Selahattin Duman - Popüler Kültürden Popiye Geçiş Süreci

     Rahmetli İsmail Cem 1970’lerde “Kültürsüzleşme Süreci” kavramını ortaya attığında popüler kültürün yayılmasından yakınmıştı.. Bugünleri göremeden göçüp gitti.. Şimdi popüler kültür bile tehlikede.. Yerini “Popi..” alıyor.. Haberiniz olsun diye şey ettim..

     Popüler kültür nedir?

     Cevap niyetine “O kültürü edinenin üzerinde hiçbir yan etki bırakmayan gereksiz bilgi birikimidir..” demek mümkün.. Ancak başka tarifi de var..

     Hani hava yolu şirketlerinin çıkardığı aylık dergiler vardır.. Uçaklarda öndeki koltuğun arkasına yapışık olan cepte dururlar..

     Kimseyi ilgilendirmeyen konular ve o konulara dair hayatta hiç lazım olmayan bilgileri o dergilerden okursunuz..

     Temsil “Mahlep ağacının çiçeğinin faydasından”n', times;"> söz eder.. Veya Güney Kutbu’na gitme ihtimali hiç olmayan binlerce okuruna “Çiftleşme çağı gelen penguenlerin eş seçerken gösterdikleri davranış bozukluklarını..” anlatır..

     İşte “popüler kültür” o dergilere benzer..

     Farkı; penguenler, kutup ayıları veya göçmen kuşlar yerine şov dünyasıyla, spor âlemiyle ilgilenmesi, zenginin malıyla kafayı bozmasıdır..

***

     Genel kültür konusunda ahaliye kefil olamam.. Lakin “popüler kültür” dendi mi ortaokulu yarıda bırakıp pencere önünde kısmet bekleyen mahalle kızına kadar herkese güven oyu veririm..

     Popüler kültürün, diğerinin yerini alması iyi bir şey mi diye sorarsanız ona da cevabım hazır..

     Belki teknik olarak istenen bu değil ama vatandaşın öz güvenini sivriltmesi bakımından üzerine yok..

     Bakın televizyon programlarına.. Haberlerde yapılan sokak röportajlarına..

     Vatandaş asla susmaz.. En alakasız konuda bile fikri sorulduğunda cevap verir.. İlk defa duyduğu konunun üzerinde bile bir akademisyen ciddiyeti ile konuşur..

     Akıl Ortada

     Bugün sokaklarımızda, mikrofon uzatıldığında çenesi açılan yüz binlerce potansiyel “kanaat önderi” varsa bu popüler kültürün verdiği özgüven sayesindedir..

     Adama gırgır olsun diye “Mısır piramitleri bizden çalınmış..” deyip, ne düşündüğünü soruyorlar..

     O piramitler nasıl taşınır, nasıl gizlice götürülür diye bir saniye dahi düşünmeden gümrükçüleri suçluyor..

     Kafadan, yüzde yüz emin olarak.. “Gemiyle kaçırmışlardır.. Gümrükçülere rüşvet vermişlerdir..”

     Aynı adama seçim vakti geldiğinde “memleketi kim yönetsin?” sorusunu otomatikman yöneltmiş oluyorsun..

     “Piramitleri gemiyle kaçırdılar, rüşveti alan gümrükçüler de görmezlikten geldi..” diyen o kafa, oyunu atarken cevabını da vermiş oluyor..

     Ona “Ben ozon tabakasının delinmesine karşıyım..” diyenlerin oylarını da ekleyin..

     “155 Polis İmdat” hattını arayıp “İntihar edeceğim, bana yardımcı olur musunuz?” diye soran akıllardan da bir miktar ekleyin..

     Yetmedi diyorsanız devamı var.. Amerikalı bir kurumun Ay’da sattığı arsalara Ege’nin bilmem ne köyünden talip olanları da yanına katın..

     Bir iktidar doğuyor, belgeseli için malzeme tamamdır..

***

     Kurban olurum “popüler kültürün” verdiği öz güvene..

     Oğlan Ay’dan dört bin metrekare yer alıp yüz pound ödemiş.. Babası vizyon sahibi bir şahıs olmadığından Ay’da mülk sahibi olma fikrine karşı çıkmış..

     “Narenciye bahçesi alsaydık daha iyiydi..” demiş..

     Oğlan popüler kültürle beslendiğinden vizyon sahibi.. Babaya gülüp geçmiş..

     Şimdi “Benim arazi Ay’ın kratersiz kesiminden..” diye şişiniyor ve kendi koyduğu teşhisle fiyat miti yaratmaya çalışıyor..

     Düşünme, Konuş

     Şahsen kendim yatırımcı olmadığımdan böyle akçalı, arsalı işlere aklım ermiyor.. Yani eleştiremem..

     Bildiğim Ay’da arsa sahibi ilk Türk unvanını taşıyan şahsın Mars ve Venüs’le ilgilenmediği..

     “Mars, Venüs dünyadan görükmüyor.. Gözümle görmediğim yere yatırım yapmam..” diye konuştuğu..

     Arada bir “popüler kültürün” ilgi alanından taşan, menzil dışı kalanlar da var.. Onların alternatif bilgilenme yolları radikal.. O yüzden merakları da biraz farklı..

     Misal, biri Diyanet’i arayıp “Adem’le Havva ilk insanlarsa nikahlarını kim kıydı?” diye soruyorsa kültürel anlamda bir fark yaratıyordur..

     En azından aklına Adem’in ilk insan olmadığı kuşkusu düşmüş.. Oradan “İlk insan adını bilmediğimiz bir nikah memuruydu..” fikrine ulaşmış..

     Diyanet’ten açıklama bekliyor..

     “Popüler Kültür” kavramı boş verilecek, küçük görülecek bir kavram değildir..

     Kendi kanaat önderlerini de kendi yaratır..

     Onların karşısında Ayn Rand olsanız bile sallayan çıkmaz.. Ama Hülya Avşar hanımefendi konuştuğunda olay değişir..

     Geçenlerde entelektüel tarifini yaptı.. “Çok kültürlü olabilirsiniz hatta otuz kitap bile okumuş olabilirsiniz..” lafını bir etti..

     Entelektüel alemin kadınları üzerlerine haşere ilacı sıkılmış uğur böcekleri gibi dağıldılar..

     Kendi kendilerine söylenip durdular.. Yazdılar, çizdiler.. Peki bu tartışmadan sonra ahalinin aklında ne kaldı?

     “Kültürlü olmak hatta entelektüel olmak için otuz kitap okumak yetiyormuş..”

     Olay budur.. Hülya Hanım lafını söyledi, ahali şimdi Tom Miks veya Zagor kitap kapsamına girer mi onun hesabını yapıyor..

***

     Geçen gün seyrettiğim bir sokak röportajını doğrudan aktarıyorum..

     MTV muhabiri yoldan çevirdiği vatandaşa sorusunu dayıyor:

     “Popüler kültür hakkında ne düşünüyorsunuz?”

     Otuzlu yaşlarında, lila renkli bir kazak giymiş, başında beyzbol şapkası ile İstiklal’de dolanırken muhabire yakalanan vatandaş cevap veriyor:

     “Popüler kültür hakkııı? Normaldir herkesin kültürü farklıdır.. Herkesin popüleri farklıdır.. Herkesin değişimlikleri farklıdır.. Herkesin bir popisi vardır.. O popiden herkesin kendi memnun olması gerekiyor.. Sen veya ben değil tabii ki.. Herkes kendi düşüncelerini kendine paylaşmalı..”

     Son sözü her zaman vatandaş söyler..

     Selahattin Duman / Gazete Vatan – 25.12.2009, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789720
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :890

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.