk sineması da denilse, bu yalnızca retorik düzeyde kalan hoş ama her zaman içi boş bir laf oluyor. Festivallerin gerçek sahibi her zaman ve çoğunlukla da yerel yönetimlerdir. Yani parayı veren onlardır.

 

     Festivallerin sürekliliği, saygınlığı ve de kendisini yinelemekle yenilemek arasındaki kararlılığına karar verecek mercii de yine bu parayı veren yerel yönetimlerdir. Bu yerel yönetimlerin festivalleri kurumsallaştırmak için oluşturdukları kurumlar ise, hiç birinde bağımsız değil, aksine yerel yönetimlerin yönetiminde, onların diledikleri zaman kapatıp, diledikleri an da değiştirip, yeniden farklı yönetici ve kadrolarla açacakları yapay ve de göstermelik bir oluşumdur.

 

     Yerel Yönetimlerin Aldıkları Tedbirler

 

     Yerel yönetimlerle, festivallere bağlı olarak çalışan bu kurumların da çoğunlukla değişime uğrayışı bu yüzdendir.

 

     Her yerel yönetim adı ne olursa olsun festivali yöresini marka yapmak, festivalin getirilerinden yararlanarak halkını memnun etmek için yapar. Bu da çok doğaldır.

 

     Doğal olduğu için de festivallerinin şu veya bu şekilde olumsuz olaylara hedef olup yıpratılmasından pek hoşlanmazlar. Yani, hem yüzlerce kişiyi konuk edip en iyi koşullarda ağırlayacaksın, hem de kendisinin dışarda kaldığı kimi olaylar nedeniyle suçlanıp eleştirileceksin. Yani yarardan ve sinemaya katkıdan daha çok zarar göreceksin.

 

     Yerel yönetimler artık bu ve buna benzer sorunların kendi paylarına düşen bedellerinin ne kadar ağır ve de haksız olduğunu gördüler. Onun için de yavaş yavaş tedbirlerini almaya başladılar. Doğru ya da yanlış sanırım bunun muhasebesi bu yılki değişim dönüşümlerin getirilerinin muhasebesinden sonra yapılacak. Ama gerçek olan bir şey varsa hiçbir yerel yönetim kendi festivalinde sorun yaşamak istemiyor.

 

     Ve yaşamamak için de kimi radikal tedbirleri almaya başlayarak, onca yılın festivalinin yapısını değiştirme gereksinmesi duyuyor. Bu açıdan getirilen yeniliklere bakıldığında, bunların festivali yenileme gereksinmesinden daha çok, olası kimi sorunların önünü kesme, yok etme amaçlı oldukları kuşkusu öne çıkıyor. Her ne kadar yerel yönetimlerin aldıkları bu yeni radikal tedbirlerinin sonuçları da, sorunları çözeceği yerde yeni bir sorunun kaynağı olacakmış gibi görünse de, bu konuda yorum yapmanın şimdilik biraz erken olduğunu söyleyebiliriz.

 

     Aydınlık Gazetesi - 19.09.2015, Cumartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767650
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :313

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.