26.07.2017 / İsmet Özçelik - Hürriyet’in Manşeti Suriyeli Sanatçılar (!)


     “Hürriyet Gazetesi” pazartesi günkü manşetini Suriyeli sanatçılara ayırmış. Suriye’den kaçıp Türkiye’ye gelen Suriyeli sanatçılar kendilerine bir “sanat merkezi” kurmuşlar. Burası aynı zamanda toplanma yeri.

 

     “Hürriyet” muhabiri İpek Yezdani bu merkezlerdeki Suriyeli sanatçılarla görüşmüş. Onların sorunlarını, yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini araştırmış.

 

     Buraya kadar her şey normal. Ama Suriyeli sanatçıların söylediklerine itirazım var.

 

     Suriye’de Açamazlarmış

 

     Suriyeli 52 yaşındaki fotoğraf sanatçısı Omar Beraktar, İngilizce öğretmeni eşi ve oğluyla 2012 yılında Şam’dan İstanbul’a gelmiş. Beraktar, İstanbul’un Suriyeli sanatçılar için bir “toplanma merkezi” haline geldiğini söylüyor.

 

     “Hürriyet” muhabiri Beraktar’a “Böyle bir sanat merkezi açmak nereden aklınıza geldi?” diye sormuş. O da bu soruya özetle, “Suriye’de yapamadığım bir şeyi yapmak istedim. Suriye’de bu şekilde bir sanat merkezi açamazdık, izin vermezlerdi. Burada bir haftada izin alıp açtık” yanıtını vermiş.

 

     Suriye Yetiştirmiş

 

     Bir başka sanatçı da Farah Trablsie. 32 yaşında. “Şam Üniversitesi”nde iç mimari okumuş. Uzun yıllardır ressamlık yapıyormuş. Trablsie, üç yıl önce Şam’dan Türkiye’ye gelmiş. Ailesi hala Şam’da yaşıyormuş. Babası ve iki kız kardeşi de sanatçıymış.

 

     Ressam Ali Omar. 32 yaşında. “Şam Üniversitesi Resim Bölümü” mezunu. 2014’te Suriye’den Türkiye’ye gelmiş. “Ben ressamım, savaşmak istemedim, o yüzden de kaçtım” diyor.

 

     ABD Başkonsolosluğu Keşfetmiş

 

     Burhan el Hatib. O da 22 yaşında. Müzisyen ve semazen. Geleneksel Arap Sufi müziği yapıyor ve Arap udu çalıyor. İstanbul’da “Amerikan Başkonsolosluğu” tarafından düzenlenen bir davette konser vermiş.

 

     BAAS Yönetimleri

 

     “Hürriyet” muhabirine konuşan sanatçıların çoğu üniversite mezunu. Yani onları Suriye devleti yetiştirmiş. Ama onlar ülkelerini savunma yerine, kaçmışlar.

 

     Irak ve Suriye. Birbirlerine çok benziyorlar. İkisinde de “BAAS Partisi” iktidardaydı. Atatürk’ün “Cumhuriyet Devrimi”ni örnek almışlar.

 

     İslam ülkelerinde resim ve heykele soğuk bakılır. Ama Saddam döneminde Irak’ta yüzlerce resim galerisi vardı.

 

     1996 yılından beri bu ülkelerde dolaşıyorum. ABD’nin Irak’ı işgalinden kısa bir süre önce Ankaralı bir işadamıyla “Dahili Karrada” semtinde galerileri gezmiştim. Hiç unutmam, “Ankara’da ne kadar kahvehane varsa, Bağdat’ta o kadar resim galerisi var” demişti.

 

     Iraklı Ressam

 

     Daha önce de yazmıştım. Yanılmıyorsam 2000 yılıydı. Türk gazetecilerle birlikte Bağdat’taydık. Türkiye’nin “Bağdat Büyükelçiliği”nin hemen yanında bir resim galerisi vardı. Hep birlikte galeriye gittik.

 

     Çok güzel bir sergi vardı. Gezdik, sonra ressamla birlikte kahve içtik. Bir bayan gazeteci ressama, “Siz aydınlar Saddam’a niye başkaldırmıyorsunuz?” diye sordu. Ressam önce gülümsedi. Arkasından da şunları söyledi:

 

     “Bak Hanımefendi. Ben bir çoban çocuğuyum. Bu yönetim beni köyden aldı, ortaokul ve liseyi Bağdat’ta yatılı okudum. Yönetim cebime para koydu, beni Paris’e gönderdi. Eğitimime orada devam ettim. Orada öğrenciyken tablolarım bin, iki bin dolara satılırdı. Şimdi burada 200-300 dolara resim satıyorum. Benim bu ülkeye borcum var. O nedenle ülkemin zor günlerinde buradayım.”

 

     Kaçmayı Değil Direnmeyi Seçmiş

 

     Aynı ressamı işgal sonrasında da ziyaret ettim. Bir tablosu çok dikkatimi çekmişti. Gelinlik giymiş bir genç kız baygın halde yerde yatıyordu. Bembeyaz gelinliğinin üstüne kıpkırımızı boya serpmişti. Irak’taki vahşeti ve tecavüzleri anlatmaya çalışmıştı.

 

     Iraklı ressam ülkesini terk etmemiş, ABD’ye direnmeyi seçmişti.

 

     Suriye’deki durum da benzerdi. Resim, heykel, seramik, … birçok dalda iyilerdi. Şam’da sanata köstek değil destek esastı. “BAAS Rejimi”nin genel politikası da buydu.

 

     Ayıp

 

     Suriye’de ABD’nin düğmeye basmasıyla olaylar başladı. Birileri telaşla gemiyi terk ederek Türkiye’ye sığındı. Şimdi de kendi ülkelerine iftira atıyorlar. Kurdukları sanat merkezi için “Suriye’de açamazdık, izin vermezlerdi” diyorlar.

 

     Ama Şam’da galeriler hala açık.

 

     Ayıp. Hem de çok ayıp. Yıllardır Suriye’ye gidip gelmesem, Suriye’yi bilmesem, ben bile inanabilirdim. İnsan önce vatansever olmalı. Nazım Hikmet’ten hiç Türkiye’yi kötüleyen bir mısra duydunuz mu?

 

     Duyamazsınız. Çünkü O bir vatan sanatçısı!


     Aydınlık Gazetesi - 26.07.2017, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5802436
Online Ziyaretçi Sayısı:37
Bugünlük Ziyaret :1043

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.